Düzce Valiliğini ziyaret eden Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, burada 28 Şubat davası hükümlüsü 14 kişinin cezasının kaldırması, Kobanî davasında verilen cezalar ve Ayhan Bora Kaplan soruşturmasına ilişkin gazetecilere açıklamalar yaptı.
Ayhan Bora Kaplan dosyasına ilişkin soruya Tunç "Soruşturma devam ediyor. Hep beraber bekleyip sonucu göreceğiz" demekle yetindi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, 28 Şubat davası hükümlüsü eski generallerin de aralarında bulunduğu 14 kişinin kalan cezalarını kaldırmasına ilişkin soru üzerine Tunç, Erdoğan’ın Anayasadan gelen af yetkisini kullandığını söyledi.
27 Mayıs, 12 Eylül, 28 Şubat'ın demokrasiye kara bir leke olarak tarihe geçtiğini ekledi. “Bundan sonra ülkede darbeler olmasın diye demokrasinin standartlarını yükselttiklerini” iddia eden Tunç, darbecileri yargı önüne çıkarttıklarını belirterek şöyle dedi:
"İşledikleri suçlar karşılığında da bağımsız ve tarafsız yargı cezalarını verdi. Büyük mağduriyetlerin yaşandığı 28 Şubat sürecini yaşatan kişiler de yargı önüne çıkıp yargımız tarafından ağırlaştırılmış müebbet hapis cezalarına çarptırılmıştı, 12 Eylül darbecilerinin de anayasa değişikliğiyle yargılanmaları sağlanmıştı. Ülkemizde demokrasinin standartlarının yükseltilmesi noktasındaki mücadelemizi hız kesmeden sürdüreceğiz.
Demokratik, sivil, yeni anayasaya kavuşuncaya kadar bu mücadelemiz TBMM’nin öncülüğünde sürecek. 28 Şubat sanıkları; yaşları ilerlememişti, hastalık, kocama ve sürekli sakatlık halleri nedeniyle Anayasa'nın 104. maddesinde Cumhurbaşkanı'mıza verilen yetki çerçevesinde af yetkisi kullanılmış oldu ve bugün itibarıyla da tahliyeleri gerçekleştirilecektir."
Beraate rağmen Yasin Börü suçlamasına devam etti
Tunç, Kobanî davasına üzerine sorulan soruyu da cevapladı. Davada yargılananların Yasin Börü’nün öldürülmesine ilişkin suçlamadan beraat etmesine değinmedi ancak Börü’nün ölümüyle ilgili siyasetçileri suçlamaya devam etti. Tunç öyle konuştu:
"Terörün her türlüsüyle mücadele etmeye devam edeceğiz. Bu anlamda Türkiye'yi huzurlu bir geleceğe kavuşturmak, birlik ve beraberliğimizi bozmaya yönelik, çocuklarımızın geleceğini tehdit eden, Türkiye'nin huzurunu bozmaya dönük faaliyetlere hiçbir zaman müsaade edilmeyecektir. Bu anlamda bu tür çirkin olayların, şiddet olaylarının bir daha gerçekleşmemesi bütün temennimiz çünkü demokrasilerde şiddete yer yoktur. Demokrasilerde şiddet çağrısına yer yoktur.
Dolayısıyla demokratik siyaset yapmak isteyenlere de alan açıktık ama gerek Anayasa'mızın 26'ncı maddesi gerek Birleşmiş Milletler Medeni ve Siyasi Haklar Sözleşmesi'nin 19'uncu maddesi gerek Avrupa İnsan Haklar Sözleşmesi'nin 10. ve 11'inci maddeleri şiddeti reddeder, şiddet çağrısını reddeder. Dolayısıyla bu anlamda da bağımsız ve tarafsız yargımızın vermiş olduğu bir karar söz konusudur. Bu karar ilk derece mahkemesinin vermiş olduğu karardır, istinaf ve temyiz süreçleri vardır. Bu süreçleri hep beraber bekleyeceğiz."
Kobanî Davası: Demirtaş'a 42, Yüksekdağ'a 30 yıl hapis
(HA)