Yargıda toplu izin kullanımı anlamına gelen adli tatil sona ererken, yargılamalara pazartesi günü itibarıyla devam edilecek.
Adli Yıl, açılış töreni de bugün Beştepe'deki Cumhurbaşkanlığı Kongre ve Kültür Merkezi'nde, Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın katılımıyla gerçekleşiyor.
Barolardan itiraz var
Törene, İstanbul, Ankara, İzmir başta olmak üzere en az 43 baro,"Yargının yürütmeye biat etmesi anlamına gelir" diyerek katılmıyor.
İzmir Barosu, Baro Başkanı Özkan Yücel'in imzasının bulunduğu açıklama ile törene katılmayacağını duyurdu. Açıklamada, yüzlerce avukatın tutuklu bulunduğu hatırlatılarak şu ifadelere yer verildi:
"Bir kişi rahatsız olduğu için, Türkiye Barolar Birliği Başkanının adli yıl açılış törenlerinde konuşma yapmasının önüne geçmek amacıyla yasa değişikliği yapanların salonlarında, avukatları dinleyici olarak törene çağırmanızı ancak naiflik olarak adlandırabiliyoruz."
Ankara Barosu, Yargıtay'ın davetini "üzüntüyle" aldıklarını belirttikleri açıklamasında, "Adli yıl açılış töreninde bulunmamayı bir tercih değil, kutsal mesleğimizin ettiğimiz yeminle üzerimize yüklediği bir görev olarak görüyoruz" dedi. Törene katılmayacağını duyurdu.
İstanbul Barosu da yazılı açıklamayla törene katılmayacağını duyurdu. "İstanbul Barosu olarak, adalet arayışımızdan hiçbir zaman vazgeçmeyeceğiz" denilen açıklamada şu ifadelere yer verildi:
"Yargının kurucu unsuru olan savunmanın meslek örgütü olarak, yeni bir yargı yılının açılışında birlikte olmaktan kıvanç duyabilirdik. Ancak bu toplantının Cumhurbaşkanlığı Kongre ve Kültür Merkezinde yapılacak olması, demokrasi, hukuk ve adalet adına bildiğimiz bütün öğretilerin reddi anlamına geleceğinden, davetinize icabet etmemiz mümkün olamayacaktır
Cumhurbaşkanlığı'ndaki törene katılmayacağını duyuran barolar şöyle: Adana, Adıyaman, Aksaray, Amasya, Ankara, Antalya, Artvin, Aydın, Balıkesir, Bilecik, Bingöl, Bitlis, Bolu, Bursa, Çanakkale, Denizli, Diyarbakır, Düzce, Eskişehir, Gaziantep, Hatay, Iğdır, Isparta, İstanbul, İzmir, Kırklareli, Kocaeli, Kütahya, Malatya, Manisa, Mersin, Muş, Muğla, Ordu, Sinop, Şanlıurfa, Şırnak, Tekirdağ, Dersim, Trabzon, Van, Yalova, Zonguldak.
Yargıtay'ın 20 üyesi de katılmıyor
380 üyeli Yargıtay'da da 20 kadar üye "bireysel tercihlerle" Beştepe'deki törene katılmıyor.
Bir Yargıtay üyesi Cumhuriyetten Alican Uludağ'a yaptığı açıklamada "Bir siyasi partinin genel başkanının gözetimi altında bu törenin yapılmasına karşıyız" dedi.
Adının açıklanmasını istemeyen Yargıtay üyesi, baroların açıklamasına katıldığını belirtti:
"Yaklaşık 20 kadar yüksek yargıç törene katılmayacak. Bu örgütlü bir karar değil. Tamamen bireysel olarak, herkesin kendi başına aldığı bir karar. Ben gitmek istemiyorum. Kişisel tercihlerim ve edindiğim hukuk kültürü bunu gerektiriyor. Yürütmenin merkezi olan Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde adli yıl açılışı yapmak yargı bağımsızlığını zedeler.
"Yargı bağımsızlığı ilkesi gereği katılmayacağım. Aslında yer de önemli değil. Külliye de devletin bir yeri. Ama bir siyasi partinin genel başkanının gözetimi altında bu törenin yapılmasına karşıyız. Lüks otellere gitmeye de gerek yok. Yargıtay'ın kendi salonu var. Siyasilerin etkisinden uzak bir yerde tören yapılmalı."
Kabaoğlu: Kendi anayasal düzenlerine bile saygı göstermediler
Evrensel'den Meltem Akyol'un haberine göre baroların protesto kararını ve Beştepe'deki açılışı değerlendiren CHP İstanbul Milletvekili, Anayasa Hukukçusu Prof. İbrahim Kaboğlu, Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi (CBHS) olarak adlandırdıkları anayasal düzenin bir yıllık uygulamasının tek kişi yönetimi (monokrasi) yanlıları cephesinde bile tartışma başlattığına vurgu yaptı.
"Yasama karşısında; Cumhurbaşkanlığı kararnameleri (CBK) ile yapılan normatif düzenlemeler, TBMM'nin gerçekleştirdiği yasal düzenlemelerin neredeyse üç katı; fakat bununla yetinilmeyerek, Saray, TBMM'nin yasama faaliyetini güdümü altında tutma eğiliminde oldu hep: Bunu, Meclis tekelinde olmasına rağmen yasa önerilerini bürokratlara hazırlatmakla yaptı; ama bununla da yetinmedi: Mecliste oylanan yasaların içeriğini de yönlendirmeye çalıştı çoğu zaman. Özetle, 'kişisel proje' olarak topluma olağanüstü ortam ve koşullarda dayatılarak oylatılan kendi anayasal düzenlerine bile saygı göstermediler."
Pehlivan: Yargıç ve savcı tam bağımsızlık ortamında çalışmalı
Aynı haberde Yargıçlar Sendikası Başkanı Ayşe Sarısu Pehlivan'ın da görüşüne yer verildi. Pehlivan, Türkiye yargısının içler acısı halinin "rejim değişikliğinin sancıları ile daha da görünür ve artık acılarına tahammül edilemez bir kangrene dönüştüğü görüşünde.
"Adliyelerde hak arayanlar, siyasetin ve siyasetçinin etkisindeki davalarda taraf olanlar daha fazla hissediyor ve görüyor. Elbette her şeyin yerli yerinde, yargıç ve savcının tam bir bağımsızlık ortamında, evrensel hukuka uygun kuralların işlediği, çok iyi çalışma koşulları olan adliyelerde, donanımlı çalışanlarıyla, başına bir şey geleceği endişesini taşımaksızın çalışmasını, bizler hukuk insanları olarak çok istiyor ve kısa zamanda gerçekleşmesini bekliyoruz.
"Yaşadıklarımız bize siyasetin yargıdan elini çekmemesi halinde, bu isteğin sadece çok konuşulan bir ütopya olarak kalacağını gösteriyor. Yargıdaki en temel sorun kendisini devletin memuru olarak gören ve gördüren yargıç ve savcıların sayısal çoğunluğu ve siyasetçilerin yargı üzerinden toplum mühendisliği yapmak istemeleri, buna göre yargı dizaynı yapmalarıdır." (EMK)