"Birincisi, Türkiye çocuk suçluluğu ile ilgili gerekli altyapıya sahip değil. Çocuk cezaevlerinin, çocuk mahkemelerinin sayıları yetersiz. Cezaevlerinde çocuğun eğitimi ve tedavisi için gerekli psikolog, sosyolog ve sosyal hizmet uzmanı kadroları yok".
Polat, cezaevindeki cezasını tamamlayan çocukların normal yaşama dönüşlerinde adaptasyona yardımcı olacak kurumların bulunmadığını, sadece bir sivil toplum kuruluşunun kısıtlı çalışmalarının bulunduğunu da ekledi.
Polat, "İkincisi, çocuk suçlular ile ilgili yapılacak her türlü düzenleme ve uygulamada 'çocuğun yüksek yararı'nın göz önünde bulundurulması" dedi.
"Türk hukukunda çocuklar için kabul edilen ceza sistemi yetişkin suçlulara uygulanan ile aynıdır. Tek fark çocuklara uygulanan cezalardaki indirimdir. Halbuki 'çocuğun topluma kazandırılmasına yönelik bir sistemin yapılandırılması', yani ayrı bir çocuk adaleti sistemi kurulması gerekli".
Mahkeme, ıslahevi, kadro eksikliği
Adalet Bakanlığı verilerine göre, Türkiye'de İstanbul, İzmir, Ankara, Kocaeli, Trabzon ve Diyarbakır'da toplam 11 çocuk mahkemesi var. Çocuk mahkemeleri dava sayılarına yetişemiyor. Geçen yıldan bu yıla 24 binden fazla dava dosyası devir oldu.
Geçtiğimiz yıl bir dava ortalama 433 günde sonuçlandırılabildi. Bu sayı iş yükünün fazla olduğu İstanbul'da bin 200 güne kadar uzuyor.
Mart 2004 itibariyle Türkiye'de toplam bin 60 kişi kapasiteli üç çocuk ıslahevi, bir çocuk tutukevi bir tane de çocuk cezaevi bulunuyor. 11-18 yaş arasındaki tutuklu, hükümlü ve hükmen tutuklu çocukların sayısı ise 2 bin 500'e yakın.
Uluslararası anlaşmalar
Çocuk suçluluğu ile ilgili temel belgelerden ilki 1985'de Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu tarafından kabul edilen çocukları yargılayan organların yönetimine ilişkin asgari standartlarla ilgili Beijing Kuralları.
Türkiye'nin, 1994'te imza attığı Beijing Kuralları'nın bazı temel ilkeleri şöyle:
* Çocuğun gereksinimlerinin, temel haklarının korunması da sağlanarak karşılanması.
* Çocuğun gereksinimleri yanında, toplumun gereksinimlerinin karşılanmasına da özen gösterilmesi.
* Suçlu çocuklara gösterilecek tepkinin (uygulanacak yaptırımın), fiilleri kadar, kişilikleri ve içinde bulundukları koşullar dikkate alınarak belirlenmesi.
* Çocukların çok farklı gereksinmeleri olduğu dikkate alınarak, bu gereksinimlerin karşılanmasına olanak verecek çeşitli önlemlerin mevzuatta yer alması ve yargılamanın her aşamasında, yetkililere bu önlemler arasında seçim yapabilme olanağı veren takdir yetkisi tanınması.
* Takdir yetkisinin kötüye kullanılmasını önlemek ve çocuğun ve ailenin haklarını güvence altına almak amacıyla, bu yetkiyi kullanacakların özel olarak eğitilmesi.
* Yargılamanın her aşamasında, çocuğun hakkındaki iddiayı öğrenme hakkı, susma hakkı, masumiyet karinesi, savunma hakkı, tanık gösterme hakkı, ana-baba ya da yasal temsilcisini yanında bulundurma hakkı, özel hayatın gizliliğine saygı ilkesinden yararlanma hakkı, temyiz hakkı, gibi temel haklarının güvence altına alınması.
* Özgürlüğü bağlayıcı ceza veya önlemin en son başvurulacak çare olması.
Çocuğun yararı
20 Kasım 1989 tarihinde kabul edilen, Türkiye'nin de taraf olduğu, Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi de, Beijing kurallarını içererek (37-40.maddeler), "Çocuk hakkında alınacak tüm kararlarda ve yürütülecek tüm etkinliklerde çocuğun yararının ön planda tutulması", "Anne-baba veya çocuktan sorumlu kişilerin haklarına saygı gösterilmesi", "Çocuğun zorunlu haller dışında ailesinden ayrılmaması" gibi prensiplerini ekledi.
Türkiye'de hukuki durum ve uygulama
Şu anda yürürlükte olan Ceza Kanunu'nun 54. maddesi 11-15 yaş arası çocukların çocuk ıslah evinde, 55. maddesi ise 15-18 yaş arası küçüklerin çocuk cezaevlerinde cezalarını çekeceklerini hükme bağlıyor.
Nisan 2005'te yürürlüğe girecek yeni TCK'da ceza sorumluluğu yaşı 12'ye yükseltildi. Yeni TCK ile ilgili bilgi ve eleştiriler için buraya tıklayınız.
Suç işlediği iddia edilen çocuklar, yerleşim birimine göre polis ya da jandarma ile karşı karşıya kalıyor. Polis veya jandarma, suç haberini alır almaz suç işleyen çocuğun kimliğini saptıyor ve daha sonra hazırlık soruşturmasına temel olacak ifadeleri alıyor.
Suçu işlediğinde 11-15 yaşında olan çocukların suçun anlamı ve sonuçlarını kavrayabilme yönünden "bedeni, ruhi ve akli" durumlarının uzman kişilerce saptanması işi de "Cumhuriyet Savcısının isteği doğrultusunda, polis veya jandarma tarafından" yürütülüyor.
Hazırlık soruşturması sonucunda, cumhuriyet savcılığı kamu davası açılmasına gerek görmediği takdirde takipsizlik kararı veriyor. Kamu davası açıldığı takdirde çocuğun, işlediği suçun türüne göre, tutuklu ya da tutuksuz olarak yargılanmasına hükmediliyor.
Tutuklanan çocuklar, bulunduğu ilin veya ilçenin cezaevine, yetişkin tutuklu ya da hükümlülerle bir araya, eğer varsa o ceza evindeki çocuk koğuşuna yerleştiriliyor.
Çocuk mahkemeleri kanunu
Çocuk Mahkemelerinin Kuruluşu, Görev ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 37. maddesi "Küçük tutuklular küçüklere mahsus tevkifevlerine konulurlar. Küçüklere mahsus tevkifevi bulunmayan yerlerde büyüklere ait tevkifevlerinin ayrı kesimlerinde bulundurulurlar" diyor.
Bu anlamıyla tutuklu çocukların ayrı tutulmasına ilişkin kesin bir ifade getirmeyen kanunda 1988'de yapılan bir değişiklikle 3 yılı aşmayan cezalar, öngörülen suçlar nedeniyle yargılanacak çocuklarla ilgili tutuklu yargılanma kararı verilmemesi sağlandı.
Çocuk mahkemeleri yasasının 2252 sayılı ve 1981 tarihinde değiştirilmiş 20. maddesi uyarınca, ceza ve tedbirlerin uygulanmasından önce çocuğun suçun anlam ve sonuçlarını anlayabilme açısından ruhi, akli ve bedeni durumu uzman kişilerce değerlendirilir.
Çocuk mahkemelerinde bulunan sosyal hizmet uzmanı, pedagog, psikolog ya da psikiyatrlar da çocuğun içinde bulunduğu sosyal şartları araştırır ve bir "sosyal inceleme raporu" hazırlanır.
Mahkeme, hazırlanacak rapor ışığında çocuğun müşahede altına alınmasına karar verebilir.(EÜ/BB)