"Kazandığım okul ticaret meslek lisesiydi. Arkadaş ortamı çok iyi değildi. Okul hakkında da kimse iyi bir şey söylemiyordu. ‘Dışarıda takılıp okulu boşlayacağıma açıktan okuyayım, hem de çalışırım’ dedim.”
Eğitim Reformu Girişimi Araştırmacısı Umay Aktaş Salman, “Uzun Hikaye” yazı dizisinin son bölümü açık liselere yer verdi.
Konuştukları öğrenciler, açık liseye devam etmelerinde maddi koşulların yanı sıra kazandığı okulu kayda değer görmemek, okulu sevmemek gibi nedenler sıralıyor. Çalışma, nitelikli eğitimin gerekliliğine dikkat çekiyor.
Yazının tamamına buradan ulaşabilirsiniz.
“Okulu bırakıp çalışmaya başladım”
“Okuldan Uzakta” başlıklı bölümde açık liseye giden öğrenci sayısı son beş yılda yaklaşık yüzde 65 oranında arttığı belirtiliyor.
Açık lisede okuyanlardan biri olan 17 yaşındaki H. A. Bağcılar’daki Yunus Emre Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi’nde okurken okulu terk etti. Sınıf tekrarının en fazla olduğu 9. sınıfta o da sınıfta kaldı. Maddi imkansızlıklar da eklenince sınıf tekrarı okul terkini getirdi. H. A, liseyi bırakma sürecini şöyle anlatıyor:
“9. sınıf için herkes zor diyordu. Haklılarmış. Ben de çok çalışmadım, geçemedim. Liseyi bitirme sürem uzayacaktı, maddi sıkıntımız da vardı. Evin en büyük çocuğuyum. Üç kardeşim daha var. Okulu bırakıp çalışmaya başladım.”
“Kayıp öğrenci olarak görülüyoruz”
Şimdi hafta arası beş gün bir lokantada garsonluk yapıyor. Hafta sonları ise açık mesleki ve teknik eğitimin yüz yüze olması zorunlu dersleri için okula gidiyor. Ancak okulu bıraktığı için pişman. Açık mesleki ve teknik eğitimden de verim alamadığını anlatıyor:
“Hafta sonları sabah 09.00’dan 14.00’e kadar okuldayım. Hafta arası iş, hafta sonu okul, hiçbir şey anlamadan geçiyor. İlk başta ‘Okuyup ne yapacağım?’ dedim. Şimdi ‘Keşke öyle demeseydim’ diyorum. Açıktan okuyunca da bir şey anlamıyor insan. Herkes telefonla oynuyor derste, hoca önemsemiyor. Öğrencilerin üstüne düşmüyor. Kayıp öğrenciler olarak görülüyoruz. Sınıf 38 kişi. Çoğu çalıştığı için liseyi bırakan benim yaşımda kişiler.”
“Okul hakkında da kimse iyi bir şey söylemiyordu”
M. D. 17 yaşında. TEOG’da düşük bir puanla yerleştiği meslek lisesine gitmek yerine açık liseye gitmeyi tercih etmiş. Aslında temel liseye gitmek istediğini anlatıyor. Ancak maddi açıdan yettiremeyenler için TEOG’da istediği sonucu alamayanların adresi temel lise yerine açık lise.
“Kazandığım okul ticaret meslek lisesiydi. Arkadaş ortamı çok iyi değildi. Okul hakkında da kimse iyi bir şey söylemiyordu. ‘Dışarıda takılıp okulu boşlayacağıma açıktan okuyayım, hem de çalışırım’ dedim. Önce genel açık liseye başladım. Yüz yüze eğitim yoktu. Sonra mesleki ve teknik açık liseye gittim çünkü onda bazı dersler için yüz yüze eğitim var. Haftanın beş günü akşamları yüz yüze eğitim için bir mesleki ve teknik liseye gidiyorum. Açıktan okuduğum üçüncü yılım. Şu an rahatım, normal okula gidiyorum gibi davranıyorum kendime. Sınıfta benim yaşımda olanlar da var, daha büyük olanlar da. Öğretmenler dinlemek isteyene iyi anlatıyor.”
M.D. gündüzleri de babasının plastik kalıp imalathanesinde çalışıyor. Üniversiteye hazırlanmayı da planladığını anlatan M.D işiyle alakalı olan makine bölümüyle ilgili bir bölüm okumak istediğini anlatıyor.
“Eğitimden kopuş yaşıyorlar”
Boğaziçi Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi araştırma görevlisi Zeynep Özdoğan doktora tezini açık öğretim liseleri üzerine yazıyor. Tezi için 18 yaş altındaki öğrencilerle de görüşen Özdoğan da izlenimlerini şöyle aktarıyor:
“Ön beklentim sosyo-ekonomik seviyesi düşük olan öğrencilerin bu okula gittiğiydi. Ancak görüşmeleri yapınca sadece öyle olmadığını gördüm. Kazandığı okulu kayda değer görmeyip açık liseye gidenler de var. Son dönemde literatürüme ‘eğitimden kopuşu’ eklemeye başladım. Sadece okula değil, eğitime inançlarını kaybediyorlar ve eğitimden uzaklaşıyorlar. Hayata atılmak onlar için önemli. Pişman olan öğrenci yoktu görüştüklerim arasında. Hayata bir adım önde atılıyorlar gibi düşünüyorlar. Öğrencilerin geçmiş eğitim deneyimlerini de sordum. Lise sınavına kadar hep bir umut var çoğunda. Yalpalayarak da olsa eğitime devam etmişler. ‘Ya olursa, ya yapabilirsem’ gibi bir düşünceleri var. Oradan sonra ise kopuş başlıyor. Öğretmen tutumlarıyla ilgili de çok fazla olumsuz görüş bildirenler vardı.”
“Okul da olsa açık lise de olsa nitelikli eğitim şart”
Eğitim Bir Sen, Eğitime Bakış İzleme ve Değerlendirme 2017 raporunda ise lisede iki kez sınıf tekrarı yapanların, TEOG’da herhangi bir tercihine yerleşemeyenlerin açık öğretim liselerine yönlendirilmesinin “Açık liselerin nispeten başarısız öğrenciler için bir ‘depo’ olarak görüldüğü” tespitini yapıyor.
Açık liselere giden öğrenci sayısı, buraya devam eden öğrencilerin sebepleri değişse de, değişmeyen tek şey nitelikli eğitimin gerekliliği. ERG politika analisti Yeliz Düşkün, okulda da açık öğretimde de olsa her çocuğun nitelikli eğitim alması gerektiğini vurgulayarak şöyle konuşuyor:
“Örgün eğitim dışına çıkan çocukların birbirinden farklı koşulları ve gerekçeleri olabilir. Örneğin, çocuk yaşta evlilikleri bu kapsamda ele almak mümkün. TÜİK çocuk istatistiklerine göre 2016’da 16-17 yaş grubundaki resmi kız çocuk evlenmelerinin tüm resmi evlilikler içindeki oranı yüzde 4,6. Kayıt dışı veya kayıtlı çalışma da örgün eğitimden çıkan çocuklarla ilgili incelenmesi gereken bir başka alan. Bu çocukların nitelikli bir eğitimi okulda ya da açık öğretimde alabilmeleri için gerekli müdahalelerin yapılması gerekir. (BK)