Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın 28 Aralık günü TRT'de katıldığı bir programda "İmralı ile görüşüyoruz" açıklamasında Abdullah Öcalan'dan "Ada'daki" diyerek bahsedip yumuşak bir üslup kullanması sonrası "Yeni bir açılım mı" sorusu yeniden gündeme geldi. Başbakan'ın Başdanışmanı Yalçın Akdoğan'ın iki gün sonra onayladığı görüşmelerdeki enstrüman Öcalan'dı. Daha önceki açılım tartışmalarında "tüm taraflarla görüşme yapılmalı" talepleri, yeni açılım açıklamalarında "tüm enstrümanlarla" cümlesiyle karşılandı. Bugün Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay'ın da "enstrüman" sözcüğünü kullanmasıyla iktidarın yeni yaklaşımı biraz daha belirginleşti.
2012'nin son günlerinde başlayıp, yeni yılın ilk günlerine damgasını vuran "yeni açılım" tartışmasında Kürdistan Topluluklar Birliği (KCK) Yürütme Konseyi üyesi Zübeyir Aydar, görüşmeler yapılmasını olumlu karşılarken, Murat Karayılan, Başbakan'ın 21 Aralık'ta yaptığı "Silahı bırakan PKK'lılar Kuzey Irak'a gidebilir" açıklamasına yanıt vererek iktidarın görüşmelerde asıl hedefinin PKK'ye silah bıraktırma hamlesi olduğu yorumlarına katıldığını gösterdi.
İmralı görüşmeleri hakkında "Olumlu adımdır" diyen olduğu kadar, "Yeni bir oyalama", "Öcalan'ın PKK'dan da 'başmüzakereci' olarak tam yetki aldığı", yeni yol haritasının belirlendiğine kadar yeni yılın ilk iki gününde bir çok görüş ortaya atıldı. Beşir Atalay, Murat Karayılan, Yalçın Akdoğan, Zübeyir Aydar ile köşe yazarları Oral Çalışlar, Murat Aksoy, Deniz Zeyrek, İbrahim Açıkyer, Kurtuluş Tayiz ve Muharrem Sarıkaya'nın açıklama ve görüşlerini derledik.
Atalay: Bütün enstrümanlarla yürütüyoruz
İçişleri Bakanlığı döneminde başlatılan açılım sürecindeki çalışmaları koordine eden Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay, çalışmaların tekrar başladığını açıkladı ve neler yapıldığını anlattı.
Milliyet gazetesinden Fikret Bila'ya konuşan Atalay şu açıklamayı yaptı:
"İmralı da dahil olmak üzere yürüyen çalışmalar var. Her şeyden önce umutlu olmamız lazım. Millet bizden bunu bekliyor, çalışmalarımızı çok boyutlu bir şekilde sürdürüyoruz."
"Bütün enstrümanların birbiriyle entegre biçimde kullanıldığı çok boyutlu bir çalışma yürütüyoruz. Bu entegre stratejinin hedefi silah bıraktırmaktır. İmralı bu strateji içindeki enstrümanlardan biridir. Diğer taraftan hem ulusal hem uluslararası alanda çalışmalar yürütüyoruz."
"Kuzey Irak'taki temaslarımız bu stratejinin bir diğer enstrümanıdır. Keza ABD ve Avrupa'da da temaslarımız sürüyor. Stratejinin dış politikayla ilgili ayakları da bunlar. İçeride de çalışmalarımıza aralıksız devam ediyoruz. Başta bölgedeki ekonomik, sosyal sorunların çözülmesine dönük adımlar geliyor. Bölgeye ekonomik yatırımlarımız devam edecek. Vatandaşlarımızın ekonomik sorunlarına çözüm üretecek yatırımlara ağırlık veriyoruz."
"Bu entegrasyon içinde bir diğer konu demokratikleşmedir. Demokratikleşmeye dönük adımlara da devam edilecek. Adalet Bakanlığımızın yürüttüğü 4. yargı paketi çalışmaları da yine demokratikleşme niteliğinde adımlar olacaktır."
Görüşmeleri Başbakan, detayları Akdoğan açıkladı
Oslo'daki görüşmelerin ses kaydının ortaya çıkmasının ardından görüşmeler kesilmişti. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, o dönem "Terörle mücadelede, siyasi uzantılarıyla müzakere edileceğini" açıklamıştı.
Başbakan Erdoğan, 26 Eylül'de Oslo süreciyle ilgili yaptığı açıklamada ise "İmralı ile görüşmeler yine olabilir" dedi.
Erdoğan, 27 Aralık'ta TRT'de yaptığı açıklamada "İmralı ile görüşmelerin devam ettiğini" açıkladı.
Bu açıklamadan iki gün sonra NTV'de konuşan Başbakan Erdoğan'ın Başdanışmanı Yalçın Akdoğan da konuyla ilgili detayları anlattı:
"Başbakan Erdoğan görüşmelerin devam ettiğini, ihtiyaç duyulduğunda bu tür enstürmanların kullanılacağını söyledi. Anlaşılan yine kullanılıyor."
"Bu tür konulara ihtiyatlı iyimserlikle yaklaşılması lazım. Yani aşırı olumlu hava pompalamak, rüzgarlar estirmek daha büyük hayal kırıklıklarına neden olabilir. Biz gerçekçi olacağız, iyi niyetle süreçleri devam ettireceğiz. Ciddi bir çalışma var ama 'üç-beş ayda bir netice alınır' durumunu doğru bulmuyorum... Bu süreçte Kandil ne diyecek, İmralı ne diyecek, görüşmelerin içeriğini bilmediğimiz için bir şey diyemiyoruz."
Akdoğan, "İmralı ile MİT mi görüşüyor?" sorusuna "Evet istihbarat birimleri" yanıtını verdi.
Karayılan: Asıl siz gidin
Kürdistan Topluluklar Birliği (KCK) Yürütme Konseyi Başkanı Murat Karayılan, Başbakan Erdoğan'ın "Silah bırakan PKK'lı başka ülkeye gidebilir" sözlerine Sterk TV'de yanıt verdi:
"Erdoğan diyor ki ya Türkleşerek tek milleti kabul edeceksiniz ya da nereye gidiyorsanız gidin. Ben de diyorum ki sizin ne işiniz var ülkemizde. Burası Kürdistan'dır. Bizim ülkemizdir. Asıl siz çekin gidin ülkemizden. Kürt halkı üzeride silahlı baskı ve siyasi soykırım olduğu sürece bu özgürlük gerillası ve Kürt halkının direnişi de olacaktır."
Aydar: Görüşme bizim de talebimizdir
Kürdistan Topluluklar Birliği (KCK) Yürütme Konseyi üyesi Zübeyir Aydar, Başbakan Erdoğan'ın açıklamalarıyla ilgili Twitter'a şunları yazdı:
"Sayın Başbakan'ın Urfa konuşmasını dinledim. Bizlere açık bir çağrı var. 27 Aralık ve 28 Aralık 2012'de yaptığı konuşmalar farklıydı. Her ikisinde de gördüğüm kadarıyla çözümcü yaklaşım ve çözüme çağrı algısını hissettim. Hem TRT'de yapılan konuşmada hem de Urfa konuşmasında kullandığı dile dikkat etmesi önemliydi. Bu farklı üslubu önemsediğimi belirtmeliyim. Görüşmelerin yapılması bizim de talebimizdir. Bunu memnuniyetle karşılarız, gereğini de yaparız."
Aksoy: Yol haritasında ne var?
Yeni Şafak gazetesi yazarı Murat Aksoy, bugünkü köşesinde görüşmelerin "yol haritasını" yazdı:
"Öcalan üzerindeki tecridin kısmen azaltılması ilk adım. Ailesinin görüşmelerini bu ay ve önümüzdeki ay içinde bazı avukatların görüşmesi izleyecek. İkinci adım açlık grevlerinin sona ermesinde gündeme gelen ana dille savunma hakkı. Yerel yönetimlerin güçlenmesi açısından önemli bir adım olan Büyükşehir yasası hayata geçti. Türkiye'nin Avrupa Yerel Yönetimler Şartı'na konulan çekincesi de kaldırılacak."
"Yol haritasının en önemli maddesi ise üzerinde çalışılan 4. Yargı Paketi'ndeki bazı düzenlemeler olacak. Şiddete bulaşmışlar dışındaki tutuklular için ceza kanununda yapılacak değişiklik, yer isimlerinin iadesi, kamu kurumlarında anadilin kullanılması bunlardan bazıları."
"Önemli bir madde de vatandaşlık tanımının etnik vurgudan arındırılması. Bu adımlara paralel olarak PKK'nın terör eylemleri duracak. Devlet hedefini silah bırakma olarak açıklarken bunun gerçeklememiş olması Öcalan'ın kademeli bir formül (ateşkes, sonra sınır dışına çekilme ve silah bırakma) önermesinden kaynaklanıyor görünmektedir."
Zeyrek: Görüşmeler olumlu
Radikal gazetesinden Deniz Zeyrek, yılın son Milli Güvenlik Kurulu (MGK) toplantısında Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) ve Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT), PKK ile mücadele ve İmralı'da tutuklu Abdullah Öcalan ile yapılan görüşmeler hakkında kurul üyelerine bilgi verdiğini, Öcalan ile görüşmelerin olumlu seyrettiğini yazdı.
Zeyrek süreçle ilgili şunları söyledi: "İlk aşamada Türkiye'deki PKK'lı grupların Kuzey Irak'a çekilmesi, ardından da silah bırakma aşamasına geçilmesi planlanıyor. Öcalan ile görüşmeler sürerken, PKK'nın kış üslenmesini önlemek için sonuç alıcı operasyonlar yapılıyor. Operasyonların temel hedefi, PKK'yı 'kışı Kuzey Irak'ta geçirmeye' yönlendirmek. Nitekim, Öcalan'la yapılan görüşmelerde, PKK'nın atması istenen ilk adımlardan biri Türkiye topraklarından Kuzey Irak'a çekilmesi yönünde."
Çalışlar: Silahı bırakacak olan dağdakiler
Oral Çalışlar da bugünkü yazısında, "silah bıraktırma" konusuna değindi: "Geçenlerde Gültan Kışanak'la konuşmamızda söylediği nokta gündeme geliyor: 'Öcalan'la sırf PKK'ya silah bıraktırmak için görüşüyorlar. Bu yetmez. Dağdakiler ne olacak?' Benzer bir eleştiriyi Remzi Kartal da yapıyor. İkinci önemli nokta, Öcalan'la yürütülen görüşmelerin de tek başına yeterli olmayacağı gerçeği. Çünkü sonuçta silahı bırakacak olanlar dağdakiler, yani Kandil. Onların ikna edilmesi gerekiyor."
Açıkyer: Yeni bir oyalama hamlesi mi?"
İbrahim Açıkyer ise Fırat Haber Ajansı'ndaki (ANF) yazısında, "açılımın" seçim öncesine denk gelmesine dikkat çekti:
"Siyasi kulislerde ve kamuoyunda 'Başbakanın çözüm noktasına gelmesi' önemseniyor. Ancak yıllardan beri ortada duran veriler ve devlet geleneğinde var olan bu ifadeler teoriden öte hayatta karşılığını bulmayan ifadeler. Türkiye'de son üç yıllık süreç dahi mercek altına alındığında yaşananlar ve yaşanmakta olanlar bunun AKP'nin yine ve yeni bir taktik mi, oyalama hamlesi mi, sorusunu da beraberinde taşıyor. Yeni anayasa süreci, seçimler gibi gündemlerin arifesinde dillendirilen bu sözlerin görünmeyen yönü ise göz ardı ediliyor."
Tayiz: Öcalan'a tam yetki
Taraf gazetesinden Kurtuluş Tayiz de bugünkü yazısında, görüşmelerin hiç kesilmediğini yazdı:
"Güvenilir bir kaynaktan aldığım bilgilere göre, devlet-İmralı görüşmeleri bugüne kadar zaten hiç kesilmedi. Artan PKK saldırıları bu görüşmelerin niteliğinin bazen değişmesine ve zaman zaman da kesintiye uğramasına neden oldu. Ancak cezaevlerinde başlayan ölüm oruçlarına Öcalan'ın müdahalesi, MİT-İmralı diyalogunun daha ciddi bir zemine oturmasını sağladı. Öyle ki bu temaslar - sorunun köklü çözümüne ilişkin gösterilen kararlılık bakımından - önceki Oslo sürecinden daha önemli bir süreç olarak değerlendiriliyor."
"İmralı'daki görüşmelerde, karşılıklı olarak atılacak adımların kâğıt üzerinde bir sıralaması çıkarılmış durumda. Öcalan, devletle yaptığı görüşmeler için PKK'dan da 'başmüzakereci' olarak tam yetki almış."
Sarıkaya: Hangi örgütle görüşülüyor
Habertürk gazetesinden Muharrem Sarıkaya ise "Hangi örgütle görüşülüyor?" diye sordu:
"Anayasa'da kimlik ve anadilde eğitim gibi beklentilerin nasıl karşılanacağı konusunda kesin bir tavır konulmadan, kısa vadede sorunun çözümü olası değil. Buna Öcalan'ın PKK'da kaybettiği etkinliği yeniden kazanma çabası ve hapis şartlarının iyileştirilmesi gibi bireysel beklentilerini de eklemek gerekiyor."
"Bugüne kadar 'Kürt halkının' beklentilerinden çok kendi taleplerinin karşılanmasını isteyen Öcalan'ın taleplerinin sınırının nerede duracağı ise kestirilemiyor. PKK'nın bugüne gelmesinde en önemli aracı olarak gördüğü silahını bir çırpıda bırakması ve sorunun da tek başına Öcalan tarafından çözülmesi gerçekçi gelmiyor."
Uluslararası basın nasıl yorumladı?
İmralı görüşmelerini "Türkiye PKK ile silah bırakma görüşmelerine başladı" haberiyle duyuran Financial Times, Türkiye'nin kısa bir süre önce hapishanelerdeki PKK üyelerinin açlık grevini sonlandırmak için Öcalan ile görüşme yaptığını kabul ettiğini ancak bir devlet yetkilisinin ilk kez daha geniş bir barış gündemiyle başlayan görüşmeleri onayladığını yazdı.
Financial Times, Türkiye'nin geçtiğimiz birkaç yıldır Kuzey Irak'taki Erbil yönetimiyle iyi ilişkiler içinde olduğunu da yazdı. Gazete, iki hükümetin de bölgeden, Türkiye ve ötesine ulaşmasını sağlayacak doğal gaz ve ham petrol boru hattı inşaası konusunda görüştüklerini ancak bu görüşmelerin Erbil'in imzaladığı enerji anlaşmalarını tanımayan Bağdat'taki merkezi hükümeti kızdırdığı yorumunu yaptı.
BBC ise "Türkiye ve PKK lideri Öcalan silah bırakma görüşmelerinde" başlıklı haberinde, Başbakan Erdoğan'ın siyasi danışmanı Yalçın Akdoğan'ın Öcalan'ı Kürt sorununu çözmekte "ana aktör" olarak gördüğünü ancak PKK liderinin Kuzey Irak'tan yönetilen PKK militanlarının tamamını kontrol ettiği konusunu sorguladığını yazdı.
Guardian gazetesi yazarı John Hooper, devlet ile Öcalan arasında yürütülen müzakereler için "Türkiye'de iki yıla kadar seçimler yapılacağı için Başbakan Erdoğan, PKK'yle konuşuyormuş gibi görünmek isteyebilir" diye yazdı. (AS)
* Oslo görüşmelerinde neler yaşandığını buradan okuyabilirsiniz.