11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, NTV özel yayınında Oğuz Haksever'in moderatörlüğünde Hürriyet Daily News Genel Yayın Yönetmeni Murat Yetkin, Yeni Şafak yazarları Ali Bayramoğlu ile aynı zamanda AKP kurucusu olan Ayşe Böhürler'in sorularını yanıtladı.
Gül’ün konuşmasından satırbaşları şöyle:
Koalisyon hükümeti
“Ben doğrusu hükümetin kurulmasını, bugünkü Türkiye şartlarında çok faydalı görmüştüm. Güçlü bir Türkiye için. Bakanlar çok partizan olursa koalisyon hükümeti yürümez. Liyakat esaslı isimlerden oluşursa çok faydalı olurdu. Türkiye’de birçok gerginliği de giderirdi. Bütün polemik konusu olan konular, polemik konusu olmaktan çıkardı. Hatırlarsanız, arayarak teşvik etmiştim ama işin içini bilmiyorum.
“Kürt vatandaşlarımızı rencide edemeyiz”
“Şiddetle terörün karşısında durmamız gerekiyor. Türkiye’nin birdenbire böyle bir ortama girmesini büyük bir üzüntüyle karşılaşıyorum. Bugün buna bir gerekçe yok. Terör örgütünün, PKK’nın ne yaptığının farkında mı değil mi, kim tarafından nasıl kullanılıyor bilmiyorum ama sadece Türk aileleri değil, Kürt aileleri de ağlıyor. Cenazelerde ağlayarak polislerin, askerlerin cenazeleri kalkıyor.
“Teröristin silahı ne kadar güçlü olursa olsun, devletin silahı daha güçlü olur. Terörle mücadele eninde sonunda kazanılır ama çok dikkat etmemiz gereken bir şey halk. Terörle mücadele ederken Kürt vatandaşlarımızın herhangi bir şekilde onları rencide edici ya da onların aidiyetini zayıflatacak bir tarz olursa en büyük tehlikeyle o zaman karşılaşırız.
“Devletin hukuk yüzü vardır ama terörle mücadele etmek de hakkıdır. Halkı Türkiye’den uzaklaştırmamak lazım, herkes Türkiye Cumhuriyeti’nin eşit vatandaşıdır. Ben daima hükümette de Cumhurbaşkanı da olduğumuzda bütün vatandaşlarımızın bağlarını, aidiyetini güçlendirici bunu yapmak için çalıştım. O zaman terörle mücadele başarılı olur.
“Her gün kaç tane şehit veriyoruz. Bu olay, çok büyük çünkü bu bölgesel hatta uluslararası bir mesele haline geldi. Herkes kendi problemini, kendisi vaktiyle çözmesi gerekiyor. Tabii ki dış politikanın neticelerinin de terörün bugün bu hale gelmesinde etkileri olabilir. Türkiye’yi bir şekilde rahatsız etmek isteyenlerin muhakkak ki bu bölgede de, bölge dışında da olabilir. Yanımızda belkemiği kırılmış iki ülke, Irak ve Suriye var.”
“Gazeteler PR organı haline geliyor”
“Tüm devlet hayatım, birikim çerçevesinde baktığımda bu gerginlik ve stres halinin devam etmesi Türkiye için çok maliyetli olur. Bir süre olur ama bu kadar uzun süre olmaz. 1-2 senedir olağanüstü bir dönemde olduğumuz açık. Bu sadece siyasi partilere özgü değil, yazarlara, çizerlere, toplumun her kesimine yansıyor. Gazeteler PR organı haline geliyor. Bütün makamlarda ülkesini temsil eden bir insan olarak bunu söylüyorum. Ülkeyi yönetenler bunu yapacaktır. Geçtiğimiz yıllarda tarihin en büyük krizlerini geçirdi. Siyaset nasıl atomize olmuştu. Ondan sonra doğru bir söylem, doğru politikalar, reformist bir yaklaşımla çıkıldı ve Türkiye parlak bir 10 sene yaşadı.
“Dünyanın birçok yerine kendi kimliğimizle, hiç takiye yapmadan gittik. Dünyada başarılı bir Müslüman ülkeye ihtiyaç vardı. Herkes takdir etmişti, büyük bir ilham kaynağı olmuştuk. Bunu hep beraber, arkadaşlarımızla yaptık. Buna süratle dönülebilir.
Suriye politikası
“Suriye’deki rejimden hepimiz nefret etmişiz, orada nelerin olduğunu hepimiz biliyoruz. Ne zaman ki olaylar başladı, silahlı mücadeleler başladı, o zaman işler değişti. Maalesef dış dünya, bizim daha çok diyalogla konuşarak etki etmemize de çok fırsat vermedi. Suriye konusunda esas uluslararası camiayı suçlarım. Olaylar başladığında o kadar yüksek, hamasi retorik yaptı ki, arkasına güç koymadı.
“İran ve Suriye kadar karşı bir güç koyamıyorsanız, ortaya büyük bir boşluk ve vakum doğuyor. Nelerin çıkacağını bilemezsiniz. Siz bu odada bir tropikal iklim yaratırsanız nasıl bitkilerin çıkacağını bilmeniz gerekir. Mülteciler de, terör de, radikal gruplar da sürpriz değil ki... Bunun neticesi böyle olacaktı. Irak’ta böyle olmadı mı? Bizim mücadele alanımızda ateş varsa, yangın varsa o tabii ki bizi de çok etkileyecektir. Suriye meselesinde siyasi çözümden başka bir yol yok açıkçası. Bu meselenin, böyle süren bir savaş haline gelmesi daha çok acıları ve yıkımı ve gözümüzün önünde bitiren bir ülkeyi beraberine getirdi. Bu ateş hepimize sıçrıyor.
Soru: 2002 koşullarına dönmek mümkün mü?
“Öncelikle bu kadar uzun süre iktidarda durmak büyük başarı. Türkiye’yi parlayan bir yıldız yaptı. Uzun yıllar ister istemez yıpratır demokrasilerde uzun yıllar iktidarda olunca. Önemli olan bunun farkında olmak, bundan dönüş mümkündür. Aynı parti, aynı insanlar, çoğu var şu anda... Aynı şeyler yapılabilir.
Siyasete devam edecek mi?
“Siyasi kariyerdense, siyasi kariyerde Cumhurbaşkanlığından daha öte bir kariyer yok. Benim hayatım siyasetle geçti. Tabii ki bütün hayatı böyle geçen bir insan, Cumhurbaşkanlığından ayrılınca vatan millet meseleleri benim gündemimde değil diye bir şey olamaz. Gecem gündüzüm bu mevzularla geçiyor. Paylaşıyorum, şüphesiz ki yapmaya devam edeceğim. Fikirlerimi belki daha açık söylemeye devam edeceğim. Bu birikimler kendime kalamaz ki. Bu aynı zamanda vazife. Ben siyaseti bir hırs ve makam mevki için yapmadım. Şüphesiz ki, gerçekten bir ihtiyaç söz konusu olursa o zaman bakarım, o ayrı bir mevzu.
Cemaat operasyonları
“Bu kavgalar çıkmadan önce birçok şeye itiraz eden ve mani olan insanım. Öyle şeyler vardır ki devlet idaresinde her aklınıza geleni yapamazsınız, televizyon karşısında söyleyemezsiniz. Bir ülkenin güçlü olması için demokrasi, güçlü hukuk sistemi, evrensel anlamda hukukun üstünlüğü olması gerekir. Şüphesiz yanlış yapan, hukuk çerçevesinde yapılması gerekir.
“Önce şüphesiz söylemlerin değişmesi lazım. Daha yapıcı, yol gösterici olması gerekir. Ondan sonra da kritlerler. Demokrasinin yüksek standartlarına uyacak ve uygulayacaksınız. Hukuku evrensel anlamda uygulayacaksınız. Bütün bunlar Türkiye’yi doğru bir istikamete sokacak.
Medyaya soruşturma ve saldırılar
“Türkiye’nin bunları yaşamaması, konuşmaması lazım. Türkiye’ye de hükümetimize de çok zarar verir. Basın, ifade özgürlüğü şüphesiz en dikkat edilmesi gereken meseledir. Basının da sorumlu ve dürüst olması lazım. Basın olunca her şey serbestmiş gibi bir durum olamaz ama düşünce, ifade, basın hürriyeti, bunun zedelendiği, olmadığı ülkede çok başka şeyler de olur. Ekonomik gelişmeyi de engeller, huzuru da engeller.
“(AKP vekili Abdürrahim Boynukalın’ın Hürriyet saldırısına katılması) Çok üzüldüm doğrusu. Yakıştıramadım. Akıl alacak bir şey değil.
“Demokrasi sadece ekonomik büyüme değildir”
Hukuk aynı zamanda ekonomi için de çok önemli bir şey. AK Parti demokratik ve hukuk reformlarını beraber yaptı. Bunların durmaması, devam etmesi lazım. Ümit ediyorum ki arkadaşlarım farkındalardır. Tekrar buna dönülüp bu gerçekleşir, yoksa yüzde 2,5 – 3 büyümelerle Allah korusun G-20’nin dışına düşeriz.
“Demokrasi sadece ekonomik büyümeyi getiren bir şey değildir. Demokrasi eğer sağlam kurumlar, kuvvetli bir hukuk sistemi varsa getirir.
Gezi direnişi
“Şuradaki ağaçları kestirmeyelim diye toplanan insanlar güzel idare edilebilseydi, akıllı bir şekilde emniyeti, yönetimi İstanbul yapabilseydi, kapatılabilirdi. Bütün illegal örgütlere malzeme oldu, ikinci safhasında bütün illegal örgütler yaktılar, yıktılar.
1 Kasım seçimi
“Keşke olmasaydı ama neticede mecbur olunca halkın görüşüne başvurulabiliyor. Memleket için istikrar önemli. Siyasi istikrar olunca ekonomik istikrar ortaya çıkıyor. Umuyorum ki bunu en iyi şekilde yaparız.” (ÇT)