Dr. Cengiz Aktar, ABD Temsilciler Meclisi Dış İlişkiler Komitesi'nin aldığı 1915 kıyımını soykırım olarak tanıma kararını değerlendirirken, bu kararın Türkiye-Ermenistan arasındaki protokollerin hâlâ onaylanmamış olmasına dair bir uyarı niteliğinde olduğunu söyledi.
Ancak bianet'in görüştüğü Aktar, bu karar sürecinde Türkiyeli siyasetçi ve diplomatların sergilediği milliyetçi tavırların, oluşan milliyetçi ortamın, protokollerin onaylanmasını daha da zorlaştırdığı görüşünde.
Komite dün (4 Mart) aldığı bağlayıcılığı olmayan kararında ABD Başkanı'nı Ermeni soykırımıyla ilgili duyarlı bir dış politika izlemeye ve 24 Nisan'da bu konuda bir mesaj yayımlamaya çağırıyordu.
İki ülke ikili ilişkilerini geliştirmeyi taahhüt ettikleri, sınırın açılmasını da içeren protokolleri 10 Ekim'de imzalamıştı. Ancak protokoller hâlâ parlamentolara gelmiş değil.
Türkiye'deki "Ermeni kardeşlerimden özür diliyorum" imza kampanyasının da çağrıcılarından olan Aktar'ın bazı saptama ve değerlendirmeleri şöyle.
Genel Kurul'a gelmez: Bu kararın geleceği öngörülebiliyordu. Ancak Genel Kurul'a gelmesini beklemiyorum. Muhtemelen ABD Başkanı Obama da 24 Nisan'da "soykırım" demeyecek.
Uyarı niteliğinde: ABD yönetimi Türkiye'nin protokolleri onaylamada yan çizmesinden çok rahatsız oldu. Bu karar bu çerçevede bir uyarı niteliğinde olarak görülebilir.
Süreci zorlaştırdılar: Protokollerin imzalanmasından sonra Başbakan Erdoğan Azerbaycan'a gidip "Karabağ çözülmeden protokoller onaylanmaz" dedi. Dışişleri Bakanı da bu sözü yumuşatacağına aynısını tekrarladı. Ardından Ermenistan Anayasa Mahkemesi de soykırımın tanınmasına atıf içeren görüşünü yazdı. Bütün politikacılar bu süreci yüzlerine gözlerine bulaştırdı.
Milliyetçi ortamda hükümet risk almaz: Bu karar sürecinde Türkiyeli siyasetçiler yine inkar söylemine, "Bütün dünya bize düşman" diyen mağdur diline geri döndü. Bu milliyetçi ortamda hükümetin risk alıp protokolleri Meclis'e getireceğini düşünmüyorum.
Anahtar protokollerde: Türkiye adım atmak istiyorsa protokollerin onay sürecini hızlandırmalı. Ama bu karar ve gelen tepkilerle, protokollerin derin dondurucuya girdiği kanısındayım.
Çözüm halklardan gelecek: Ermeni-Türk, Ermenistan-Türkiye sorunu fazlasıyla vicdani, hissi bir sorun. Gerçek bir diyalog süreci, kalıcı karşılıklı anlayış, ancak toplumlardan geçer. Devletler isterlerse bunu kolaylaştırabilir, ama o kadar. Barışmayı devletler değil, toplumlar başarabilir.
Resmi diplomasi tıkanıyor, sivil diplomasi yol alıyor: Burada önemli olan, Ermenistan-Türkiye-diaspora toplumlarının diyaloğu protokolleri ve devletleri beklemeden sürdürüyor olması. Yani resmi diplomasi tökezlerken sivil diplomasi yol alıyor. (TK)