Wikileaks belgelerinin yayımlamasını kaleme alan köşe yazarlarının bir kısmı, açıklanan belgelerde adı geçen başbakan, bakan ve bürokratlardan açıklama bekliyor, bir kısmı da ABD'nin bu sızıntıya karşı nasıl bir strateji izleyeceğini merak ediyor...
Ertuğrul Özkök, Hürriyet: Bu belgelere bakıp, "Oh Sam Amca büyük bir dayak yedi" diye sevinenler. Çok fazla keyiflenmeyin. WikiLeaks gösterdi ki, teknolojik olarak dünyanın en gelişmiş ülkesi bile sırlarını koruyamıyor. Bu demektir ki artık hiçbir ülke, hiçbir yönetim ve lider, koruma altında değildir. Bugün ABD'nin sırları dökülüyorsa, yarın kimlerin neyi ortaya dökülecektir bilinmez. Örnek mi? Bakın Türk Maliye Bakanı, Londra'da yatırımcılara, "Doğan hisselerini satın" demiş. Şurası bir gerçek ki; "Üçüncü Dalga WikiLe-aks'ten" sonra artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak.
İsmet Berkan, Hürriyet: Bu çapta bir gizli belge transferine 'sızıntı' denebilir mi, yoksa bu aslında bir 'sel' midir, ayrıca konuşulması gereken bir konu ama şunu bilelim, bu gizli belgelerin açığa çıkması dünya çapında sivil toplum ve sivil özgürlükler için eğer bir zaferse, biz bu zaferi henüz 23 yaşındaki Oklahomalı bu genç Amerikalıya, Bradley Manning'e borçluyuz esas olarak.
Melih Aşık, Milliyet: Belgeler neyi gösteriyor? ABD diplomasisinin Erdoğan yönetimini yeterince ciddi ve nitelikli bulmadığını, yönetimin İslami ön yargılardan beslenen zihniyetinin çağdaş yarışta başarı kazanacağına inanmadığını vb... Erdoğan'ın İsviçre'de 8 banka hesabının bulunduğu... Kimi akrabaları adına yolsuzluk yaptığı vs. iddialarına gelince... Herhalde Başbakan'ın ABD Büyükelçisi'ni makamına çağırıp bu bilgilerin hangi somut kanıt ve tanıklıklara dayandığını sorması gerekir... Bu arada Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu da ilk gördüğü yerde Savunma Bakanı Gönül'e herhalde şunu soracaktır: - Sen beni Amerikalılara "çok tehlikeli" diye ihbar etmişsin, bu ne iş? Kimin için, Türkiye için mi ABD için mi?"
Mehmet Tezkan, Milliyet: Yorum sansürlenir mi? Maalesef sansürlendi.. Onu bile yaptık!.. Devletin resmi ajansı tarafından sansürlendi.. Başbakan için olumlu sözler yayımlandı, olumsuz ifadelerin üstü çizildi, yayımlanmadı.. Hem de bu devirde.. Tek parti dönemi gibi..
Akif Beki, Radikal: Evet, diplomatik skandala beni de karıştırdılar. Tarihin en büyük kripto terörü estiriliyor. Bunun parçası olmak nasıl bir duygu mu? Valla hiç fena değil; karanlıkta iş görürken hırsızın el fenerine yakalanmak gibi bir deneyim. Gözünüzde patlayan ışıktan yüzünü göremiyorsunuz hırsızın. WikiLeaks, sonunda açıkladı o belgeleri. Suçüstü yakalananlar arasında ben de varım. Eyvah, sırrım ifşa oldu! Türk-Amerikan ilişkilerini sarsar mı bilmiyorum ama en azından yazarlık kariyerimi etkileyebilir o kayıtlar. Hemen özeleştirimi veriyorum. Gelin, o belgelerin ne şekilde üretildiğini anlatayım size. Alengirli bir casusluk hikâyesi beklemeyin. Her şey açıkta cereyan ediyor. Nazik bir davet alıyorsunuz. Amerikan büyükelçisi yemekte ağırlıyor sizi. Derken sohbet gelişiyor. Söz dönüp dolaşıp medya ilişkilerine geliyor. Sonra günün birinde kuşa çevrilmiş bir şekilde karşınıza çıkıyor sözleriniz. Hem de sızdırılmış gizli belgelerde.
Ruhat Mengi, Vatan: Hani artık "bizim iç işlerimiz onların üstüne vazife mi" benzeri çıkışlar yapma anlamsızlığına düşmeye gerek yok, üstlerine vazife gördükleri bir kez daha açıkça, reddedilemeyecek şekilde ortaya çıktı... Obama, Wikileaks belgelerinin bir kısmını açıkladığına, yorumladığına göre bu belgelerin varlığı tartışılamaz, o takdirde Erdoğan'ın da bunun aksini iddia etmek yerine kendisi ve hükümeti ile ilgili yorumları değerlendirmesi, özellikle "gizli hedef" konusunda hangi verilere dayandıklarının açıklamasını istemesi kaçınılmazdır.
Fehmi Koru, Yeni Şafak: İlk tertip belgelerden elde edilen izlenim bu işte: Ak Parti'nin iktidara yürüyüşünü bir türlü fark edememenin, 1 Mart tezkeresinin Meclis'ten geçeceğine kendini şartlandırmanın ve âmirlerini sürekli 'Merak etmeyin, her şey yolunda' masalıyla uyuttuklarının utancıyla kaleme alınmış 'bohçacı dedikodusu' tarzı çiziktirmeler...
Sedat Laçiner, Star: Belgelere bakacak olursak öncelikle Amerikalı diplomatların ağızlarının bozuk olduğu görülüyor. Fakat belgeler elçilik diplomatlarınca düzenlenmiş, çok da üst düzey isimlerin görüşlerini yansıtmıyor. Bu nedenle bu kısmı belki kolay telafi edilebilir. Ancak asıl sorun Dışişleri Bakanlığı'nın ABD elçiliklerine casusluk görevleri vermiş olması. Bundan sonra Amerikalı elçilere herkesin ajan gözüyle bakacağı muhakkak. Bu arada sormadan edemeyeceğim, Başbakan Erdoğan'ın kredi kartı bilgileri de şu an Washington'da mı acaba? Düne kadar ABD bizi izliyordu, şimdi eşitlendik. Biz de tüm dünya olarak ABD'nin kirli çamaşırlarını gördük. Şaşırdık mı derseniz, pek şaşırmadık. Amerika, bildiğiniz Amerika.... Wikileaks sağ olsun tahmin ettiklerimizi bir de görmüş olduk.
Ekrem Dumanlı, Zaman: Türkiye ile ilgili bazı tespitlerin belgeye dayalı bir malumat olmaktan çok, bazı kişilerle görüşülerek edinilen bir kanaat; en azından şüpheye sebep olacak bir tespit şeklinde kullanıldığı görülmekte. İlginçtir; bu şüphelerin önemli bir kısmı (özellikle AK Parti ile ilgili kısımları) aşırı ulusalcı çevreler tarafından seslendirilmekteydi. Yani, bu bilgileri SIPDIS adı verilen sisteme atan Amerikalı yetkililer, ya dar bir zümreyle görüşmüşler; ya da o dar zümre Amerikalı dostlarına bir hayli yükleme yapmış. (BT/EÜ)