Gündem Çocuk Derneği 16-17 Kasım'da, Ankara'da, 74 akademisyen, uzman, kurum ve kuruluş temsilcisiyle "Ülke çocuk politikası" oluşturulması için bir dizi çalıştay ve bir konferans düzenledi. Kampanya danışmanı ve Ankara Barosu Çocuk Hakları Kurulu başkanı avukat Türkay Asma'nın çocuk adalet sistemi çalıştayı için yazdığı çerçeve metni aktarıyoruz.
Türkiye'nin 27 milyonluk çocuk nüfusu pek çok ülkenin nüfusundan kat kat fazla. Kurtuluşunda yeniden doğuşunun ilanı sürecinde parlamentosunun kuruluş gününü çocuklarına "bayram" olarak armağan eden ise tek dünya ülkesi Türkiye Cumhuriyeti.
Buna karşın çocuk kendisini doğrudan ilgilendirenler de dahil hiçbir hizmet alanının ya da düzenlemenin öznesi olarak alınmıyor. Çocuk, ne haklarıyla ne de varlığıyla birey olarak kabul edilmiyor, yadsınıyor. Bu yadsıma çocuğa ilişkin sorunların algılanmasını da çözümünü de güçleştiriyor.
Hak odaklı değil, sorun odaklı yaklaşım
Çocuğa ilişkin sorunların çözümünde sorun odaklı yaklaşım oldukça yaygın. Toplum sorunlar kangren haline gelmeden harekete geçmiyor. Sorun kendini göstermeden onu algılamaya ya da ortaya çıkmasını engellemeye yönelik hiçbir bütünlüklü çaba yok. Çocuğu hakları ile birey olarak tanıyan ve önemseyen, ona değer veren bir yaklaşımın eksikliği kendini pek çok alanda olduğu gibi siyasette de gösteriyor.
Çocuklar kendileri için kurulmamış bir dünyada, kendilerini önemsemeyen bir sistemin içinde büyümeye ve kendilerini gerçekleştirmeye çalışıyorlar. İyi niyetli pek çok çaba küçük iyileşmeler sağlasa da bu toplumun tamamında "çocuk için bir iyiye gidişe" işaret etmiyor.
Bu tablo çerçevesinde amacımız, çocuğun değeri ve yüksek yararı temelinde, Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi çerçevesinde ve Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi'nin ana ilkeleri olan
- Yaşama ve Gelişme İlkesi
- Korunma İlkesi
- Ayrım Gözetmeme İlkesi
- Çocukların Katılımı İlkesi
doğrultusunda bir "Ülke Çocuk Politikası"nın ortaya çıkması ve tartışılmasıdır.
Bu çerçevede bir ülke çocuk politikasının nasıl olması gerektiğinin belirlenmesi amacıyla tüm sistem (seçime katılan tüm siyasi partilerin programlan ve seçim bildirgeleri de dahil) tarafımızdan çocuk hakları temel alınarak dört ana başlıkta incelenmiştir:
Bunlar,
- Sağlık
- Eğitim
- Sosyal güvenlik/sosyal yardım
- Adalettir.
Parti programlarında çocuk yok
Hemen hemen hiçbir siyasi partinin programında ve seçim bildirgesinde ya da propagandalarında çocuk haklarını temel alan bir yaklaşımın ya da politikanın mevcut olmadığı tespit edilmiştir.
Çocuk adalet sistemi özelinde ise yaptığımız çalışmalar sonunda yasalar boyutunda seçim öncesinde önemli düzenlemeler yapıldığı belirlenmiştir.
Çocuk adalet sistemi; büyük ölçüde 1995 yılında kabul edip onayladığımız BM Çocuk Hakları Sözleşmesi'ne uygun hale getirilen iç hukuk çeşitli yasal düzenlemelerle donatılmıştır.
Bu düzenlemeler temelde;
- Çocuğun birey olarak ayrımcılığa uğratılmadan yargılanması,
- Yargılama sürecinin çocuğa özgün olmasını,
- Bu süreçte katılımının sağlanması,
- Çocuğun süreç içinde saygınlığının korunmasını,
- Özgürlüğünden yoksun bırakmanın en son çare olarak kullanılmasını,
- Sürecin her aşamasında çocuğun yararının ön planda tutulması
ilkelerini getirmişlerdir.
Uygulama
Çocuk adalet sistemini düzenleyen yasalarda yer alan bu ilkelerin uygulanabilmesi için bu alanda hizmet veren tüm kadroların ve kurumların bu ilkeler doğrultusunda eğitilmiş olmaları gerekmektedir.
Bu konuda çeşitli kurumların zaman zaman hizmet içi eğitimler yapmışlardır ve yapmaktadırlar. Ancak, özellikle karar alma mekanizmasında görevli profesyonellerin bütününü kapsamayan (Hakim, Savcı, Avukat, Uzman, Doktor vs. gibi) bu eğitimler yeterli olamamıştır.
Kurum ve kuruluşlarıyla çocuk adalet sistemi halen, çocuğu öncelikli yaran korunacak bir birey olarak görmemektedir.
Çocuk bu sistem içinde bir "mal", bir "dosya" olarak algılanmaktadır. Dosyanın sonuçlanması çabası, çocuğun öncelikli yararının önüne geçmektedir.
Bu durumda da yasalar ve yukarıda da tanımlanan ilkeler uygulanmamış olmaktadır.
Oysa "hukuk" uygulandığı süreçte "hukuk" olur. Bu durumda uygulanmayan kurallarla dolu yasalar çocuk adalet sisteminde önemli ve etkin bir değişiklik yaratamamış; adalet sisteminin çocuğa bakış açısını değiştirememiştir.
Sisteme çocuğun korunması için konulmuş kişi ve kuruluşlar birey olarak çocuğu değil dosyanın sonuçlanması yönünde kurgulanmış sistemi korumaktadırlar.
Bu nedenle de ulusal ve uluslararası sözleşmelerde yer alan ana kurallara rağmen,
- Çocuk birey olarak bu sistemde yer alamamakta,
- Öncelikli yararı korunmamakta,
- Adil yargılanmamaktadır.
Haklarını kullandırmadığımız bu çocuklar topluma sağlıklı bireyler olarak dönememektedirler. Oysa isteğimizin bu olmadığının, sağlıklı bireylerin sağlıklı toplumlar oluşturduğunun bilincindeyiz.
Bu nedenle çocuk adalet sisteminin haklarını kullanabilen, sağlıklı çocuklar yetiştirmeye yöneleceğine inanıyoruz.
Onlara yasaların verdiği hakları kullandırmadığımız sürece sağlıklı, adil ve demokrat toplum olamayacağımızı unutmamalıyız. (TA/EÜ)
* Ara başlıklar ve kalın karakterler bianet'e aittir.