Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Salı günü Azerbaycan dönüşünde gazetecilerle konuşurken Dışişleri Bakanı Fidan'ın ABD'deki temasları konusunda sarf ettiği sözler, uluslararası diplomatik ve askerî çevrelerde Türkiye'nin İsveç'in NATO üyeliğini ABD'nin F-16 satışıyla koşulladığına ilişkin yaygın bir yargıya yol açtı.
ABD sözüne sadık kalırsa, parlamentomuz da...
Erdoğan daha önceleri ABD'nin Türkiye'ye savaş uçağı satışının İsveç'in NATO üyeliği tartışmasıyla bir ilgisi olmadığını, sorunun İsveç'in "teröre yataklık" etmesinden doğduğunu iddia ede gelmişti. Ancak TBMM'nin Ekim takviminde İsveç'in NATO üyeliğinin oylanması konusunun olup olmadığı sorusunu yanıtlarken İsveç'in üyeliğinin onaylanmasını F-16 satışıyla ilişkilendirmekten kendisini alıkoyamadı.
"Meclis'in bir yapısı var, başkanı var... Amerika'nın biliyorsunuz parlamentosu var, bizim de bir parlamentomuz var" dedi Erdoğan. "[...] Ona göre de [...] parlamentomuz nasıl bir takvim belirlerse, onu da orada takip edeceğiz."
Erdoğan ardından sözü Fidan'ın mevkidaşı Blinken'le ABD'deki görüşmelerine getirdi: "Bu konuyla ilgili olarak da Dışişleri Bakanımız Hakan Fidan, Amerika Dışişleri Bakanı Antony Blinken'la da bazı görüşmeler yaptılar. Temenni ederim ki onlar da verdikleri söze sadık kalırlarsa bizim parlamentomuz da verilen söze sadık kalacaktır. Adımını da buna göre atacaktır."
EurActiv'in haberine göre, aynı gün İsveç Başbakanı Ulf Kristersson da, TBMM'nin açılışıyla birlikte İsveç'in hala NATO üyesi olmayı beklediğini ve Erdoğan ile görüşme fırsatı bulacağını belirtti.
Erdoğan gazetecilerin "Acaba onların verdikleri söz F-16 konusu mu? İkincisi Sayın Bahçeli'yle döndüğünüzde yüz yüze bir görüşmeniz mi olacak" sorusuna artık söz ağızdan çıkmış olduğu için kategorik bir "hayır" ile değil, dolambaçlı bir "belki" ile yanıt verdi.
"Zaten İsveç'i F-16 ile bağlı hale getiriyorlar. Yani diyorlar ki bunu halledin. Kanada aynı şeyi yapıyor, Amerika da aynı şeyi yapıyor. Biz de diyoruz ki, 'sizin kongreniz varsa bizim de parlamentomuz var.' Biz parlamentomuzu geri plana atamayız ki. Yani bizim şu anda Cumhur İttifakı olarak bir birlikteliğimiz var. Bu birlikteliğimiz içerisinde biz de çalışmalarımızı sürdürüyoruz".
"Menendez vakası"
İsveç ve Finlandiya'nın geçen yıl NATO üyeliği başvurusunda bulunmasından bu yana İsveç'in üyeliğini onaylamayı sürüncemede bırakan Erdoğan'ın ABD'nin Türkiye'ye F-16 satma sözünü tutması halinde İsveç'in NATO başvurusuna "evet" diyeceğine ilişkin beyanı senatör Menendez'in adının karıştığı yolsuzluk skandalının ortaya çıkmasının hemen ardından geldi.
CNN'in, Menendez ve eşi Nadine Arslanian Menendez'in, senatörün nüfuz ticareti yaparak "yüz binlerce dolar rüşvet kabul etmekle" suçlandığı haberi partisinin senatörü Senato Dış İlişkiler Komitesi Başkanlığı'ndan istifaya zorlamasına yol açtı.
Demokrat Parti New Jersey Senatörü ve Senato Dış İlişkiler Komitesi Başkanı Bob Menendez'in adının bu skandala karışmasının Türkiye'ye ABD yapımı F-16 savaş uçağı satışı konusundaki makas değişikliğinin önünü açtığı görüşü yaygın olarak paylaşılıyor.
ABD'nin Türkiye'ye F-16 satışına kararlı karşıtlık sergileyen, ayrıca NATO üyesi Yunanistan için Türkiye'ye karşı güvenlik garantileri isteyen Menendez ise istifayı reddediyor ve masum olduğunu ileri sürüyor. Ancak Menendez'i istifaya çağıranların başında gelen Demokrat Partili Pennsylvania Senatörü John Fetterman Salı akşamı habercilere, çağrıya katılanların sayısının her geçen gün artmasından duyduğu hoşnutluğu anlatıyordu.
Durum son dönemlerde nispeten sakinleşmiş olsa da Yunanistan ve Türkiye arasındaki karasuları ve hava sahası anlaşmazlıkları nedeniyle Ege Denizi'ndeki kırılganlık sürüyor ve Atina, Ankara'nın hava sahasını sürekli ihlal ettiğinden yakınıyor ve Türkiye'nin F-16 uçakları satın alması olasılığını dengelemek için Ankara'nın üretim dışına çıkarıldığı F-35 savaş uçakları satın almak züere müzakereleri sürdürüyor.
Erdoğan nöbeti Orbán'a devrediyor
Erdoğan ve AKP-MHP kontrolündeki TBMM çoğunluğu F-16'lar karşılığında İsveç'in NATO başvurusunu onaylamaya eğilim göstermeye balşamış ola da Ankara İsveç'in önündeki son engel değil. Sırada Budapeşte var.
EurActiv, Macaristan Başbakanı Viktor Orbán'ın milletvekillerine "İsveç'in güvenliğini tehdit eden hiçbir şey olmadığını" ve Macaristan'ın NATO'ya katılımını onaylamak için "acele etmediğini" söylediğini aktardı. Orbán, ayrıca İsveç hükümetinin ve İsveçli siyasetçilerin Macaristan'da hukukun üstünlüğünün erozyonuna yönelik eleştirilerinin, Macaristan'ın NATO'nun genişlemesini bir yılı aşan bir gecikmeyle onaylamasına katkıda bulunduğunu ekledi. Orbán'ın açıklaması öncesinde Macaristan'ın yüksek düzey yöneticilerinden İsveç'in NATO üyelğinin onayının sonbahar oturumunda parlamento gündemine hiç alınmayabileceğini açıklamışlardı.
(AEK)