Adalet Bakanı Abdülhamit Gül, Yargı Reformu Stratejik Belgesi'yle ilgili Habertürk'te Didem Arslan Yılmaz'ın sorularını yanıtladı.
Gül, “Çok sesli toplumda sanat da, ekonomi de daha canlı olur. İnsanlar elbette eleştirecek, fikrini söyleyecekler. Her eleştirinin bir suç konusu olmaması gerekir” dedi.
“Meclis takdir edecektir”
Bakan Gül, Cumhuriyet gazetesi davasını da etkileyebilecek reformun Meclis’te görüşüleceğini anlattı:
“Somut anlamda ifade, düşünce özgürlüğü ile konular istinaf mahkemesi dışında Yargıtay'a taşınmasıyla ilgili bir husus var. Düşünce özgürlüğü bağlamında internet, kişisel veriler anlamında daha özgürlük lehine yorum yapıcı düzenlemeler sözkonusu.
“AİHM kararlarının, Anayasa Mahkemesi kriterlerin değerlendirilmeye tabi tutulması çok önemli. Genel itibarıyla eleştirinin, ifadenin suç olmadığı yönünde düzenlemelerimiz var. Düşünce özgürlüğünü özgürlük lehine yorumlama konusunda bir iradeyi ortaya koyuyoruz.
“İfade özgürlüğünden dolayı yapılan yargılama ve kararlarla ilgili farklı bir usul ve gözle yapılması gerektiği bir düzenlemeyi taahhüt ediyoruz.
“Diyelim ki Yargıtay'da inceleme yapıldı, Yargıtay dosyayı bozdu. Suç yoktur dedi. Bu arada istinafta kesinleşen kişiler cezaevine girdi. Peki onların günahı ne?
“Burada bizim düşüncemiz, dosya Yargıtay'a gittiyse sonucu beklensin, o zaman infaz olsun dedik. Bu şekilde olan dosyaları elbette Meclis takdir edecektir diye düşünüyoruz.
“Dosya itibarıyla istinafta kesinleşen, Yargıtay'a giden bir durum varsa bu konu Meclis'in gündeminde. Umarız çok geç olmadan kanunlaşır ve reformun önemli adımlarından biri gerçekleşmiş olur. İnfazın düzenlenmesiyle ilgili bir kanun sözkonusu olabilir. Burada kimin cezaevinde ne kadar kalacağı mahkumiyet ve mahkeme kararlarıyla ilgili.”
Cumhuriyet davasından beş kişi hapiste
TIKLAYIN - Mahkeme, Cumhuriyet Davasında İnfazın Durdurulmasını Görüşecek
Cumhuriyet gazetesi davasında, hakkında beş yılın altında hapis cezasına hükmedilen sanıklardan altısı, 25 Nisan’da cezalarının infazı için Kocaeli F Tipi Cezaevine girmişti.
Davada, hakkında beş yıldan az hapse hükmedilenler istinafın onayının ardından tekrar cezaevine girerken, daha fazla ceza alanların Yargıtay’da temyiz hakkı bulunuyor.
TIKLAYIN - Cumhuriyet Davasından Gazeteciler Yeniden Cezaevinde
“Tutukluluk makul süre olmalı”
Gül’ün diğer açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:
“Tutukluluk gerçekten bir tedbir. Tutuklu olan kişi yargılama sonucunda beraat de edebilir. Ama yargı makamlarının kanundaki şartlar ortaya çıktığında bu karar veriliyor. Tutuklamayla alakalı bu tedbirin ölçülülük ve zorunluluk ilkesi içerisinde gerçekleşmesi sözkonusu.
“Biz özellikle uygulamalarda haklı eleştirilerdeki gibi yıllar süren dosyalar savcılığın önünde. Dosyanın safahatı ve delil toplamasıyla ilgili uzuyor. Tutukluluk süresinin uzun olması, kişinin neyle suçlandığını bilmemesi, mahkeme önüne çıkmaması, tedbir olması gereken tutuklamanın adeta cezalandırma gibi olması vicdanların kabul edeceği bir şey değil. Bu makul süre olmalı.
“Hem AİHM hem de Anayasa Mahkemesi içtihatları var bu konuda. Savcılık makamı da daha etkin bir soruşturma yapacak. Şüpheli de neyle suçlandığını bilecek ve ona göre savunma hakkını yapacak.”
“Yargıçlar kişinin kılık kıyafeti, diliyle, davranışıyla uğraşmamalı”
“Hakim ve savcıların kendisini güvende hissetmesi lazım. Ben bir karar verdiğimde başına neler gelir, tayinim çıkar mı diye bir endişeye kapılırsa dosyasına değil başka şeye aklı takılır, hakkaniyetten uzaklaşabilir.
“Yargıçlar kişinin kılık kıyafeti, diliyle, davranışıyla uğraşmamalı. Hakimin huzuruna çıkan kişi 'Ben doğum yerime, dilime, etnik aidiyetime göre davranış görmeyeceğim' diyerek adliyeden çıkmasını istiyoruz.
“Milletimiz adliyeye gittiğinde o kapının adalet dağıtacağına inanmalı. Bu anlamdaki kötü örnekleri yaşamak istemiyoruz. Elbette gereğini yapacağız.” (AS)