O'Keefe ile ABD'nin BM kararını dikkate almadığını açıkladığı günün ertesinde, Amerikan uçaklarının Irak'a saldırmasının öncesinde görüştük...
ABD'nin Irak'a saldırısını engellemek dışında "İnsan kalkanı" eyleminin başarılı olduğunu düşünüyor musunuz?
İnsan kalkanların stratejik olarak etkili olabilmek için kalabalık bir şekilde Irak'ta var olmak önemliydi. Bu nedenle de 10 bin kişinin Irak'ta olmasını hedef olarak seçtik.
Düşünün ki, Irak'ta 10 bin insan kalkanı Bağdat'ın çeşitli yerlerine dağılmış bekliyor. Biz o vakit saldırıyı politik olarak imkansız hale getirebilirdik. Ben, bombalanan bir Bağdat'ta, 10 bin Batılı insanın Bağdat'a yerleşmesi, savaşın sürdürülmesini imkansız hale getirmeye yeteceğini düşünüyordum.
Ama bu rakamlara ulaşma konusunda şu ana kadar başarısız olmamızın bir çok nedeni var. Bunda dış faktörler değil, iç faktörler etkili oldu. Eylemliliğin geldiği noktayı değerlendirdiğimde ve koyduğumuz hedeflere ulaşmada başarısız olduğumuzu düşündüğümde, bu yanlışa bir daha düşmek istemiyorum. Ama yine de eminim ki, bir kere bu strateji ve potansiyele ulaşıldığında bu savaş durdurulabilirdi.
Saldırı artık engellenemez bir hale geldi. Bundan sonra neler yapılabilir ve bu hangi temel perspektifte olmalı sizce? Aynı zamanda bundan sonra ne yapmayı düşünüyorsunuz?
Zaman bundan böyle çok etkili olacak. İstila ve bombalama bir saat içinde bile başlayabilir. Şu an yapılacak en etkili şeyin, ABD birliklerinin önünün kitlesel olarak tıkanmasıdır. Hala böyle bir şeyi uygulama şansı varsa ben de yer alırım. Bence Türkiye böyle bir iş için çok anlamlı bir yer. Ama öyle görünüyor ki, istila daha çok güneyde ve Kuveyt yönünden gerçekleştirilecek. Bu durumda böyle bir şey çok zor yapılır.
Ama bundan böyle herkesin yapabileceği bir şey var : Niyetleri çok iyi ortaya koyun ki, barış isteyen dünya kamuoyu protestolarını sürdürsün ve kitlesel olarak ABD askerlerinin bulunduğu üslerin önünde eylemlerini sürdürsün ve gayrı meşru ve yasadışı olan bu savaşı anlatsınlar.
Bundan böyle benim en iyi yapabileceğim şey, bu savaşın dünya için ne anlama geldiğini anlatmak. George W. Bush'un saldırı ve toplu ölümlere yol açtığı için bir uluslararası ceza mahkemesinde yargılanması gerektiğini düşünüyorum. Çünkü bu saldırı ve istilanın yasal temeli olmadığı gibi, tüm dünya değerlerine de ters.
İnsan kalkanı fikri aslında Aralık'ta benden çıktı. Bu eylemden çıkardığım sonuçlar tek değil. Süreç çok hızlı gelişti ve hayata geçirmek istediğimiz plan aslında tamamlanmadı. Kullanılan imkanlar da iç etkenleri ortadan kaldıracak ölçüde büyük olamadı.
İnsan kalkanı hareketine herkes kendi bakış açısıyla gelerek çalıştı. Ayrıca, kendi istihbarat teşkilatı adına gelerek misyonumuzun gücünü kırmaya çalışan kişiler de olmuştur. Bundan da kuşkum yok. Aslında bu eyleme verecek daha çok enerjimiz vardı, eylemlerde, otobüste... Ama elimden bir şey gelmiyordu çünkü eylem boyunca ben de başka harika insanlarla çok çalıştım.
Bir dahaki sefere, bütün bu deneyimleri tartacağım ve yalnızca bildiğim ve inandığım insanlarla buna kalkışacağım. Ayrıntılı ve geniş bir planla ve sadece bu planı hayata geçirmeye çalışacağım. Dışarıdaki güçlerin kendi oluşumumuza girip plana zarar vermesine, kendi unsurlarını katarak hedefleri saptırmalarına izin vermeyeceğiz.
Bunları biliyordum ve bu durumu çözmek için elimden geleni de yaptım ama yeterli olamadım. Bu nedenle çok da memnun değilim. Çünkü amacımız savaşı durdurmaktı.
Kesin olarak şunu söyleyebilirim ki, hazır hale gelirsem, bir dahaki insan kalkanı eylemini Filistin'de yapacağım. Çünkü orada bir Saddam Hüseyin faktörü yok. Üstelik çoğu insanın gözünde Filistin ile ilgili yapılması gereken şeyler açık. Geçmişte çok acı çeken, Saddam Hüseyin'le acı çekmeyi sürdüren Irak halkına büyük bir sempati var.
Filistin de sorun daha çok diplomatik, Filistin halkı ve hükümet büyük bağlılık içerisinde. İşgal konusuna hem hükümet hem de halk büyük bir tepki besliyor. Bu yüzden, bu eylem strateji için en uygun yer aslında Filistin. Ama yaşadığımız dünya gerçeği ve Bush yönetiminin Irak'ı seçmiş olması, bunu önce Irak'a uygulamamıza yol açtı. Burada birçok zorluk ve engelle de karşılaştık.
Yani, Irak'ta sorun çözülünce dikkatimi Filistin'e yoğunlaştıracağım. Bu sorun çözülmeden böyle bir şeye orada kalkışamam. Çünkü, her ikisi de savaş anlamına geliyor ve birbirinden fakları yok.
Irak'ta hem gündelik hayata dair hem de Bağdat yönetiminin size olan tavrı karşısında nelerle karşılaştınız. En çok neye üzüldünüz ve neye şaşırdınız?
Bence Saddam Hüseyin açık olarak bir diktatör ve halkını baskı altında tutuyor. Bu da insan kalkanı eylemi gibi eylemlere savaş öncesinde girişilmesi çabalarını silikleştiriyor, karmaşık hale getiriyor. Oysa asıl yapılması gereken de savaş öncesinde bu işi durdurmaktı. Bunun da bütün insanlara anlatılması gerekiyor. Irak'taki bu durum, binlerce insanı Bağdat'a toplamayı çok daha zor hale getiriyor.
Bunu mazeret olarak söylemiyorum. Biz oraya Saddam Hüseyin'i desteklemeye değil, masum insanları desteklemeye gittik. Bu çok açık ve birbirinden çok farklı şeyler. Bu gidişle Irak insanı çok acı çekecek, gıda ve iletişim ihtiyacı doğacak. Bu da Cenevre Sözleşmesi'nin açık bir ihlalidir.
Bir röportajınızda Körfez savaşı sırasında ABD'nin kitle imha silahı kullandığını söylemiştiniz. Peki şimdiki saldırıda böyle bir tehlike görüyor musunuz?
Silah olarak yeni şeyler deneyeceklerdir. Uranyum kullanacak, bomba deneyecek, küçük nükleer silahlarla saldıracaklardır. Daha yeni teknolojiye sahip, mikro silahlar denemeye hazır olduklarını düşünüyorum.
Bunlar etkili silahlar. Hatta, gerçekte Amerika tarafından Bağdat'tan İsrail'e fırlatılan bir kitle imha silahı Bağdat tarafından fırlatılmış gibi gösterilme ihtimalini dahi azımsamamak gerekir. Çünkü ABD, düşmandan kitle imha silahlı saldırı gelmesi durumunda nükleer silah kullanabileceğini açıkladı. Bunu hiç istemeyiz ama ABD silahların en kötüsünü de deneyebilir. Her şey olabilir.
ABD'nin sadece silah üstünlüğü yok. İletişim ve başkaca bir çok imkana karşı savaşmak imkanları var. Bu durumda, Iraklı askerlere karşı koyma isteğini yitirebilirler. Amerika için en iyi senaryo, Saddam Hüseyin'in Bağdat'ı terk etmesi olurdu.
Bu olmazsa, ABD'nin özel güçleri Saddam'ı yakalamaya çalışabilir. Bu da olmazsa, Bağdat'a yoğun şekilde saldıracaklardır. Bu da kitlesel bir zarara, binlerce insanın ölümüne yol açacak. Iraklılarla birlikte insan kalkanlar da hedef olacaklar.
Sizce Irak'a saldıran ABD askerinin psikolojisi nasıldır...Bir fikriniz var mı?
Birçok Amerikan askerlerinin beyni yıkanmış durumda. Sanıyorlar ki, Amerika özgürlük ve demokrasinin temsilcisi ve bu uğurda diktatörlerle mücadele ediyor.
* Ken Nichols O'Keefe Körfez savaşında ABD askeri olarak savaşa katılmış, savaş sonrasında ABD politikalarının yanlışlığını fark etti ve ABD politikaları karşısında tavır aldı. ABD'nin Irak'a saldırısının engellenmesi amacıyla İnsan kalkanı eylemi fikrini ortaya attı ve bu eylemin düzenleyicileri arasında yer aldı.
Çeviren: Erol Önderoğlu (HA/NK)