Aydın, Yargıtay 8. Ceza Dairesi'nin KESK'e dair benzer davalarda birçok kez beraat kararı verdiğini, ayrıca Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin (AİHM) de gösteriye katılıma ceza verilmesini örgütlenme özgürlüğüne aykırı bulduğunu anımsattı.
Ankara 28. Asliye Ceza Mahkemesi, Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası'nın (Eğitim-Sen) düzenlediği basın açıklamasına katıldıkları için aralarında KESK Genel Başkanı İsmail Hakkı Tombul, Eğitim-Sen Genel Başkanı Alaaddin Dinçer, Büro Emekçileri Sendikası'nın (BES) eski genel başkanı Bülent Kaya, Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) Genel Başkanı Koksal Aydın, Birleşik Taşımacılık Sendikası Genel Başkanı İbrahim Fehmi Kutan'ın da bulunduğu 22 KESK üyesi hakkındaki davada dün (04 Nisan) karar verdi.
Kararda 11 kişiye 1'er yıl 3'er ay hapis cezası ve 407'şer YTL para cezası verildi. Tombul ve Kutan'ın daha önceden ertelenen yargılanmaları bulunduğu için cezaları kesinleşti; diğer KESK üyelerinin cezaları ertelendi.
Aydın: Basın açıklaması yapılamadı bile
Aydın, mahkemenin 2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Yasası'nın 28. maddesinin birinci fıkrasına dayanarak karar verdiğini aktardı.
Madde, "Kanuna aykırı toplantı veya gösteri yürüyüşleri düzenleyen veya yönetenlerle bunların hareketlerine katılanlar, fiil daha ağır bir cezayı gerektiren ayrı bir suç teşkil etmediği takdirde bir yıl altı aydan üç yıla kadar hapis ve on bin liradan yirmi beş bin liraya kadar ağır para cezasıyla cezalandırılır" diyor.
Ancak Aydın, 24 Kasım 2006'daki eylemin bir gösteri değil, basın açıklaması olduğunu, bunun için izne gerek olmadığını anımsattıktan sonra, "üstelik bu açıklama yapılamadı bile" diyor.
"Eğitim-Sen farklı illerden gelen kişilerle 24 Kasım Öğretmen Günü'nde eğitimin sorunlarına dikkat amacıyla basın açıklaması yapacaktı. Buna KESK de destek veriyordu. Ankara Valiliği daha önce birkaç kez bu açıklamayı yaptırmayacağı yönünde açıklama yapmıştı."
Ancak, İstanbul'dan gelenlerin otobüsleri polis tarafından Ankara girişinde durdurulduğunu, bu arada 2'si ağır yaklaşık 20 kişinin yaralandığını ve basın açıklamasına katılanların da onları beklediğini aktaran Aydın, "İnsanlar Ankara girişinde durdurulanları beklemek için sokakta kaldılar" diyor.
Bu arada savcının eyleme katılanlar için "Ziya Gökalp caddesini trafiğe kapattıkları" gerekçesiyle ceza istediğini de söyleyen Aydın, bu durumu da şöyle açıklıyor: "Oysa yolu insanlar Kızılay'a yürümesinler diye polisler kapamıştı."
"Hükümetin tepki göstereceği eyleme suç duyurusunda bulunuluyor"
Aydın, bu davanın da Ankara Valiliği'nin suç duyurusu üzerine açıldığına dikkat çekerek "Hükümetin tepki göstereceği eyleme dava açılıyor. Hukuken zaten böyle bir ceza verilmesine olanak yok. Son dönemde Avrupa Birliği hedefinden uzaklaşıldıkça, bu tip antidemokratik uygulamalara ciddi bir dönüş var. Yargı da bu atmosferden etkileniyor" diyor.
"2911 Anayasa'ya aykırı, şu anki hali bile özgürlüklerden yana yorumlanabilir"
Aydın, Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Yasası'nın Anayasa'ya aykırılığına işaret ediyor: "Anayasa'nın 34. maddesi, 'Herkes, önceden izin almaksızın dernek kurma ve bunlara üye olma ya da üyelikten çıkma hürriyetine sahiptir' diyor. Ama uygulamada tüm gösteri ve toplantılar izinli hale getiriliyor. Ankara'da yalnızca beş meydan gösteri alanı olarak gösteriliyor; önceden bildirim isteniyor. Üstelik basın açıklamalarını da gösteri kapsamında değerlendirmek gibi bir eğilim var. Oysa basın açıklamaları anında yapılabilir. Ne tertip komitesine ne de bildirime ihtiyaç olmalı."
Hükümetin bu yasanın değiştirilmesine ilişkin tasarısının mevcuttan da geri olduğunu, basın açıklamalarının da bu kapsama alınmasını öngördüğünü söyleyen Aydın, "Yasa elbette değişmeli; ama şu anki haliyle bile demokratik, özgürlüklerden yana yorumlanabilir" diyor. (TK)