* Fotoğraf: Ayça Söylemez, bianet
Haberin Kürtçesi / İngilizcesi için tıklayın
Cumartesi Anneleri/İnsanları’na açılan “700. hafta davası”nın ikinci duruşması bugün İstanbul 21. Asliye Ceza Mahkemesinde görüldü.
TIKLAYIN - “Bu dava, hak talep eden herkese bir tehdit”
TIKLAYIN - Cumartesi İnsanları’na 700. hafta davası
TIKLAYIN - “700. haftaya müdahale ve dava, tüm topluma bir mesaj”
Cumartesi Anneleri/İnsanları'nın 25 Ağustos 2018'deki 700. haftası eylemine düzenlenen polis saldırısında gözaltına alınan 46 kişiye “Kanuna aykırı toplantı ve yürüyüşlere silahsız katılarak ihtara rağmen kendiliğinden dağılmama” suçlamasıyla, Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu'na muhalefet suçundan dava açılmıştı.
— Cumartesi Anneleri (@CmrtesiAnneleri) July 12, 2021
Duruşma öncesi İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi’nin İstanbul Adliyesi önünde düzenlediği basın açıklamasında konuşan Ayşe Tepe, “‘Evlatlarımız nerede’ diye haykırmaktan asla ama asla vazgeçmeyeceğiz” dedi.
Kaçırılarak öldürülen Özgür Gündem muhabiri Ferhat Tepe’nin kardeşi Ayşe Tepe, “Bugün burada yargılanan anayasal haklarımızdır. Anayasal haklarımızı kullanmaktan vazgeçmeyeceğiz. Bu hakkımızı kullanmak için seçtiğimiz ve 700 hafta boyunca bizden kaynaklanan tek bir olay çıkmadan oturduğumuz Galatasaray Meydanı'ndan vazgeçmeyeceğiz” dedi.
İHD Eş Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan da açılan davanın derhal beraatla sonuçlanması gerektiğini söyledi.
“En uzun süredir devam eden sivil itaatsizlik”
Mezopotamya Ajansı’nın haberine göre, duruşmada söz alan müdafi avukat ve İnsan Hakları Derneği (İHD) Eş Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan, “Annelerin eylemi, Türkiye’de en uzun süredir devam eden sivil itaatsizlik eylemidir. Ayrıca meydan bir hafıza meydanı konumuna geldi. Annelerin faillerin yargılanmasını istemesi en doğal, meşru haklarıdır. Bu nedenle davanın hukuki olmadığını söylüyorum” diyerek, yargılananlar hakkında beraat talebinde bulundu. Talebi reddedildi.
Ardından söz alan Jiyan Tosun’un avukatı Tuğçe Duygu Köksal, dava konusu yapılan olayın barışçıl toplantı ve gösteri olduğunu söyledi. Olay esnasında yapılan müdahalenin ve şu anda süren yargılamanın Anayasa’ya ve uluslararası sözleşmelere aykırılık taşıdığını ifade eden Köksal, dava takibi için İstanbul Barosu Başkanlığına gözlemcilik statüsü verilmesini talep etti.
“Bu bir utanç davasıdır”
Diyarbakır Baro Başkanı Nahit Eren ise, yargılamaya dair “Bu bence bir utanç davasıdır” ifadesini kullandı.
İddianameyi hukuk düzeni içerisinde kabul etmenin mümkün olmadığını, bu yüzden beraat hükümlerinin tekrar ele alınmasını talep eden Eren, “Cumartesi Anneleri tam 699 hafta, düşünce özgürlüğü kapsamında barışçıl bir eylem yaptılar. Özünde adalet olan bir eylem. Karanlık dönemlerin tekrar yaşanmaması için yaptılar. Bu yargılamada, adalet arayışında olan insanları sanık koltuğuna oturttuğunuzda toplumda adalete olan inanç sarsılır. Bu dosyaya dair derhal beraat kararı verilmesini talep ediyorum” diye konuştu.
“İnsanlığa karşı suç işleyenler yargılanmalı”
Duruşmada gözaltında kaybedilen Fehmi Tosun’un kızı Besna Tosun ile Gezi direnişinde öldürülen Berkin Elvan’ın ablaları Gamze ve Özge Elvan yazılı beyanda bulundu.
Beyanında gözaltına alınma esnasında yaşananları anlatan Tosun, “Darp raporlarımıza ve olay anına ait görüntülere rağmen savcılığa yaptığımız suç duyuruları takipsizlikle sonuçlandı. Bugün ise burada hakları ihlal edilen ve polis şiddetine maruz kalan bizler yargılanıyoruz. Bugün burada yargılanan, babamın zorla kaybedilmesinden sorumlu olan yani insanlığa karşı suç işleyen kişiler olmalıydı, ama babamızı aradığımız için, adalet istediğimiz için, kardeşimle birlikte bizler yargılanıyoruz” dedi.
“Ortak acılarımız bizi birbirimize kenetledi”
Berkin Elvan’ın ablası Özge Elvan şunları söyledi:
“Kardeşimin ölümünden sonra ortak acılarımız bizi birbirimize kenetledi. Çok acı ama kardeşimin bir mezarı olması belki de bizi Cumartesi Annelerinden ayıran tek fark. Kardeşimin mezarının olması tabiri caizse bizi daha şanslı kılmakta. Bu çok acı ve vahim bir durum. 90’lardan bugüne değişen tek şey başkanlar, liderler oldu fakat annelerinden geziye değişmeyen şey şiddetin geleneksel bir yöntem olarak kullanılmasıdır. Annelerinin bu haklı mücadelesinde yanlarında olmaya çalıştım ve olacağım da.”
Gamze Elvan da, “Sevdiklerimizi bizden alanlar bu mahkeme salonlarında yargılanmalı, bizler değil. Yargı makamı gözaltında kaybetme suçunu araştırmalı ve sorumluları cezalandırmalı, sevdiklerini arayanları değil. Cumartesi Annelerinin mücadelesine nefes aldığım sürece destek vermeye devam edeceğim. Onların talepleri karşılanana kadar onların yanında olacağım. Bu hiçbir zaman değişmeyecek” dedi.
“Suç yok, polisin yaptığı işkence var”
Duruşmaya verilen kısa aranın ardından söz alan isimlerden Sinan Arslan, gözaltına alındığı esnada şiddete maruz kaldığını, polislerin kendisine küfür ettiğini söyledi. Ardından Elvan kardeşler ve Arslan’ın avukatı Çiğdem Akbulut, mahkeme başkanına ifadesi alınanlara tek tek olay gününe ait fotoğrafların gösterilmesine tepki göstererek, “Orada işlenen bir suç yok. Tam tersine polis tarafından yapılan işkence var” dedi.
Avukatlar reddi hakim talebinde bulundu. Mahkeme heyeti talebi reddetti. Talebin reddedilmesi üzerine yargılanan isimler ve avukatları salondan ayrıldı ve ara verildi. Ardından mahkeme duruşmayı başlatmadan yeni duruşma tarihi açıkladı.
Bir sonraki duruşma 24 Kasım’da görülecek.
46 hak savunucusuna dava
Haklarında dava açılanların isimleri şöyle: Koray Çağlayan, Koray Kesik, Leman Yurtsever, Levent Gökçek, Lezgin Özalp, Maside Ocak, Mehmet Günel, Muhammed Emin Ekinci, Ayça Çevik, Besna Koç, Cafer Balcı, Can Danyal Aktaş, Cihan Oral Gülünay, Cüneyt Yılmaz, Deniz Koç, Ercan Süslü, Ezgi Çevik, Faruk Eren, Fecri Çalboğa, Ferhat Ergen, Gamze Elvan, Hakan Koç, Hasan Akbaba, Hasan Karakoç, Jiyan Tosun, Kenan Yıldızerler, Murat Akbaş, Murat Koptaş, Onur Yanardağ, Osman Akın, Özer Oymak, Özge Elvan, Ramazan Bayram, Rüşa Sabur, Sadettin Köse, Adil Can Ocak, Ahmet Karaca, Ahmet Süleyman Benli, Ali Ocak, Ali Yiğit Karaca, Atakan Taşbilek, Ataman Doğa Kıroğlu, Saime Sebla Arcan, Sinan Arslan, Ulaş Bedri Çelik, Volkan Uyar.
O gün eyleme katılmak üzere alanda bulunan milletvekilleri ile ilgili de dokunulmazlıkları olduğu gerekçesiyle dosyalarının tefrikine karar verildi.
Ne olmuştu?
Cumartesi Anneleri/İnsanları, kayıpların bulunup faillerin yargılanması talebiyle 27 Mayıs 1995’te Galatasaray Meydanı’nda başlattıkları oturma eylemine 15 Ağustos 1998'de başlayıp yedi ay süren polis saldırısı sonucu 13 Mart 1999’da ara verdi. 31 Ocak 2009’da yeniden başlayan Cumartesi oturmaları 25 Ağustos 2018’deki 700. Haftada tekrar polis saldırısı ile karşılaştı.
700. haftada polis plastik mermilerle saldırdı, çok sayıda kayıp yakını gözaltına alındı. Gözaltına alınanlar ifadelerinin ardından aynı gün serbest bırakıldı.
İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi Başkanı, avukat Gülseren Yoleri, konuyla ilgili açıklamasında, 700. Hafta etkinliğinin “İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun bilgisi dahilinde Beyoğlu Kaymakamlığı imzalı bir karar ile keyfi olarak yasaklanmış olduğunu” söyledi.
TIKLAYIN - Maside Ocak: 97’de 2 Kuşak Gözaltına Alınırdık, Bugün 3 Kuşak Alınıyoruz
700. Hafta buluşmasında gözaltına alınan Maside Ocak, “1997'de iki kuşak olarak gözaltına alınırdık, bugün üç kuşak gözaltına alındık” dedi.
21 Mart 1995’te gözaltına alındıktan sonra cansız bedenine kimsesizler mezarlığında ulaşılan Hasan Ocak’ın ablası Maside Ocak, 82 yaşındaki annesi Emine Ocak’ın da gözaltına alınmak istendiğini, son anda polislerce otobüse bindirilmediğini, annesinin kalkanlarla itildiğini, kollarının morartıldığını anlatmıştı.
1995'ten beri Galatasaray meydanındaHakikat Adalet Hafıza Merkezinin verilerine göre, zorla kaybedildiği tespit edilen toplam 1352 kişi var. Bir grup kayıp yakını ve hak savunucusu “kayıplar son bulsun, akıbetleri açıklansın, sorumlular yargılansın” talebiyle 27 Mayıs 1995 cumartesi günü saat 12.00’de İstanbul, İstiklal Caddesi Galatasaray meydanında oturdu. Arada polis müdahaleleri olsa da 169 hafta kesintisiz Galatasaray Lisesi’nin önünde oturuldu. 170. haftada, 15 Ağustos 1998'de başlayan güvenlik güçlerinin saldırısı, 7 ay sürdü. Her cumartesi, yani tam 31 kez, gözaltılar yaşandı. Cumartesi Anneleri/İnsanları 13 Mart 1999'da güvenlik güçlerinin saldırıları nedeniyle belirsiz bir süre Galatasaray oturmalarına ara verdiklerini açıkladılar. Yedi aylık sürede toplam 431 kişi, birkaç saatten beş güne kadar varan sürelerde gözaltında tutuldu, dövüldü, tartaklandı, yerlerde sürüklendi, hakarete uğradı. Hep birlikte gözaltında kaldıkları süre 932 gün oldu. Toplam 84 günlük iş göremez raporu alındı. Bununla da kalmayıp haklarında, "polise mukavemet"ten, "toplantı ve gösteri yürüyüşleri yasasına" muhalefetten davalar açıldı. Hatta, okuma yazma bilmeyen kadınlar gözaltı hücreleri duvarlarına yazı yazmaktan yargılandı. Cumartesi Anneleri/İnsanları, kayıpların bulunup faillerin yargılanması talebiyle 27 Mayıs 1995’te Galatasaray Meydanı’nda başlattıkları oturma eylemine 31 Ocak 2009’da yeniden başladı. |
(AS)