Türkiye cezaevlerinde PKK ve PJAK davası mahpuslarının 15 Ağustos’ta başlayan süresiz ve dönüşümlü açlık grevleri 14. gününe girdi.
İnsan Hakları Derneği (İHD), Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV), Türk Tabipleri Birliği (TTB), Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES), Tutuklu Hükümlü Aileleri Hukuk Dayanışma Dernekleri Federasyonu (TUHAD-FED), Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD), Özgürlükçü Hukukçular Derneği (ÖHD), konuyla ilgili ortak açıklama yayınladı.
Talepler
Mahpusların üç talebi var:
* PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerindeki tecridin kaldırılması,
* Sınırda bekletilen YPJ-YPG cenazelerinin bekletilmeksizin ailelerine teslim edilmesi,
* Kürt halkına karşı düzenlenen operasyonların son bulması.
Sağlık ve yaşam hakkı
Açıklamada, siyasal iktidarın, açlık grevcilerinin taleplerini süreç daha tehlikeli bir noktaya evrilmeden değerlendirmesi gerektiği belirtildi:
“Dünya Tabipleri Birliği’nin 1991 tarihli Malta Bildirgesi açlık grevcisini ‘zihinsel olarak ehliyetli, açlık grevine kendi iradesiyle karar vermiş, bu nedenle belirli bir zaman için yiyecek ve/veya sıvı almayı reddeden kişi’ olarak tanımlar.
Açlık grevi bir intihar biçimi değildir. Bir protesto biçimidir. Kişi kendi iradesi ile bilinçli olarak yiyeceği reddeder.
Bir açlık grevi ölümle sonuçlanabilir fakat temel amaç ölüm değildir. Günlük belli miktarlarda su, tuz ve şeker alımını devam ettirme esasına dayanır.
Ayrıca açlık grevi sonlandırıldığında kalıcı nörolojik sekellerin görülmemesi için B1 vitamini içeren preparatların mutlaka alınması gerekir.
Açlık grevi eylemine başvuran mahpusların başta sağlık hakkı olmak üzere, yaşam haklarının korunması için tüm yetkililerin gerekli duyarlılığı göstermesi gerekir.
Soruna temel hak ve özgürlüklerin esas alınarak yaklaşılması ve taleplerin bu doğrultuda değerlendirilerek çözüme kavuşturulması sağlanmalı.
Geçmiş yıllarda Türkiye cezaevlerinde açlık grevleri ve ölüm oruçları nedeni ile 144 kişi yaşamını yitirdi. Bu kadar ağır bir sürecin yaşandığı Türkiye’de yeni ölümlerin yaşanmaması için Adalet Bakanlığı’nı sorumlu davranmaya ve süreci zorlaştırmamaya davet ediyoruz.
Açlık grevindekilere iradeleri dışında zorla müdahale edilmesi, bu eylemlerinden dolayı tek kişilik hücrelere atılması, farklı gerekçeler yaratılarak fiili müdahalede bulunulması sorunları daha da ağırlaştırır.” (AS)