Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) Başkanı Yavuz Önen, Avrupa Birliği (AB) Komisyonu'nun Türkiye İlerleme Raporu'ndaki "İşkence ve kötü muamele vakalarının sayısındaki azalma eğilimi teyit edilmiştir" ifadesinin gerçeği yansıtmadığını söylüyor.
Önen, Türkiye'de işkencenin niteliğiyle ilgili raporda yer almayan noktaları şöyle özetliyor.
Sayısal artış var: 2007'nin ilk sekiz ayında TİHV'ye yapılan işkence başvurularının sayısı 385. Bunların 269'u 2007 içinde gerçekleşen vakalar. 2006'daysa toplam sayı 337. Bunların 222'si o yıl içinde gerçekleşmiş vakalar.
İşkence yöntemleri ağırlaştı: Vakfa bu yıl gelen başvurularda, işkence yöntemlerinde ağırlaşma, şiddette artış olduğu da görülüyor. Kemik kırıklarını ve organ parçalanmalarını tedavi ettiğimiz çok sayıda vaka var.
Gözaltında ölümler: İşkence aslında yaşam hakkına yönelik bir ihlaldir. Bu konunun üst başlığı yaşam hakkıdır. Son dönemde beş gözaltında ölüm vakası var. İstanbul'da haziranda Mustafa Kükçe, ağustosta sığınmacı Festus (Fastos) Okey, eylülde Polonyalı Darius Witek; Çanakkale'de haziranda Hakkı Çancı, İzmir'de haziranda E.T. polis merkezlerinde öldü.
İşkenceye zemin hazırlayan polis yetki yasası raporda yok
Hak savunucularının işkenceye ve silah kullanma yetkisi nedeniyle yaşam hakkı ihlallerine zemin hazırladığı için karşı çıktıkları Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu (PVSK) değişikliğiyse raporda yalnızca bir tek yerde geçiyor: Özel yaşama, aile yaşamına ve haberleşmeye saygı bölümünde, polisin kişilerin parmak izlerini ve fotoğraflarını saklayabilmesine olanak vermesi nedeniyle.
Oysa, yasa yürürlüğe girmeden önce, polis yetkilerinin artırılmasının gündeme gelmesiyle birlikte işkence kapsamında sayılan şiddet uygulamasının artışı hem hak örgütlerinin açıklamalarında hem de haberlerde saptanmıştı.
Önen: AB yetkilileri bu bilgilerin farkında
Yavuz Önen, gerek AB'nin Genişlemeden Sorumlu Komiseri Olli Rehn'le, gerekse AB Türkiye delegasyonuyla ve Avrupa Parlamentosu'ndaki siyasi gruplarla görüşmelerinde, bu bilgileri ve saptamaları ilettiklerini, bunu diğer hak örgütlerinin de yaptığını söylüyor.
Buna karşın, raporda bu bilgilerin yer almamasınıysa "İşkence vardır denen bir Türkiye'yi AB ailesine almak kolay değil. Ayrıca AB de kendi insan hakları standartlarını düşürmüş durumda. Demokratikleşme, hak ihlallerinin engellenmesi sadece Türkiye'nin değil, AB'nin de sorunu" diyerek açıklıyor.
AB ülkelerinde güvenlik stratejileriyle birlikte yabancı düşmanlığının, göçmenlerle, mültecilerle ilgili ayrımcılığın devlet politikası olarak da arttığını anımsatan Önen, "Tartışmamız AB üzerinden değil, evrensel insan hakları değerleri üzerinden yürümeli" diyor:
"İnsan hakları değerlerini, neoliberal programlarla dirsek teması içinde hak savunuculuğu yapanlarla değil, tabanda savunanlarla yeniden inşa etmek, onlarla dayanışmak durumundayız." (TK)