Avrupa Birliği üyeliği için Türkiye'nin müzakere tarihi beklediği önemli bir dönemde, Adli Yıl Açılışı ile birlikte, ifade özgürlüğü davalarına devam edilecek.
Bu davalardan yargılanan gazeteciler Fikret Başkaya, Ragıp Zarakolu, Nedim Şener, bianet'e davalarını ve Yargıtay-MİT ilişkilerini değerlendirdiler.
11 yıllık yazıların derlendiği "Akıntıya Karşı Yazılar" başlıklı kitaptan 3 yıl hapis istemiyle yargılanan gazeteci Başkaya, "devlet kendisini eleştiriden muaf tuttukça ifade özgürlüğü hiçbir zaman gerçekleşmeyeceği gibi, yaşanılan yolsuzluk ve çürüme giderek derinleşecek" dedi.
Irak işgalinden sonra Türk medyasının Kuzey Irak'taki Kürt Federasyonu tartışmalarını ele alışını "Sana Ne?" yazısıyla eleştiren ve TCK'nın 312. maddesinden yargılanan gazeteci Zarakolu, "Yargıtay Başkanının doğal karşıladığı MİT görüşmelerinin siyasi partilerin kapatılması, Leyla Zana davası veya gazetecilerin örgütle suçlandıkları davalara geçmişte sirayet ettiğini düşünüyorum" diye konuştu.
"Uzanlar-Bir Korku İmparatorluğu'nun Çöküşü" kitabı nedeniyle 4 dava açılan "Milliyet" ekonomi muhabiri Şener ise, "Yargıtay'ın ifade özgürlüğü konusunda bugüne kadar engelleyici mahiyette bir kararına rastlamadım" diyerek Yargıtay-MİT tartışmaların adalet duygusunu etkilenmediğini ifade etti.
Başkaya: Devleti eleştirememenin sonucu
"Devletin manevi şahsiyetini tahkir ve tezyif" iddiasıyla 9 Eylül'de hakim karşısına çıkacak olan Başkaya, yargı sisteminin toplumdaki genel çürümeden ayrı tutulamayacağını savunarak, Yargıtay-MİT ilişkilerinin devlet zihniyetinin ve yargının yol açtığı bir sonuç olduğunu ifade etti.
TCK 159. maddeden yargılandığını söyleyen Başkaya, devletin her türlü eyleminin eleştirisini hemen hemen yasakladığına vurgu yaparak, "Türkiye'de geçerli olan kutsal devlet anlayışına son vermek lazım. Bu anlayış, demokratikleşmenin önündeki en önemli engeldir" dedi.
Zarakolu: MİT geçmişte davaları etkiledi
Düşünce özgürlüğünün sağlanmasının bir zihniyet değişikliğiyle sağlanabileceğini açıklayan Zarakolu da, DGM'de açılan davasının Ağır Ceza Mahkemesi'nde süreceğine değinerek, "DGM kalksa da, yasalar değişse de yerine yenileri ikame ediliyor" dedi.
Zarakolu, "MİT görüşmelerinin geçmişte siyasi partilerin kapatılması, Leyla Zana davası veya gazetecilerin örgütle suçlandıkları davalara sirayet ettiğini düşünüyorum" diye konuştu.
Şener: Yargıtay'a güveniyorum
Milliyet muhabiri Şener ise, Yargıtay-MİT tartışmalarının kendisinde Yargıtay'ın geçmişteki faaliyetleri ve kararlarına yönelik bir şüpheye yol açmadığını ifade ediyor.
Kendi davalarından örnek veren gazeteci, Yargıtay'ın İşadamı Faruk Süren ile ilgili hayali ihracat iddiasına yer verilen bir haberinde 5 trilyonluk tazminat davası açıldığı, yerel mahkeme 25 milyara hükmederken Yargıtay'ın 'habercilik yapıldı' diyerek bu cezayı bozduğunu bildirdi.
"İfade özgürlüğü konusundaki davaları etkilemek için kimsenin bir girişime kapıldığını duymadım ve düşünmüyorum" diyen gazeteci, kitabının toplatılması isteminin reddedildiği, Basın Kanuna muhalefetten açılan 120 milyarlık dava değişiklikle 2 milyara düşürüldüğüne değindi.
Gazeteci, Yargıtay'ın bugüne kadar banka yolsuzlukları konusunda yerel mahkemelerin sanıklar lehine verdiği tüm kararları bozduğunu iddia etti. (EÖ/BB)