"Basın özgürlüğü" ile ilgili olarak Türk Ceza Kanununda gerekli değişiklikleri yapmak için yasaların yürürlük tarihlerinin 1 Haziran'a alındığını sanmıyorum.
İfade özgürlüğünün gereği olarak Türk Ceza Kanununda değişiklik yapılacağına da inanmıyorum.
Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Orhan Erinç, Hukuk Danışmanı Fikret İlkiz, Ankara Gazeteciler Cemiyeti ve Türkiye Gazeteciler Federasyonu Başkanı Nazmi Bilgin, Hukuk Danışmanları Av. Efrail Aydemir, İzmir Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Erol Akıncılar ve Bursa Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Nuri Kolaylı ile Basın Konseyi adına Av.Turgut Kazan 13 Nisan 2005 tarihinde Adalet Bakanlığında bir araya geldiler.
Adalet Bakanlığından Müsteşar Fahri Kasırga, Kanunlar Dairesi Genel Müdürü Niyazi Güney, Doç. Dr. İzzet Özgenç, Doç. Dr. Cumhur Şahin vardı.
Bakanlık yetkilileri basın kuruluşlarından gönderilen metinleri incelediklerini söylediler.
Görüşmeler sonucunda, uzmanların katılacağı ikinci bir toplantıda değiştirilmesi önerilen maddeler üzerinde durulması kararlaştırıldı.
Hatta Adalet Bakanlığı bizlere "görüşünü" bildirecekti. İki sayfalık bir faks gönderdiler (mi!). TCK'nin 6 maddesinin yazılı olduğu ve maddelerin bazı yerlerinin parantez içine alındığı iki sayfanın sonunda şu cümle yazılıydı:
"Not: Parantez içindeki hükümler metinden çıkarılması düşünülmektedir".
Bu iki sayfa görüş müydü acaba? Adalet Bakanlığının 13 Nisan 2005 tarihinde, yani daha ilk görüşmede hangi maddeleri değiştirecekleri ve hangi maddeleri değiştirmeyecekleri belli imiş. Bilmiyordum. Sonra öğrendim.
İkinci Toplantı 16.04.2005 günü Ankara'da Hakim evinde yapıldı. Adalet Bakanlığı Kanunlar Dairesi Genel Müdürü Niyazi Güney, Doç. Dr. İzzet Özgenç, Doç. Dr. Ahmet Gökçen, Doç. Dr. Cumhur Şahin ile Basın Konseyini temsilen Av.Turgut Kazan, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti adına Av. Fikret İlkiz, Bursa Gazeteciler Cemiyeti adına Av. Turgut Özkan ile Ankara Gazeteciler Cemiyeti ve Gazeteciler Federasyonu adına Av. Efrail Aydemir toplantıdaydık.
Öncelikle bir konunun altını çizerek tekrarladık. Türk Ceza Kanunundaki ifade özgürlüğü ile ilgili olarak sadece 6 madde görüşülerek sorun çözülmez. Basın özgürlüğüne engel olan maddeler sadece 6 madde ile sınırlı değildir.
Siz istediğinizi söyleyin...Adalete bakan adamlar dinlemedi ve sözlerimize itibar etmediler. "Türkiye Gazeteciler Cemiyeti tarafından İtiraz edilen 5237 sayılı TCK'nin ilgili Maddeleri" hakkındaki 70 sayfalık tabloya dönüştürülmüş "Bilgi Notu"na göre son söyleyecekleri daha başından belliymiş.
Büyük bir olasılıkla "bizleri dinleyip" gönlümüzü aldılar!...Sonra geri gönderdiler. Adı da "konuştuk" ve "basın meslek kuruluşlarının isteklerini dinledik" oldu, belki de. Belki gerçekten böyle düşünüyorlar.
Ama yanılıyorlar. 16 Nisan 2005'teki toplantıda söylediğimiz düşüncelerimizi tekrarlıyorum.. Sadece karşılıklı konuştuk.
Tartışmadık bile ve temelde hiç anlaşamadık. Adalet Bakanlığının 6 maddesi üzerinde "anlaştık" denemez çünkü anlaşma olmadı...
Bir, iki madde dışında fikrimize itibar edilmedi. O maddelerin de Bakanlar Kurulu tarafından "tasarıya" dönüştürüleceğine de inanmıyorum.
Hakaret (Madde 125 fıkra 4) suçunun basın yayın yoluyla işlenmesi halinde üçte bir oranında artırım hali ile intihara alenen teşvik fiilinin (Madde 84 fıkra 3) basın yayın yoluyla işlenmesi halinde 4 yıldan 10 yıla kadar hapis cezası verilmesi madde metninden çıkarılmıştır.
Hakaretin alenen işlenmesi halinde cezanın altıda bir oranında artırılması kabul edildi. Üçte bir oranında artırımdan vazgeçildi.
Dolayısıyla artık hakaret suçunun cezası altıda bir oranında artırıma göre "alenen" işlenirse 3 ay 15 gün ile 2 yıl 4 ay olarak değiştirilmiş oldu. Basın için iki suçtaki düzenleme de önemli bir değişiklik değildir..
Cezası altı aydan üç yıla kadar hapis olan Madde 288'deki Adil Yargılamayı Etkilemeye Teşebbüs suçunun basın yayın yoluyla işlenmesi halinde yarı oranında artırımı madde metninden çıkarıldı. Madde 299'daki Cumhurbaşkanına hakaret suçunda; kovuşturma yapılmasının Adalet Bakanının iznine bağlanması ve suçun basın yayın yoluyla işlenmesi halinde üçte biri oranında ceza artırımı madde metninden çıkarıldı. Madde 305 ile düzenlenen Temel Milli Yararlara Karşı Hareket suçunun madde başlığı değiştirildi.
Suçun basın yayın yoluyla işlenmesi halindeki cezanın yarı oranında artırımı madde metninden çıkarıldı. Ancak bu suçun sadece vatandaş tarafından değil, Türkiye'deki yabancılar tarafından da işlenmesi hali maddeye eklendi.
Suç alanı genişledi. (Madde 218) Ortak Hüküm olarak Kamu Barışına Karşı Suçlar bölümünde sayılan suçların basın yayın yoluyla işlenmesi halinde cezanın yarı oranında arttırılması hükmü "yarı oranına kadar" artırılır olarak değiştirildi.
Sadece madde sonuna bir cümle eklenebildi. "Ancak, haber verme sınırlarını aşmayan ve eleştiri amacıyla yapılan düşünce açıklamaları suç oluşturmaz"
Kısacası hiç yeterli olmayan ve adına "toplantıda ele alındı" bile denemeyecek birkaç değişiklikle, TCK'nin basın yayın fiillerinin yeniden düzenlenmediği bu toplantıda öğrendiğim şu: Adalete bakan adamlar ifade özgürlüğüne karşıdır. Bana da gerçekten sadece "günaydın" denir doğrusu... (Fİ/BA)