Fotoğraf: Anadolu Ajansı
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Kadın Meclisi Sözcüsü Ayşe Acar - Başaran, Diyarbakır Kayapınar İlçe örgütünde yaptığı basın toplantısıyla depremin gerçekleştiği yerde kadınların yaşadıkları sorunlara ilişkin konuştu.
Kadın Meclisi Sözcümüz Ayşe Acar Başaran, Diyarbakır'da açıklama yapıyor https://t.co/J97B83b1vl
— HDP (@HDPgenelmerkezi) February 20, 2023
“Halk yüksek sesle ‘devlet yok, iktidar yok’ diyor”
Acar-Başaran şunları söyledi:
*Gittiğimiz her yerde en net gördüğümüz ve halkın da yüksek sesle söylediği “Devlet yok, iktidar yok” gerçekliğiydi.
*Büyük bir kaos yaşanırken bir trafik polisine bile rastlamadan Antep’e kadar yolculuk ettik. İnsanlar bu büyük felaketten bir taraftan kendi çabalarıyla enkazda arama kurtarma çalışmaları yaparken bir taraftan da depremin üzerinden 24 saatten fazla bir süre geçmiş olmasına rağmen henüz ekmeğe ve suya ulaşamamışlardı. Hala bazı bölgelerde su sıkıntısının olduğunu biliyoruz.
*Gittiğimde de su, elektrik ve ısınma en büyük problemlerdendi. Üzerinden 15 gün geçmesine rağmen bazı bölgelerde su sıkıntısının olduğunu biliyoruz.
*Gittiğimiz her yerde iktidar manipülasyon yaparak gerçeği ters yüz etmek istemesine rağmen hiçbir yetkilinin olmadığını ve hiçbir çalışmanın başlamadığına maalesef hep beraber şahitliğini yaptık.
*Depremin ilk günü halkın yanında olması gereken iktidar, günlerce ortalıkta görünmediği halde söz konusu kurduğumuz dayanışma ağları olunca koşa koşa bir kez daha alanlara geldi. Yine zoruyla, kayyımlarıyla, halka saldırılarıyla alanlara geldi. Tüm kolluk Pazarcık’a yığıldı.
*Arama kurtarma çalışmalarında görünmeyen, halka ihtiyaçlarını ulaştırmada ortalıkta olmayan, kolluk, devlet, iktidar Pazarcık’ta dayanışma merkezimize el koymak için bütün kolluğu oraya yığdı. TIR’larımıza ve dayanışma ihtiyacı için topladıklarımıza el koydu.
*Bu süreçte her yaştan insan bu felaketten yara aldı. Kadınlar için depremin çok başka boyutları var, tıpkı diğer süreçlerde olduğu gibi. Toplumsal cinsiyet eşitsizliği sebebiyle bu koşullarda dahi kadınlar ayrımcılığa uğruyor. Özgün ihtiyaçlarını gideremiyor, kadınlara bu süreçte özgün alanlar sağlanmıyor. Kadınların yaşadıkları tabii ki deprem bölgelerinde bunlarla bitmiyor.
*Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu’nun Türkiye’ye dair verdiği bilgiye göre; deprem bölgesinde en az 214 bin kadın hamile ve bu kadınlardan en az 23 bini bir ay içinde doğum yapacak. Çok sayıda hastanenin yıkıldığı, kadın doğum servislerinin hizmete kapatıldığı bilgisi geliyor ve bizler de gittiğimiz yerlerde bunu gözlemledik.
*Hamile, doğumu yaklaşmış, emziren kadınlar kaderlerine terk edilmiş durumda.
*Deprem bölgesinde çalışan ve bizim de yine yaptığımız gözlemlere göre önemli eksiklerden bir de kadın görevli sayısının az olması.
*Kadın görevli sayısının az olması sebebiyle kadınların ihtiyaçlarına rahatça dile getiremedikleri ve bu durumdan kaynaklı büyük bir sorun yaşadıklarını bizlere deprem bölgesinde çalışan arkadaşlarımız ifade ediyor.
*Deprem bölgesinde, barınma alanlarının, temiz suya erişimin olmaması ve hijyen ürünlerine ulaşım da kadınlar açısından sıkıntılı bir durum olarak karşımızda duruyor.
*Kadınların en önemli ihtiyaçlarından, tabii ki bütün toplumun da sorunu, biri de seyyar tuvalet ve yaşanan tuvalet sorunu kadınları bu süreçte yakından ilgilendiriyor.
*Antep’te yaşayan depremzede bir kadının sözlerini buradan sizlere aktarmak istiyorum: “Hijyenik pedimi değiştirecek bir yer bulmakta zorlanıyorum.” En insani ihtiyaç bile şu anda deprem bölgesinde maalesef karşılanamıyor. Afet bölgeleri cinsel şiddete kadınların ve çocukların en savunmasız olduğu alanların başında gelmeye başladı. Şiddete maruz kalan kadınların gidebileceği herhangi bir mekanizma şu anda söz konusu değil.
*Adliyelerin, karakolların yıkıldığı, neredeyse bir kaos ortamından bahsediyoruz. Biz bunu pandemi sürecinde de neredeyse çok net bir biçimde gördük ki en çok kadınlar mağdur oluyor.
*Tüm bu psikolojik süreçleri kadınlar en ağır şekilde yaşıyor. Buradan iktidara elbette, devlete sesleniyoruz; en kısa zamanda bu mekanizmaların oluşturulmalıdır.
*Daha çok kadın örgütlerine çağrıda bulunmak istiyorum: Ortak ağlar kurarak kadınlara sosyal, psikolojik, hukuki destek verme zamanı. Bunu da dayanışmamızla sağlayabileceğimize inanıyoruz.
*Kadınlar güvenlik kaygısı ile çadır kentlerde geceleri sırayla nöbet tutuyorlar.
*En acil ihtiyaç olan hijyenik ped, iç çamaşırı, kadınların özgün ihtiyaçları.
*Yine çok iyi biliyoruz ki kadınlar toplumsal cinsiyet eşitsizliği sebebiyle bakım yükümlülüğünü, sorumluluğunu almak zorunda olan kesimlerin başında geliyor.
*Mor TIR ve Mor Dayanışma Çadırlarımızla dayanışmayı büyüteceğiz.
*İstanbul’da şu anda hazırlığı yapılan Afet için Feminist Dayanışma Grubu tarafından doldurulan Mor TIR, yola çıkmak üzere.
*Burada kadınların en özgün ihtiyaçları gözetilerek TIR hazırlanıyor ve deprem bölgesine intikal ettirilmeye çalışılıyor.
*Yine Hatay’da Mor Dayanışma çadır açarak kadınların ihtiyaçlarını karşılamaya çalışıyor. Buradan da kadın örgütlerine de kadınlara da bir kez daha çağrı yapmak istiyoruz; depremin yaşandığı yerlerde dayanışmayı büyütmek hepimizin ortak görevi ve sorumluluğu.
(EMK)