Akayı birevi “Etmen rakı, Tatar’ın akkı” degen. Tora aytkan. Etni aşar, rakını içer, kiypine karar Tatar. Vakti zamanında işten bunday kop kop et aşap rakı içilgen bir Tatar köyünde üç kart bir araga kelgende içlerinden birevi “Akaylar, yaşlarımız bayagı boldu. Endi acige ketme vakti kelmedi mi, dep ortaga bir laf aktan. Anav birevleri “Emen ketiyik” demegenler. “Kısmet bolsa, bolur be !..” dep kaçamak bir şiyler aytkanlar. Lafnı ortaga aktan soyu “Akaylar ! Alımız vaktımız aruv, savlugumız da yerinde. Kudaynın da emırı.Ta neçün savsaklamaga ograşasınız şo ?” dep sorganda pek ketimkâr bolmaganlardan birevi sonunda avuzından baklanı çıkargan: - Tora aytasın ekem. Ketmesi de kolay, kelmesi de. Alımız da aruv, vaktımız da. İlle ve lâkin, kaytkan son, anav meretke tövbe etmek kerek de, degen. “Meretke tövbe” lafın tuygaman, işler teran kıyışkan. Kel zaman, ket zaman, kunler kelip keçken. Bular er rakı içip aygan son “Emen taşlasak da bolur be, endi tövbe etsek de bolur be !..” diy diy sonunda acıga ketmege belsengenler. Uzun etmiyik, muratlarına ergen, aciga ketip kelgenler. Tabii, aramga da tövbe ta. Tövbesine tövbe de, bular köyde yaşagan kişiler. Em de köyün balaban akaylarından, acı efendilerinden. Kayda toy bar, başta bular şakırtuvlı. Eee Tatar da armannı köterdimi tura mı ? Er yakta toy. Em de Tatar toyu. Rakısız toy yok. Erkes aşay, içe. Bizimkiler sade aşay, içkenlerge karay. Halk kebapnı şaynay. Bostanın cuta, artından rakısın soza, kiyplene de kiyplene. Olarga karap bizimkiler de tamşana ta.
Konakbaynın birevi bularnın tamşanganın korüp katlarına bargan. “Akaylar sizge de birer kade ciberiyim mi?” degen. Acılardan birevi kızgan körünüp “Şaşmalay berme ! Bizim acı bolganımıznı bilmeysin mi ?” dese de, bizim konakbay “Köpten beri içmeysiniz, sagıngansınızdır, bir kadeden ne bolacak şo ?” degende acılar birbirevine karagan. Konakbay da cuvurıp bularga rakını da, mezeni de cibergen. Aldlarına rakı kelgende dayanamaganlar ta. Bizim efendi akaylarga keyif, toyga da neşe kelgen. Kulüp, oynap anlata ekende yatsı vaktı kelgen. Minareden ezan sesi tuyulgan. Ezan seseinen barabar içlerinden birevi “Bari namaznı taşlamayık, barıp yatsını kılayık da keliyik” degen. Anav birevleri de tastiklegenler. Üçevi de camige ketip namazga turgan. Namazga turmasına turganlar da, içlerinden birevi secdege barganda birtta turalmagan. Katındaki arkadaşı ekinci secdege barganda türtken, “tur, tur, ayıp bolayatır” dep. Catkan soyu “maga boldu, ber Acı Ametke !..” diy eken. (YÜ/EA)
Türkçe çevirisi |
Hacı Ahmet Adamın biri “Et ile rakı Tatarın hakkı demiş” ve doğru söylemiş. Et yer ve rakı içer, keyfine bakar Tatar. Eski zaman birinde, bol bol et yenen rakı içilen bir Tatar köyünde üç yaşlı arkadaş bir araya gelmiş. İçlerinden biri “Arkadaşlar yaşlarımız ilerledi artık hacca gitme vaktimiz geldi” önerisinde bulunmuş. Diğerleri bunu hemen kabul etmemiş, “kısmetse olur” gibisinden kaçamak cevap vermişler. Öneri sahibi direnmiş “Halimiz vaktimiz yerinde, sağlığımız da iyi. Rabbimizin emri, neden savsaklıyorsunuz” demiş. Diğerlerinden biri ağzındaki baklayı çıkarmış “Doğru söylüyorsun da gidip gelmesi kolay fakat geldikten sonra içkiye tövbe etmemiz gerekiyor” demiş. İçkiye tövbeyi duyunca öneri sahibi bile çekinmiş. Gel zaman git zaman günler gelip geçmiş ancak rakı içmeye devam etmişler, içkiden ayıldıktan sonra artık bırakalım ve tövbe edelim demişler ve hacca niyet etmişler uzun lafın kısası muratlarına ermiş ve hacca gidip gelmişler. Artık köyün hacıları büyükleri ve ileri gelenlerinden olmuşlar. Bu neden bütün düğün ve toplantıların baş davetlileri olmuşlar. Fakat Tatar köylerinde içkili bol etli düğünler devam ediyormuş. Tabi ki bunlar tövbeli, içki içmiyorlar ama diğer davetliler bol etli mezeli sofralarda su gibi rakı içiyor ve büyük keyif alıyorlarmış. Bizimkiler de onlara bakıp yutkunuyor ve imreniyorlarmış. Ayakçılardan biri bunların yanına varıp “Bir şişe de size gönderiyim” demiş. İçlerinden biri kızar gibi yapıp “Saçmalama biz hacıyız, bilmiyor musun” demiş. Ayakçı da ısrar edip “Ya özlemişsinizdir birer bardaktan bir şey olmaz” demesiyle koşup gidip alıp gelmiş rakı ve mezeleri. Bizimkiler dayanamamışlar sofraya başlamışlar yiyip içmeye. Keyiflenmiş ve neşelenmişler. Gülüp sohbet ederken yatsı vakti gelmiş ve yatsı ezanı okunmaya başlamış. İçlerinden biri “Ya arkadaşlar bari namazı kaçırmayalım, namazı eda edip gelelim” demiş. Diğerleri de onaylamış. Üçü birden camiye gitmişler ve namaza durmuşlar. Durmasına durmuşlar da biri secdeye varınca bir daha kalkamamış. Diğeri de secdeye varınca uyuyanı dürtmüş “Kalk ayıp oluyor” demiş. Uyuyan da cevap vermiş: “Ya bana çok geldi Hacı Ahmet’e koy o içsin.” |