Tarih: 17 Kasım 2009
Kim: ABD Dışişleri Bakanlığı'ndan Philip Gordon Ankara'da Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'yla görüşüyor.
Olay: Gordon İran konusunda Davutoğlu'na bakı yapıyor. ABD Ankara Büyükelçiliğinden geçilen mesaj şöyle:
1. Gordon'un 12 Kasım'da Davutoğlu'yla yaptığı 40 dakikalık görüşmeyi İran konusu kapladı. Davutoğlu [Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı-IAEA başkanı] El Baradey'le telefon görüşmesini henüz sonlandırmış ve IAEA'nın İran'ın az zenginleştirilmiş uranyumunu Türkiye'ye gönderme önerisini detaylı olarak konuşmuştu. El Baradey aynı sabah "Washington'u arayacağını" da söylemişti. Bunu Pazar akşamı İstanbul'da İranlılarla iki uzun "sert" görüşme takip etti. İranlılar [dönemin AB Konseyi başkanı Javier] Solana'yla görüşmek istediklerini ama Britanyalılarla ciddi sorunları olduğunu belirtti. ABD'ye "daha fazla" güveniyorlar. İranlılar ayrıca Rusya yerine ABD'den nükleer yakıt almayı tercih eder.
2. Davutoğlu İranlıların a) bu önerinin detaylarını konuşmak üzere Viyana'ya heyet göndermeye hazır olduklarını b) Türkiye'ye "tam olarak" güvendiklerini c) ülke içinde ciddi sorunlarla boğuşmaya devam ettiklerini söyledi. Türklerin Ahmedinecad'ı İran'daki hükümetin içinde yer alan isimlerin çoğundan daha "esnek" gördüğünü ekledi. Ahmedinecad'ın bu nükleer anlaşmanın başarıya ulaşmasının İran'ın nükleer kapasitesini zayıflatacak, dolayısıyla da yenilgiye yol açacak bir gelişme olarak gören bazı çevrelerden "büyük baskı" gördüğünü söyledi.
3. Bu bağlamda Türkler Ahmedinecad'a asıl meselenin nesnel değil de psikolojik mi olduğunu sordu. Ahmedinecad "evet" dedi; İranlıların öneriyi kabul edeceğini ancak kamuoyu algısını yönetmelerini gerektiğini belirtti. Bu yüzden İranlılar ilk 400 kilonun Kiş adasına gönderilmesini -yani İran toprağında kalmasını- ve derhal karşılık gelen (30-50 kilo) zenginleştirilmiş uranyumun verilmesini önerdi. İkinci aşama İran'da kamuoyu algısının yönetilmesi ve ardından da Tahran'ın Türkiye'yle kalan 800 kiloyu, muhtemelen iki seferde, vermek üzere hareket etmesi olacak. Davutoğlu Baradey'in bunu göz önüne almayı kabul ettiğini söyledi.
4. Davutoğlu [ABD Ulusal Güvenlik Ajansı-NSA danışmanı James] Jones'la Çarşamba günü görüştüğünü ve belki de İranlılara 600 kiloyu Kiş adasına gönderirken aynı anda 600 kiloyu da Türkiye'ye göndermenin önerilebileceğini söylediğini aktardı. Gordon bu konuda resmi bir görüş belirtemeyeceğini çünkü ilk kez duyduğunu ancak tüm uranyum çıkarılmadan İran'a yakıt vermek konusuna şüpheyle yaklaşılacağını belirtti. 1200 kilonun tamamının hemen çıkarılmasının iyi olacağını söyledi.
5. Davutoğlu'nun bunların iki ayrı öneri olduğunu vurguladı. Birincisinin İran'ın nükleer reaktörü için yakıt talebi olduğunu, bu gerçekleşse bile İran'ın nükleer zenginleştirme kapasitesini kısıtlamak için çalışmak gerekeceğini söyledi. Bu öneriyi başarırsak, dedi, bu durum "güven" ve "yeni bir momentum" yaratarak müzakereye alan açacak.
6. Davutoğlu'nun yaptırımlar ve askeri güç kullanımıyla ilgili sadece olumsuz sonuçları ele aldığını vurgulayan Gordon, İran'ın nükleer silah geliştirmesi konusunda Ankara'nın değerlendirmelerini almak için bastırdı. Davutoğlu Türkiye'nin "tabi ki" bu riskin farkında olduğunu söyledi. Tam da bu sebepten İranlılarla bu kadar güçlü şekilde çalıştığını ekledi. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül pazar günü Ahmedinecad'la iki saat görüştü.
7. Gordon, Türkiye'nin arabulucu olarak yardım sunabileceğini kabul ettiklerini ancak başbakanın [Tayyip Erdoğan] yakın geçmişteki bazı açıklamalarının Türkiye'nin konuya bakışı konusunda sorular ortaya çıkardığını söyledi. Davutoğlu bu endişelerin farkında olduğunu ancak Guardian'daki röportajda Erdoğan'ın sözlerinin tam olarak yansıtılmadığını öne sürdü. Erdoğan'ın sözlerinin bağlamından koparıldığını ekledi. Erdoğan'a İran'ı dost olarak görüp görmedikleri sorulmuştu. Hayır dese Tahran'ı son öneri konusunda ikna etmek mümkün olmayacaktı. Davutoğlu sadece Türkiye'nin İranlılara açık ve eleştirel şekilde konuşabildiğini öne sürerek bunun Ankara'nın kamuoyuna açıkça dostluk göstermesinden kaynaklandığını belirtti.
8. Gordon Ankara'nın BM kararlarına uyulmadığı halde oluşacak sonuçlar konusunda kamuya açık bir mesaj vermesi gerektiğini söyleyerek karşılık Verdi. Davutoğlu Erdoğan'ın Tahran ziyareti sırasında bu mesajı verdiğini söyledi. Türkiye'nin dış politikasının bölgede "adalet ve geniş görüşlülük hissi" verdiğini ekledi. Türkiye'nin İran ve (ABD'nin kuklası olarak görüldüğü belirttiği) Suudilerin yanında bir "üçüncü olanak" sunduğunu belirtti. Sonuçta, dedi, "İran'ın bölgedeki etkisini sınırlıyoruz", "Batı yanlısı ve adalet hissine ihtiyacımız var." (EÜ/EÖ)