Demokratik Toplum Kongresi (DTK) barışçıl sürecin hızlanması ve Öcalan’ın sürece etkin katılımı için görüşmelerin açık, şeffaf ve paylaşımcı olması gerektiğini bildirdi.
Yüksekova Haber’in haberine göre, DTK’dan Daimi Meclis toplantısına dair yapılan açıklamada çözüm sürecine değinildi.
“Barışçıl ve demokratik sürecin hızlanması ve Sayın Abdullah Öcalan'ın sürece daha etkin katılımının sağlanması için PKK yetkilileri, demokrasi güçleri, STK'ler, aydın ve şahsiyetlerle görüşme imkan ve koşulları sağlanmalıdır. Görüşmeler açık, şeffaf ve paylaşımcı olmalıdır.”
TCK, TMK, seçim barajı
Çözüm sürecinin hızlanması ve kalıcı hale gelmesi için AKP hükümetine büyük bir sorumluluk düştüğünü vurgulayan DTK, sadece PKK tarafından adımlar atılmasını beklemenin gerçekçi olmadığını belirtti.
“Sadece PKK tarafından adımlar atılmasını beklemek, pratikleşme yerine söylem düzeyinde kalmak gerçekçi bir yaklaşım olmadığı gibi çözüm geliştirici bir yöntem de değildir.
“Birinci aşama olarak ifade edilen sürecin bitmesine rağmen AKP hükümeti tarafından hiçbir demokratik yasal düzenlemenin yapılmaması kafalarda soru işareti, kaygı ve güvensizlik oluşturmaktadır.
“Güvensizliğin, kaygı ve soru işaretlerinin giderilmesi için öncelikle hükümet dilini değiştirmeli, demokratik çözüm ve barışın dilini kullanmalıdır. Anayasa değişiklikleri beklemeden TCK'yi (Türk Ceza Kanunu) değiştirmeli, TMK (Terörle Mücadele Kanunu), seçim barajı, düşünce ifade ve örgütlenme özgürlüğü önündeki engelleri kaldırmalıdır.
“Koruculuk sistemi tasfiye edilmeli, mayınlı araziler temizlenmelidir. Haksız ve hukuksuz bir şekilde tutuklu bulunan, hasta tutuklular başta olmak üzere Kürt siyasetçiler serbest bırakılmalıdır. Doğa tahribatından, karakol ve baraj yapımından vazgeçilmelidir."
Gezi Direnişi
DTK’nın açıklamasında Gezi Direnişi de yer aldı.
“Kenti, çevresi, geleceği ve yaşamı ile ilgili daha fazla söz ve karar sahibi olmak isteyen toplumun, Gezi Parkı direnişi bu ülkenin katı merkeziyetçi yapısı ile yönetilemeyeceği gerçekliğini bir kez daha açığa çıkarmıştır.
“Ulusalcı, milliyetçi ve Ergenekoncu kesimlerin nemalanmak istediği bu direniş, çoğulcu, eşitlikçi, özgürlükçü ve demokratik bir anayasa talebiyle, tüm demokratik muhalefet kesimler bu talep etrafında buluşmalıdır.
“Çünkü tüm sorunların temel kaynağı 12 Eylül askeri darbesinin ürünü olan askeri anayasadır. Tekçi, güvenlikçi ve yasakçı olan yasalar ve Anayasa değişmedikçe ve demokratikleşmedikçe sorunların çözümü de mümkün gözükmemektedir.
“AKP hükümeti de Gezi Parkı direnişini baskı ve şiddet ile çözme yerine toplumun daha fazla demokrasi, daha fazla özgürlük isteğini görmeli, ben bilirim ben yaparım yaklaşımından ve kibirli tavrından vazgeçip özür dileyerek projesinden vazgeçtiğini açıklamalıdır.” (YY)