Selim Orhan, kardeşi Hasan Orhan ve yeğenleri 17 yaşındaki Cezayir Orhan’ın Diyarbakır Kulp’ta gözaltında kaybedilmesine ilişkin dosya 24 Mayıs’ta zaman aşımına uğrayacak.
bianet'e konuşan Selim Orhan’n oğlu Adnan Orhan “Devlet yirmi yıldır yaptığı sistematik şiddeti devam ettiriyor” derken hukuki mücadeleyi sürdüreceklerini söyledi.
Avukatları Revşan Bataray ise gözaltında kayıp ve faili meçhullerin insanlığa karşı suç olduğunu ve zaman aşımına uğramaması gerektiğini ifade etti.
Kemiklerin teslimi iki yıl sürdü
Selim Orhan, Hasan Orhan ve Cezayir Orhan köye gelen ve kendilerini Bolu Jandarma Tugayı olarak tanıtan askerler tarafından "kendilerine yol göstermeleri" için alındı. Selim, Hasan ve Cezayir Orhan en son gözaltına alınıp sorgulandıkları Lice Yatılı Bölge Okulu'ndaki hücrede Ramazan Ayçiçek tarafından görüldü. 2003'te Kulp Cumhuriyet Savcılığı, Bağılar Köyü Düzpelit Mezrası Kevrekok Mevkii'nde 12 Haziran 1994'te defnedilen kurşunlanarak yakılmış sekiz cesedin tespiti fek'i kebir işlemi yaptı. Orhan ailesinin 2005'te başvurusuna iki yıl sonra yanıt geldi. Selim ve Hasan Orhan'ın DNA'ları eşleşti. Aynı mezardan Bulut ailesinin 19 Mayıs 1994'te gözaltına alınıp kaybedilmiş beş ferdinden Ali Bulut, Ekrem Bulut ve Ramazan Bulut'un DNA'ları da çıktı. 2009'a dek kemikler ailelere ulaştırılmadı. 2009'da savcı sekiz kişiye ait kemiklerin gömüldüğü kimsesizler mezarlığındaki tek bir mezarı gösterdi. Cezayir Orhan'dan ise haber yok. |
Adnan Orhan: Geldiğimiz nokta acımıza acı katıyor
Orhan ailesinin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) başvuruları sonucu Türkiye 2003’te mahkum edildi. 20 yıl içinde tanıklar dinlendi, kemikler ortaya çıktı ancak soruşturmada hiçbir ilerleme kaydedilmedi.
Adnan Orhan ‘20 yıldır hukuki başvurularımızın hepsi sonuçsuz kaldı’ diye anlatıyor.
“Geldiğimiz nokta acımıza acı katıyor. 20 yıl kemik aradık. Biz her ne kadar insanları istediysek de en sonunda kemikleri toplu mezarda çıktı. Kemikleri almak istedik, iki yıl sakladılar. Dilekçe yazdık tekrar, gerekeni yapmadılar. Şimdi zaman aşımına uğratılacak.
“Savcıya ‘vicdanınız el veriyorsa zaman aşımına uğratırsınız’ dedim, o da ‘bu vicdan meselesi değil, belge bulgu meselesi’ diye yanıtladı. Belgeler, tanıklar, mezar var ama ‘yetersizmiş’. “
“Görüyoruz ki burada yargı dediğimiz tamamen hükümet politikaları doğrultusunda yön alıyor. Yargının bağımsız olduğunu iddia etseler de inanmıyoruz, bunun gerçekliğini yaşıyoruz. İddia edilen sanıkların ifade vermemeleri bunu gösteriyor.”
“Devletin sistematik işkencesi sürüyor”
“İçimiz çok yanıyor, acımız çok büyük. 20 yılda devlet sorumluluğunu yerine getirmenin aksine bize yaptığı işkenceyi sistematik şekilde devam ettiriyor.
“Oysa hukuk devleti dediğiniz vatandaşlarının akıbetini sorar, yasal işlem yapar. Burada aksine 20 yıl sistematik işkence yapıldı, hayatlarımızı mahvettiler ve şimdi zaman aşımıyla üstü kapatılıyor.
“Katiller korunacak, geçmiş dönemdeki hükümetlerin yaptığı gibi AKP hükümeti de üstünü kapatacak, ‘olay bitti gitti’ye getirilecek.
“Son nefesimize dek mücadele edeceğiz”
“AİHM mahkumiyeti sonucu maddi, manevi tazminat ödendi. Ama defalarca dedik; bizim için tazminatın olayı kapatması gibi bir algının oluşması mümkün değil. Devlet burada zulüm etti, vahşet yarattı, hesabının verilmesi gerek. Sorumlu kimse hesap sormalı.
“Mahkumiyete rağmen Türkiye failleri korumaya devam etti. ‘Bir üst mahkeme beni mahkum etti demek ki suç var, soruşturma başlatayım’ demedi.
“Türkiye’de adalet anlayışı nasıl bilemiyorum. ‘Biz öldürdük ama tazminatı da verdik’ şeklinde sesler duyuyoruz zaman zaman. Korkunç bir şey. İnsanların değeri olmaması gibi ‘gerekirse öldürürüm, kimse de hesap soramaz’ şeklinde hukuktan adaletten uzak bir anlayış var.
“Bunu kabul etmiyoruz. Son nefesimize dek olayın peşini bırakmayacağız. Devlet failleri korumuş olabilir ama buna müsaade etmeyeceğiz. Hukuki mücadelemizi sürdüreceğiz.”
Avukat: Cezasızlık politikası zamanaşımını doğuruyor
Avukat Bataray “Güvenlik güçlerinin sorumlu olduğu olaylarda savcılıklar cezasızlık politikasını belirlediği için hiçbir işlem yapmayarak zamanaşımı bekliyor’ diye konuştu.
“1994’te açılan soruşturma dosyasında işlem yapılmadı. Deliller var, dava açılması gerekirdi ama açılmadı.”
“Bolu Jandarma Tugayı tarafından gözaltına alınıp öldürüldüğüne ilişkin iddialar var. Bu tugayla ilgili açılan başka bir dosyada Orhan ailesinin olayından da sorumlu olduklarına değiniliyor. Devlet kimin yaptığını bulabilir. Ancak şimdiye dek hiç kimse sanık olarak dinlenmedi." (BK)
* Adnan Orhan'ın geçtiğimiz yıl Gözaltında Kayıplara Karşı Uluslararası Mücadele Haftası kapsamında bianet'ten Elif Akgül'e verdiği röportajı okumak için tıklayın.