Bilim insanları, deniz hayvanlarını inşaat atıklarından kurtarmak için dikkatli bir şekilde yeni yerlere taşıyorlar.
Mercan nakli zor bir iştir. İstanbul'dan yaklaşık 40 dakikalık bir tekne yolculuğu ile Marmara Denizi'ndeki Prens Adaları'ndaki (Adalar) mercanları kurtarmak için büyük bir görev üstlenen küçük gönüllü gruptan Serço Ekşiyan, “30 metreye dalmak ve mercanları kayanın doğru kısmına nakletmek için sadece 20 dakikanız var” diye açıklıyor.
Karadeniz ve Akdeniz’in arasındaki Marmara Denizi, varlığı yakındaki mülk gelişiminin saldırısıyla tehdit edilen 24 Alcyonacea mercan türüne ev sahipliği yapıyor. Kaybolan türler arasında deniz kamçıları, deniz kalemi, yelpaze mercanları ve bazı kırmızı ve sarı yumuşak mercanlar var.
İstanbul Üniversitesi deniz biyoloğu ve transplantasyon projesinin lideri Dr. Eda Topçu, “Bu mercanların birçoğunu Akdeniz havzasının dışında asla bulamazsınız. Doğuya doğru gidildiğinde daha derin sularda bulunurlar. Onları Prens Adaları’nın kıyılarında görebilmemiz mucizevi” diyor. Bu mercanların, suda yaşam için güvenli yumurtlama ve yaşam ortamı sağlamasının deniz ekosistemlerinin hayatta kalması için çok önemli olduğunu söylüyor.
Ekşiyan’ın üyesi olduğu Adalar Deniz Yaşamı ve Spor Kulübü (ADYSK), 2015’ten bu yana, Kuzey Marmara Denizi’nin deniz ekosistemlerini canlandırmak ve korumak için bilim insanlarıyla yakın bir şekilde çalışıyor ve deniz tabanını öncelikle endüstriyel (ve bazen yasadışı) balıkçı tekneleri tarafından terk edilen hayalet ağlardan temizliyor.
Dr. Dalyan: Nuh'un gemisi efsanesi gibi bir şey
2015’in sonlarında Yassıada Adası kıyılarına atılan tonlarca bina enkazı büyük bir mercan topluluğunu öldürdüğünde, çalışmaları bir gecede arttı. 1 kilometreden daha kısa bir uzunluğa sahip Yassıada, şimdi bir otel, cami, konferans binası ve müzeye ev sahipliği yapıyor.
Ekşiyan, telefonundan Yassıada’nın sualtı habitatının öncesinin ve sonrasının görüntülerini gösteriyor: Altın mercan izleri, kalın tozla kaplı tellere benzer bir şeye dönüşmüş.
2017 yılında, büyük bir mercan kayalığının merkezinde yer alan başka bir Prens Adası olan Sivri Adası'nda daha fazla arazi geliştirme çalışması başlatmak için planlar yapıldı. Yassıada'da olanların tekrarlanmamasına karar veren ekip, mercanları daha güvenli bir yere nakletmek için özenli bir süreç başlattı, deniz biyologları ve TÜBİTAK ile çalıştılar.
İki yıl içinde, 13 kilometre uzaklıktaki ıssız Tavşan Adası'nın kıyılarına 280 mercan nakledildi. Bu, Türkiye’de yapılan ilk mercan nakli oldu.
Ekşiyan, “Bu bir deneme-yanılma süreciydi” diyor, “Hiçbirimiz daha önce mercanları nakletmemiştik.” Yakındaki bir duvarda, doğal durumunda hazırlanması gereken bir çözücü kullanarak, ekibin mercanı, mevcut resifler arasındaki derin bir deniz uçurumunun altındaki bir ızgaraya nasıl yapıştırdığını gösteriyor, çünkü neredeyse anında kaya gibi katılaşıyor. Telefonunu tekrar çıkarıp, ızgaraya yerleştirilmeden önce yapışkan topaklara sıkışmış üç mercanın resimlerini gösteriyor.
Zorluklara rağmen, 2017’de ilk 90 mercanlarını naklederken yüzde 90 ve kalan 190 mercan için 2019’da yüzde 60'lık etkileyici bir başarı oranı elde ettiler. Grubun kurucu üyesi Volkan Narcı, mercanların yeni resif yüzeyine iyi uyum sağladığını söylüyor. Şimdi, sadece korunmaları gerekiyor.
Her gün güneyden göç eden yeni deniz canlıları Marmara Denizi'ne geliyor.
Hidrobiyolog Dr. Cem Dalyan, “Ahtapot, kaplumbağa, orfoz ve kılıçbalığı gibi birçok hayvan, mercan ağarması ve habitat kaybı nedeniyle Akdeniz’den Marmara Denizi'ne geliyor. Bu da Marmara’nın korumamız gereken belirli ekosistemler için bir sığınak haline geldiği anlamına geliyor” diyor. Hidrobiyolog Dr. Cem Dalyan, “Nuh’un gemisi efsanesi gibi bir şey. Eğer her türü az sayıda korursanız, felaket sona erdiğinde tekrar çoğalır ve gelişirler. Marmara Denizi bir sandıktır ve tüm Akdeniz’i kurtarabilir.”
Desteğe ihtiyaçları var
ADYSK ekibi şu anda Tavşan Adası çevresindeki bölgeyi Deniz Koruma Alanı olarak belirlemek için hükümetle görüşüyor, bu daha fazla balık avlama ve demir atan teknelerin yasaklanması anlamına geliyor. Bu bölge ayrıca denizi inşaat işlerinden de koruyacaktır.
Volkan Narcı, “Mercanlara sağlıklı bir koloniye dönüşme şansı verildiğinden emin olmanın tek yolu bu” diyor. Ancak uzak ve çoğu zaman sempatik olmayan bir Ankara bürokrasisini ikna etme girişimleri şimdiye kadar başarısız oldu. Son zamanlarda, koruma bölgesini desteklemek amacıyla daha sonra hükümete teslim edecekleri 1000 imza toplamak için bir kampanya başlattılar. Ancak akıbeti belirsiz.
Ekşiyan ve Narcı, Avrupa’da sponsorların ve hükümetin finansmanına ve desteğine erişimi olan sağlıklı denizler ve hayalet dalışı gibi deniz yaşamını korumak için çalışan benzer girişimlerden bahsediyor. ADYSK’nin hiçbiri desteği yok. Tüplü dalış dersleri ve serbest çalışmalarla bağımsız olarak kendilerini desteklediklerini, ancak kalıcı fonlara ve devlet desteğine fazlaca ihtiyaçları olduğunu söylüyorlar.
Narcı, başta gençler olmak üzere yerel halkı Marmara Denizi ve içindeki ekosistemler hakkında eğitmenin önemini vurguluyor. Ekip, bu özel habitatların etrafındaki bilim hakkında farkındalık yaratmak ve insanları deniz yaşamı, özellikle mercanlar ile tanıştırmak için Prens Adaları’ndaki yerel sivil toplum gruplarıyla birlikte çalışıyor.
Narcı, “Oksijenimizin büyük kısmı plankton fotosenteziyle üretiliyor ve bu planktonlar mercan kolonilerinin barınağında yaşıyor. Bunu herkese anlatmalıyız, yoksa hepimiz boğulacağız” diyor. (TY/TP)
* Bu yazı, Tuğçe Yılmaz tarafından Guardian'dan çevrilmiştir. Orijinalini okumak için tıklayınız