Avrupa Birliği (AB) Türkiye Delegasyonu'ndan Gürdoğar Sarıgül, Türkiye'nin üyelik müzakereleri çerçevesinde başlatılan "çevre" faslının Türkiye'de yaşam ve halk sağlığı kalitesini yükselteceğini söyledi. Sarıgül'ün "Türkiye'nin çok çalışmasını gerektirecek" bir süreç olarak tanımladığı fasıl, dün Brüksel'de Türkiye ve AB heyetlerinin katıldığı toplantıyla açılmış oldu.
"Çevre ve Sürdürülebilir Kalkınma Sektör Yöneticisi" Sarıgül'ün verdiği bilgilerden bazıları şöyle.
300'den fazla konu: Çevre, en karmaşık iki fasıldan biri. Diğeri tarım. Vaktinde açılması, AB Komisyonu'nun konuya ciddi baktığının bir göstergesi. Bu tür fasıllar geç açıldıklarında, üyelik de gecikir. Çevre faslı, 300'den fazla hukuki düzenlemenin ulusal mevzuata uyumlaştırılması, idari kapasitenin kurulması ve hayata geçirilmesi, düzenlemelerin uygulanmasını içeriyor.
23 yıl: Bu, altyapı yatırımları gerektiren direktifler için verilmiş süre. Örneğin atık su arıtma tesislerinin tüm Türkiye'de inşa edilmesi, hem maliyetli hem de zaman alıyor. Birçok yeni üye ülke, katı atıklar, atık suyla ilgili yatırımlarını bitirmiş değil.
"Yaşam kalitesi ve halk sağlığı artacak"
Maliyetten fazlası geri dönecek: En temel sonuçlar, hava, su, toprak ve çevrenin kalitesinin artması olacak. 70 milyar avro yatırım ihtiyacının topluma ekonomik olarak geri dönüşünü 120 milyar avro olarak hesaplıyoruz.
Atıklar: Atıkların düzenli depolanması, geri dönüşümü, ayrıştırılması, yeraltı sularına zarar vermeyecek şekilde bertarafı, halk sağlığıyla doğrudan ilgili. Yerleşim yerlerinin yanı başındaki çöp dağları ortadan kalkacak. Bunun bir örneği Çanakkale'de uygulanıyor.
Hava kalitesi: Direktifler uygulamaya geçiğinde soluduğumuz havanın kalitesi yükselecek.
İçme suyu: Musluktan akan suyun kalitesi yükselecek. Tolere edilebilir kirlilik, daha hassas düzeye çekilecek. Toplu enfeksiyon vakalarının hemen hepsi su altyapısıyla ilgilidir.
Kimyasallar: Temizlik malzemelerindeki tüm kimyasalların bilinmesi gerekiyor. Bu Türkiye'de çok zayıf. Bunların envanterinin çıkması, denenmesi ve onaylanması süreçleri hayata geçecek.
GDO: Genetiği değiştirilmiş organizma (GDO) miktarları etiketlerde yazılmak zorunda.
Sanayi tesisleri: Her sektörün hammadde girişinden üretim süreçlerine, saldıkları gaza, atıklara kadar ürettiği kirlilik takip edilecek. Tesis kurallara uymazsa kapatılması gündeme gelebiliyor. Atıkları varile koyup gömmek gibi uygulamalar ortadan kalkacak.
Biyoçeşitlilik: Türkiye yüzey alanının yaklaşık yüzde 15-20'sini koruma altına almayı taahhüt edecek.
Halk olmazsa fasıl işlemiyor demek: Bu süreçte en temel çalışma yöntemi, halkın dahil olması. Değerlendirmelerimizi yaparken sivil toplum örgütlerinden (STK), paydaşlardan bilgiler alıyoruz. Halkın çevresel kararlara katılım süreçlerinin kolaylaşması esas. Bu gerçekleşmezse müktesebatın bu kısmı hayata geçmemiş demektir. Konuları takip etmek, iyi gitmeyen şeyleri paylaşmak için herkes AB'nin Türkiye'deki delegasyonuyla ve STK'lerle bağlantıya geçebilir. (TK)