Avrupa Birliği (AB) Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrell, Birleşmiş Milletler (BM) 79. Genel Kurulu toplantıları kapsamında düzenlenen G20 Dışişleri Bakanları Toplantısı'nda konuştu.
AB'nin, BM'nin etkinliğini artırmak için reform yapılması çağrısına destek verdiğini ifade eden Borrell, "Bu reform, hukukun üstünlüğüne, insani ilkelere, insan haklarının ve tüm bireylerin onurunun korunmasına olan bağlılığımızı yansıtmalı" diye konuştu.
Reform doğrultusunda "temsil ve hesap verebilirlik, mali kırılganlıklar ve küresel ekonomik parçalanmaların durdurulması" olmak üzere 3 kilit noktaya odaklanılmasına ihtiyaç olduğunu dile getiren Borrell, "az temsil edilen bölgelerin sesini güçlendiren bir BM Güvenlik Konseyine ihtiyaç duyulduğunu" söyledi.
“BM kararları ihlal ediliyor”
Borrell, dünyanın farklı noktalarında devam eden çatışmalarda BM kararlarını ve tüzüğünü ihlal eden eylemlerin sürdüğüne işaret etti:
"Rusya, Ukrayna'ya karşı acımasız, yasa dışı ve sebepsiz bir savaş başlatmış ve sürdürmekte iken BM tüzüğüne ve uluslararası hukuka olan bağlılığımızı güçlendirmemiz nasıl inandırıcı olabilir? Orta Doğu'da BM'nin kaç kararı yıllardır yerine getirilmemişken, BM'nin kaç kararı, Uluslararası Adalet Divanının kaç kararı İsrail tarafından tamamen unutulmuş ve uygulanmamışken BM Şartı'na bağlı olduğumuzu nasıl söyleyebiliriz? Bazı ilgili aktörler BM kurumlarının kararlarını unutmaya, yanıltmaya ve uygulamamaya devam ederken nasıl olur da BM Antlaşması'na bağlı kaldığımızı söylemeye devam edebiliriz?"
“Lübnan'daki gerilimin tırmanması tehlikeli”
Avrupa Birliği (AB) Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrell, ABD'nin New York kentinde düzenlenen 79. Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu çerçevesinde AB dışişleri bakanlarıyla yaptığı toplantının ardından basına yaptığı açıklamada, toplantı başlıkları arasında İsrail ile Hizbullah arasında Lübnan sınırında ve başkent Beyrut'ta şiddetlenerek devam eden çatışmalar ve Gazze ile Batı Şeria'daki durumun yer aldığını belirtti, "Gazze'deki durumu anlatacak kelime kalmadı. Felaket devam ediyor. Lübnan'daki gerilimin tırmanması ise son derece tehlikeli ve endişe verici" dedi.
“Saldırılardan en fazla siviller etkilendi”
Borrell, Lübnan'da 18 Eylül'de çok sayıda telsizin patlatılmasının "halk arasında terör yarattığını" söyleyerek, "Neredeyse tam teşekküllü bir savaşın içinde olduğumuzu söyleyebilirim. Daha fazla askeri saldırı, daha fazla hasar, daha fazla yan hasar ve daha fazla kurban görüyoruz" diye konuştu.
Saldırılardan en fazla etkilenenlerin siviller olduğuna dikkati çeken Borrell, aynı zamanda sivillerin bulunduğu meydan, sokak ve hastane gibi yerlere saldırmanın veya uzaktan patlayıcılar kullanmanın Cenevre Sözleşmesi'ni ihlal ettiğini hatırlattı.
Borrell, "Bunlar hedefli ve aynı zamanda rastgele saldırılardır. Amaç nedeniyle hedefli ve sonuçları nedeniyle rastgele" dedi.
“Gazze kararı, 20 yıldır uygulanmadı”
Borrell, New York'ta bir araya gelen liderlerin "Orta Doğu için tehlike arz eden gerilimin durdurulması için" diplomatik arabuluculuk çabalarını artırması gerektiğini kaydederek, "Herkes savaşa giden bu yolu durdurmak için tüm kapasitesini ortaya koymalıdır" diye konuştu.
"Barışa giden yol tek bir adımla başlar: Gazze'de ateşkes" diyen Borrell, 2006'da BM Güvenlik Konseyi tarafından kabul edilen 1701 sayılı kararın üzerinden yaklaşık 20 sene geçmesine rağmen uygulanmadığına dikkati çekti.
Borrell, "BM Genel Sekreteri'nin (Antonio Guterres) bugünlerde neden Güvenlik Konseyi'nin meşruiyetini kaybettiğini söylediğini anlıyor musunuz? Çünkü ya hiçbir konuda anlaşamıyorlar ya da anlaştıklarında da uygulanmıyor. Bu uluslararası toplum için ciddi bir endişe kaynağıdır" değerlendirmesinde bulundu.
Gazze'de olduğu gibi Mavi Hat'ta da "derhal ateşkes" sağlanması için çağrılara devam edilmesi gerektiğini dile getiren Borrell, "Bunlar farklı şeyler değil, birbirleriyle bağlantılı. Birbirleriyle güçlü bir şekilde bağlantılı. Gazze'de yaşananlar Lübnan'da, Kızıldeniz'de ve ne yazık ki - ki bu konuda yeterince konuşmuyoruz - Batı Şeria'da başka savaş senaryolarını tetikliyor. Batı Şeria, sanki zaten ilhak edilmiş gibi, İsrailli yetkililer tarafından açıkça 'Yahudiye ve Samiriye' olarak adlandırılıyor" dedi.
(AS)