Ferhat Kentel, Taha Elgazi ve Waseem Ahmad Siddiqui'nin birlikte yayına hazırlayıp sunduğu "Hüsnükabul - Mültecilerden hak temelli sesler", Açık Radyo'nun 58. yayın döneminde dinleyiciyle buluşuyor.
Açık Gazete programı içinde her çarşamba 9.30’da yayınlanacak yeni köşe, insanların "öteki” ile olan bir aradalık ilişkilerini tartışmaya açıyor. Program, kalıcılık ve geçicilik, içerme ve dışlama, kamusal ve özel, misafir ve ev sahibi kavramlarına mültecilik perspektifinden hak temelli olarak yaklaşıyor.
Waseem Ahmad Siddiqui 8 Kasım tarihli ilk programı şu sözlerle açtı:
"Yalnızlıkta boğuluyoruz, yalnız kalmak istiyoruz"
"Merhaba, Dostlar!
"Hepinize, günaydın ve sarılıyorum. Burası Açık Radyo, 95.0. Ferhat Kentel, Taha Elgazi ve ben -Waseem Ahmad Siddiqui- ile birliktesiniz.
"Bugün 08 Kasım 2023, yarın 09 Kasım 2023 olacak.
"Zaman geçiyor. Ve bu zamanı tutmak neredeyse imkânsız. Öyle, değil mi? Ama insan yaşamının anlamı neredeyse bu geçen zamanda veya geçmekte olduğu zamanda aynı kalıyor. -Tabii, bunu söylerken yanılmış olabilirim.- Zaman her zamanki gibi elimizde değil ve çok hızlı geçiyor. Bazen yalnızlıkta boğuluyoruz, bazen yalnız kalmak istiyoruz. Ancak yaşananlara karşı da sessiz kalmak istemiyoruz. Sanırım bu ileri-geri hareket, zamana karşı, hep kalacak ve biz bunu omuzlarımızda taşıyıp hayatta kalmaya devam edeceğiz."
"Yararlı olan şeyler hızla işe yaramaz hale gelir"
Siddiqui, kendi göç hikayesinin başlangıcındaki duygularını ve düşüncelerini anlattığı ve https://acikradyo.com.tr'de yer alan "Yarın uzun bir yol" başlıklı yazında şöyle diyor:
"Düşünelim ki kalkış saati geldi: Yani bıraktıklarımızı tutunmaya çalıştıklarımızdan ayırmamız gerekiyor. İlk olarak, çok fazla bagaj alıyoruz; ağır ve hantal, yürümeyi engelliyor. Ve sonra burada yararlı olan şeyler hızla işe yaramaz hale gelir çünkü onların da bir yeri ve yaşam alanı vardır, dolayısıyla onlar da uyum sağlayamazlar. Böylece zaman geçtikçe daha az eşya alıyoruz. Zamanı geldiğinde ve geleceğinde, bugün değilse, yarın sabah, ayakkabılarınız dahil sahip olduğunuz her şeyi ateşe vermek daha iyidir. Sadece en hafifini al, her zaman en ağırını bırak. Gitmek ölmekse, o gazap günü geldiğinde yanımıza ne alacağız
"İşte o zaman gerçek, derin, kelimenin tam anlamıyla soru şudur: yüklerle ilgili, ağırlıkla ilgili; Çok kullanışlı ve yanınızda taşıyabileceğiniz kadar hafif bir şeyi nerede bulabilirsiniz?" (AÖ)