Cumartesi Anneleri/İnsanları bugün 732. Haftaki eylemlerini yine polis ablukası altında, İnsan Hakları Derneği’nin (İHD) İstanbul Şubesinin bulunduğu sokakta gerçekleştirdi, Galatasaray Meydanına çıkmaları polisçe engellendi.
Açıklamada Cumartesi İnsanları, üzerinde kayıpların fotoğraflarının olduğu tişörtler giyerek, gözaltında kaybedilenlerin fotoğraflarıyla karanfiller taşıdı.
Bu haftaki eylemde 29 Mart 1996’da gözaltında kaybedilen Talat Türkoğlu’nun akıbeti soruldu.
Talat Türkoğlu’nun ablası Münübe Türkoğlu eylemdeki konuşmasında, “Sevdiklerimiz güvenlik güçleri tarafından kaybedildi. Devlet kaybedilenlerinin akıbetini açığa çıkarmadı, kaybedenler yargılanmadı. Hukuk işletilmedi. Hiçbir güç kardeşimizin akıbetini sormak adına bizi susturamaz. Daha ne kadar bekleyeceğiz? Adalet sağlanıncaya kadar buradayız. Siz de gelin” diye konuştu.
“İtirafçı kabul etti ama soruşturulmadı”
Bu haftaki basın açıklamasını, İHD Gözaltında Kayıplara Karşı Komisyon’dan Sebla Arcan okudu:
“Sosyalist kimliğiyle bilinen 45 yaşındaki Talat Türkoğlu İstanbul Avcılar'da yaşıyordu. Daha önce dört kez gözaltına alınan Talat; yoğun işkence gördü ve yıllarca cezaevinde kaldı.
“Polis takibinde olan Talat Türkoğlu, 29 Mart 1996 tarihinde annesini ziyaret etmek için otobüsle İstanbul'dan Edirne’ye gitti. İstanbul’dan Edirne’deki evin kapısına kadar sivil polisler tarafından takip edildiğini eve vardığında kardeşlerine söyledi.
“Annesi ve kardeşleriyle birkaç gün geçirdikten sonra 1 Nisan 1996 tarihinde İstanbul’daki evine dönmek üzere yola çıktı ve kendisinden bir daha haber alınamadı.
“Ailesi tüm yetkili kurumlara başvuru yaptı ama sonuç alamadı. 1997 yılında Talat Türkoğlu’nun eşkâl, kullandığı saat, giysi, ayakkabı, cüzdan bilgilerini ayrıntıları ile veren JİTEM mensubu Kasım Açık; Talat Türkoğlu’nun Edirne yakınlarında bulunan Çadırkent’te polisler, askerler ve itirafçılardan oluşan bir ekip tarafından sorgulandığını itiraf etti. Talat Türkoğlu'nun işkenceyle öldürülerek cesedinin Meriç Nehri’ne atıldığını söyledi. Olay yerinin krokisini çizdi. Olaya katılanların isimlerini verdi. Tüm bunları detaylı bir biçimde yazılı ve imzalı olarak beyan etti.
“Kasım Açık'ın ifadesi üzerine Türkoğlu ailesinin ek bir soruşturma yapılması için savcılığa yaptığı başvuruda etkin soruşturma yürütülmeyerek kovuşturmaya yer olmadığı kararı verildi.”
“Anayasa Mahkemesi’ni göreve çağırıyoruz”
“1998 tarihinde dava İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) taşındı. AİHM 2005 yılında Türkoğlu’nun kaybolmasına ilişkin şartlara yönelik yeterli ve etkili bir soruşturma yapmadığından ötürü Türkiye’yi mahkûm etti.
“AİHM'in Türkiye'yi mahkûm etmesinin ardından avukat Gülizar Tuncer, Edirne Savcılığı’na dilekçe ile başvurarak AİHM’in verdiği mahkûmiyet kararı gereği, soruşturmanın derinleştirilerek sürdürülmesi talebinde bulundu. 14 Nisan 2016 tarihinde Edirne Savcılığı, evrensel hukuka aykırı bir biçimde zamanaşımı süresinin dolduğu gerekçesiyle, kovuşturmaya yer olmadığı kararını verdi.
“Aile adına davayı takip eden İHD avukatı Gülizar Tuncer, 18 Ağustos 2016 tarihinde Anayasa Mahkemesi’ne başvurdu.
“Talat Türkoğlu'nun gözaltında kaybedilmesinden bu yana 14 hükümet değişti. Bu hükümetlerin hiçbiri ne Talat'a ne de diğer kayıplarımıza ulaşabileceğimiz hukuki ve siyasi bir irade göstermedi. 23 yıldır cezasız bırakılan Talat Türkoğlu dosyasında maddi gerçeği açığa çıkartacak, sorumluların cezalandırılmasını sağlayacak etkinlikte bir yargılama yürütülebilmesi için Anayasa Mahkemesi’ni göreve çağırıyoruz.”
* Fotoğraf: Mezopotamya Ajansı.