ABD’de “Diddy” lakabıyla tanınan rapçi Sean Combs’un yargılandığı davada jüri, fikir birliği sağlayamadı.
Yargıç Arun Subramanian'ın başkanlık ettiği ve dün (1 Temmuz) Manhattan'da görülen dava kapsamında jüri heyeti, 12 saatten fazla süren müzakerelerin ardından Combs'a yöneltilen ikisi seks ticareti, ikisi de kadınları seks ticareti amacıyla eyaletler arası kaçırma suçlamasında uzlaşarak karara vardı.
Öte yandan, davadaki en kapsamlı suçlama olan “organize suç örgütü kurma” hakkında heyet içinde keskin görüş ayrılıklarına sahip üyeler olması nedeniyle jüri, söz konusu suçlama hakkında fikir birliğine varamadı.
Reuters’da yer alan habere göre, Combs, beş suçlamanın tamamını reddetmişti.
‘Diddy’ kimdir?
“En zorlu suçlama”
BBC’ye konuşan ceza avukatı ve eski federal savcı Robert Mintz’e göre, söz konusu gelişme davanın seyrinde kritik bir dönüm noktası.
Combs’un “örgütlü suç örgütü kurmak” suçlamasından mahkûm edilebilmesi için savcıların, onun en az bir kişiyle daha birlikte planlı bir şekilde yıllara yayılan, en az iki suçu kapsayan bir suç örgütü kurduğunu ispatlaması gerekiyor.
Mintz, “Bu başından beri savcılığın mahkûmiyet elde etmesi açısından en zorlu suçlamaydı,” diyerek suçlamanın karmaşıklığına dikkat çekti: “Bu tür komplike suçlamalar genellikle organize suç örgütleriyle ilgili davalarda kullanılır ve jürinin en çok zorlandığı başlığın bu olması şaşırtıcı değil.”
Diddy eğer bu suçlamadan suçlu bulunursa, ömür boyu hapis cezasıyla karşı karşıya kalabilir. Seks ticareti suçundan hüküm giymesi hâlinde ise en az 15 yıl hapis cezası alması bekleniyor. Seks amaçlı insan kaçakçılığına ise azami 10 yıl hapis cezası öngörülüyor.
Yargıç Subramanian, jüriye, karara varılamayan suçlama hakkında uzlaşana kadar müzakerelerin devam etmesi talimatını verdi. Son iki ayda 34 tanığı dinleyen jüri, çarşamba sabahı (TSİ 16.00) yeniden toplanacak.
“Organize suç örgütü kurma” suçlaması, Combs'un çalışanlarıyla 20 yılı aşkın süre boyunca bir suç örgütü yönettiği ve bu yapı aracılığıyla çok sayıda yasa dışı faaliyet gerçekleştirdiği iddialarına dayanıyor.
Jüri Cassie’nin tanıklığını yeniden gözden geçirmek istedi
Öte yandan jüri, R&B şarkıcısı Casandra “Cassie” Ventura'nın ifadelerinin bir bölümünü yeniden incelemek istedi.
CNN International’ın aktardığına göre, Ventura, Combs ile 10 yıl süren ilişkileri boyunca “Freak Off”lara (hayatta kalanların ifadelerine göre, rızaları olmadan katıldıkları ‘seks partileri’) zorlandığını ifade etmişti. Jüri özellikle, Ventura’nın 2016’da Los Angeles’taki InterContinental Otel’de yaşanan ve güvenlik kamerasına yansıyan bir olaya dair ifadesiyle ilgilendi. Görüntülerde Combs’un Ventura’ya fiziksel saldırıda bulunduğu görülüyordu.
Savcılara göre söz konusu olay, Ventura’nın bir “Freak Off”tan ayrılmaya çalıştığı sırada yaşandı. Combs, Ventura’ya baskı uygulamak için mali desteğini kesmekle ya da videolarını sızdırmakla tehdit etti. Combs’un avukatları ise Ventura’nın gönderdiği romantik ve cinsel içerikli mesajları delil olarak sundu.
Avukatlara göre Ventura, Combs’a olan “hayranlığından” dolayı bu partilere kendi isteğiyle katıldı. Savcılık, Combs’un “örgütlü suç”la yargılanmasını, çalışanlarının “Freak Off”lar için otel ayarlaması ve yasa dışı uyuşturucu temin etmesiyle gerekçelendirdi. Savunma tarafı ise Combs’un özel hayatı ile iş hayatını ayırdığını ve uyuşturucuları yalnızca kişisel kullanım için edindiğini iddia etti.
Dava süreci
“Puff Daddy” ve “Diddy” olarak tanınan, üç Grammy Ödüllü müzik yapımcısı Sean Combs, 11 kişinin beyanıyla, 16 Eylül 2024’te “seks ticareti, zorla çalıştırma, insan kaçırma, alıkoyma, kundaklama, uyuşturucu bulundurma, rüşvet ve adaleti engelleme” gibi suçlamalarla gözaltına alındı. Hakkında açılan ve yedi hafta süren dava boyunca, Combs’un iki eski partneri, müzik yapımcısının kendilerini fiziksel ve cinsel şiddete maruz bıraktığını anlattı. Savcılara göre Combs, 20 yıl boyunca kurduğu istismar imparatorluğunu, sevgililerini, günlerce süren uyuşturucu etkisindeki “Freak Off”lara zorlamak için kullandı.
Mahkeme tarafından kamuoyuyla paylaşılan 14 sayfalık iddianamede, Combs’un “Freak Off”larda bazen günlerce süren, çoğu kayda alınan partileri genellikle kendi evlerinde organize ettiği belirtildi. Bu partilere katılmaya zorlanan kişilerin, Combs tarafından sistematik cinsel şiddete maruz bırakıldığı ifade edildi.
İddianame, Combs’un, nüfuzunu kullanarak hayatta kalanları susturmaya zorladığını ortaya koyuyor. Hayatta kalanlar, kariyerlerinin sona erdirileceği tehdidiyle karşı karşıya kaldıklarını, ekonomik ve psikolojik baskıya, sözlü ve fiziksel şiddete maruz bırakıldıklarını belirtti. Ayrıca Combs’un, tanıkları ve mağdurları susturmak ya da gerçeği çarpıtmak için rüşvet teklif ettiği belirtildi.
Combs, Manhattan’daki federal mahkemede hakkındaki tüm suçlamaları reddetti. Süreç boyunca iki kez, kefaletle serbest bırakılması reddedildi. Ancak dava yalnızca onun masumiyeti ya da suçluluğu ile sınırlı değil; aynı zamanda hayatta kalanların uğradığı hak ihlallerinin tanınması ve kamuoyunun söz konusu yapısal istismarlarla yüzleşmesi açısından da kritik önem taşıyor.
Tüm bu suçlamalar, istismarın kişisel olmaktan öte, uzun yıllara yayılan bir güç ve şiddet ağına işaret ediyor. Dava, yalnızca ünlü bir figüre yönelik soruşturmadan ibaret değil, yıllar boyunca istismara uğrayan kişilerin adalet talebinin ifadesi olarak öne çıkıyor.
Kaynaklar: Reuters, The New York Times, CNN International, BBC. (TY)
.jpg)
