Su Politik Çalışma Grubu Üyesi Gaye Yılmaz, İnsan Hakları Derneği'nden Öztürk Türkdoğan, Hubyar Sultan Alevi Kültür Derneği'nden Ali Kenanoğlu, Eğitim-Sen'den Görkem Doğan ve Sınır Tanımayan Gazeteciler'den Erol Önderoğlu,Cumhurbaşkanı adayı Selahattin Demirtaş'ın seçim programını diğer adaylar Recep Tayyip Erdoğan, Ekmeleddin İhsanoğlu'nun programları üzerinden karşılaştırmalı olarak değerlendirdi.
Yılmaz: Kalkınma demeden ekoloji demek
Gaye Yılmaz (Boğaziçi Ünversitesi Eğitim Fakültesi Su Politik Çalışma Grubu Üyesi): İktisadi kalkınmaya birincil öncelik veren hiçbir program ekolojiyi dikkate alıyor olmaz. Bu ikisi birbiriyle çatışır. Onun arkasına yerleştirilen bütün ekolojik söylemler aldatmacadan ibarettir. Sürdürülebilir kalkınmanın bile altına ekolojik söylem sığmıyor. Bu yüzden ekolojiye öncelik veren en yakın aday Demirtaş'tır. HDP zaten ekolojik sorunlara öncelik veren bir parti olarak çıktı.
Ekmeleddin İhsanoğlu'nun programında yer alan 7. maddedeki "yatırım hamlelerinde doğanın dengesini korumak" söylemi sorunlu. Şunu söylemiyor kentler zaten yatırıma doymuştur. Hala yatırım hamlesinden bahsediyor. Hızla kentlerdeki yeni yatırımlarından vazgeçilmeli, doğayla barışık yeni üretim modelleri üstünde düşünülmeli.
Erdoğan ve partisinin bütün uygulamalarıyla 12 yıldır ekoloji karşıtı bir politika yürüttüğü zaten ortada. Sadece ağaçlara bakarak bile anlayabiliriz. İstediği kadar şu kadar ağaç dikiyorum desin, bu ağaçların tutmadığını varolan ağaçların da kesildiğini biliyoruz. Aslolan varolan ağaçların kesilmemesidir.
Türkdoğan: Ayrımcılığa karşı vurgu önemli
Öztürk Türkdoğan (İnsan Hakları Derneği Genel Başkanı): Türkiye’nin en büyük sorunlarından biri ayrımcılık. Ayrımcılıkla mücadele etmeden Türkiye’de temel insan hakları sorunu düzeltilemez. Bu nedenle Demirtaş’ın ayrımcılığa karşı vurgu yapması çok anlamlı. Etnik, mezhepsel, cinsel yönelime dayalı ayrımcılık had safhadayken, cumhurbaşkanlığı makamına aday bir kişinin böyle bir belgede en önemli insan hakları sorunlarından birini öne çıkarmasını önemsiyoruz.
Yeni Yaşam Belgesi’nde olmayanların sorgulanması da çok anlamlı değil. Cumhurbaşkanlığı makamı yönlendirme, farkındalığı artırma kurumudur. bu açıklanan da hükümet programı değil. Bu açıdan önemli görülen konuların öne çıkarılması, vurgulanması önemli.
Kenanoğlu: Alevilerin tüm talepleri belgede var
Ali Kenanoğlu (Hubyar Sultan Alevi Kültür Derneği Başkanı): Demirtaş'ın belgesinde yer alan Diyanet'in kaldırılması, zorunlu din dersinin kaldırılması, cemevlerinin yasal statüye kavuşturulması Alevi kurumlarının bugüne kadar demokrasi mücadelesinde dile getirdiği taleplerdir. Alevilerin taleplerinin olduğu gibi bu belgeye yansımış olması memnuniyet vericidir. Bu sahipleniş de karşılıksız kalmayacaktır. Demirtaş, sadece bu yıl değil 2012'de de Madımak anmasında yanımızdaydı.
Diğer iki adaya baktığımızda ise Başbakan Erdoğan her ne kadar süslü laflarla sürekli ayrımcılık yapmıyoruz, Alevileri seviyoruz vesaire onun dışında her türlü fenalık onun bizzat kendi talimatları ile geliyor.
Ekmeleddin İhsanoğlu ise milliyetçi muhafazakar cephenin adayıdır. Fiiliyatta İhsanoğlu'nun Alevilere yönelik herhangi bir uygulamasını bilmiyoruz ama kendisini adaya gösterenlerin ona biçmiş oluğu muhafazakar milliyetçi kimliğin bu topraklarda Alevilerin başına gelen her türlü felaketin sorumlusu olduğunu biliyoruz. Böyle bir kimliğe sahip çıkmamız mümkün değil.
Doğan: Taleplerimizin sahiplenilmesi olumlu
Görkem Doğan ( Eğitim-Sen İstanbul 6 Nolu Üniversiteler Şubesi Başkanı): Selahattin Demirtaş’ın kampanyası bu ülkede solun eskiden beri savunduğu temel ilkeler üzerinde yükseliyor. Bize tanıdık gelen talepler var.
Eğitime dair, YÖK’ün kaldırılması, parasız eğitim gibi talepleri Eğitim-Sen’de de ondan çok daha öncesine uzanan YÖK karşıtı mücadelede de dillendirilen talepler.
Bu taleplerimizin bir aday tarafından sahipleniliyor olması bizim açımızdan iyi bir şey. Taleplerin bu kampanyada dile getirilmesini ve sahiplenilmesini olumlu değerlendiriyoruz.
Diğer siyasetler genç kuşakları kendi doğrultusunda şekillendirmeye çalışıyor ve bu nedenle eğitimden polis şiddetine dek her anlamda gençlikle çok uğraşıyorlar. Bu kampanyada yeni bir soluk getirilmiş.
Cumhurbaşkanlığı kampanyası ilk defa oluyor, pek anlayamadık. Başbakanın neyi temsil ettiği belli ama siyaset bilimci olmama rağmen çatı adayının neyi temsil ettiğini anlayamadım.
Önderoğlu: Basın özgürlüğü açısından umut veriyor
Erol Önderoğlu (Sınır Tanımayan Gazeteciler): Erdoğan Avrupa Birliği reformlarını yürüten bir yetkili olarak daima medya camiasını bölen, ifade özgürlüğü söz konu olduğunda hoşgörüsüzlüğü çağrıştıran örneklerle akla geliyor. Cumhurbaşkanı olması halinde bile bu negatif süreci tazelemesi, tüm gazetecilere eşit mesafede durması zor gözüküyor. Erdoğan’ın toplantısı da medyayla bu kadar gerginlik yaşamış bir politik figür olarak akreditasyon uygulamasının bir devamı olarak algılanabilir ve şaşırtıcı da değil.
Demirtaş ve İhsanoğlu’nu değerlendirmek gerekirse, basın ve ifade özgürlüğü bakımından taze, bağımsız ve tarafsız bir ilişki başlatma bakımından daha şanslı görünüyorlar.
Selahattin Demirtaş ve partisi Kürt gazetecilerin 20 yıldır yaşadığı baskılar konusunda basın özgürlüğüne sahip çıkmada birden fazla nedene sahip.
İhsanoğlu ise daha geniş bir toplumsal kesimi kucaklama misyonuyla beraber tüm gazetecilere eşit muamele yapma konusunda hem ciddi bir sınavla karşı karşıya. (AS/BK/NV/EA)