* İfade özgürlüğüne hükümet müdahalesi,
* Cezasızlık ve yargının zayıf idaresi,
* Sivillerin korunmasında yetersizlik.
Amerika Birleşik Devletleri (ABD) Dışişleri Bakanlığı’nın 2015 Türkiye İnsan Hakları Raporu’nda, “en önemli insan hakları problemleri” böyle sıralandı.
Dışişleri Bakanı John Kerry’nin de basın açıklamasıyla duyurduğu, Türkiye bölümü 74 sayfa olan raporda, 7 Haziran’ın ardından düzenlenen 1 Kasım seçimleri de eleştirilirken, uzun süren sokağa çıkma yasakları ve operasyonlar sırasında birçok sivilin öldürüldüğüne ve yaralandığına dikkat çekildi.
Ayrıca hakim ve savcıların tutuklanması ve “paralel örgüt” adı verilen davalar sonucu artan gözaltı ve tutuklamalara da yargı bölümünde değinildi.
“Seçimde zorlayıcı güvenlik ortamı”
2015 yılında iki kez yapılan genel seçimlerle ilgili raporda şu satırlar yer aldı:
“7 Haziran genel seçimi özgür ve adil bir ortamda düzenlendi. Ardından 1 Kasım seçimi yapıldı. Resmi gözlemciler ikinci seçimin de genellikle özgür ortamda yapıldığını ancak parti binalarına ve siyasilere düzenlenen saldırıların kampanyaların özgürce yapılmasını engellediğini ve seçimin sıkıntı verici, zorlayıcı bir güvenlik ortamında gerçekleştiğini ifade ettiler.”
“Onlarca sivil öldürüldü”
Raporda Kürt meselesi ve yeniden başlayan çatışma ortamının yanı sıra sivillerin maruz kaldığı hak ihlalleri de ifade edildi:
“Yılın ikinci yarısında Kürdistan İşçi Partisi (PKK), iki yıllık barış sürecinin aranın ardından hükümet güçleriyle çatışmaya başladı.”
“PKK militanları ile hükümet güçlerinin şehir bölgelerindeki çatışmaları sonucu, bazıları haftalar süren sokağa çıkma yasakları ilan edildi. Onlarca sivil öldürüldü ya da yaralandı.”
Tutuklu gazeteciler
Raporda en çok yer tutan noktalardan biri de, ifade özgürlüğüne getirilen sınırlamalar oldu.
“Yasada birden çok maddeyle hükümete ifade özgürlüğü, basın özgürlüğü ve internet özgürlüğünü sınırlama imkanı tanındı.
Geçen yıl da hükümetin medya üzerindeki baskısı sürdü.
Kasım ayı itibariyle 30 civarında gazeteci hapisteydi. Çoğu tutuklama, terörle mücadele yasaları veya illegal örgütlerle bağlantı çerçevesinde gerçekleşti.”
“Cumhurbaşkanına hakaret”
Raporda ayrıca, “Cumhurbaşkanına hakaret” davalarına da değinildi:
“Poli baskınları, yayınlara el konulması, gazetecilere veya editörlere ‘terörizm’ bağlantılı suçlamalar veya cumhurbaşkanı ve diğer üst düzey hükümet yetkililere hakaret iddiasıyla, bazı medya holdinglerinin iş çıkarlarını engelleme, ceza kesilmesi ve internetin engellenmesi yolları ile medya üzerine baskı kuruldu.”
Kürt illerindeki muhalif medya üzerinde baskı kurulduğu ve baskıların otosansürü arttırdığı da raporda yer aldı. (AS)