İKV'nin yeni Başkanı Davut Ökütçü, "Kopenhang Kriterleri ile ilgileniyoruz ama başta iş dünyası olmak üzere ekonominin tüm aktörlerini yakından etkileyecek olan AB Müktesebat Uyumu kimsenin gündeminde değil." diyor.
İKV'nin bu çerçevede geliştirdiği "AB Müktesebatının Uygulanışının Türk İş Dünyasına Etkileri" ve "Katılım Öncesi Süreçte Türkiye-AB Seminerleri" başlıklı projeler hakkında bilgig veren Öğütçü şunları söyledi.
Söyleşimize, AB Genel Sekreterliği ile ortak yürüttüğünüz "Ufuklar Projesi"ni tanıtarak başlayalım... Bu projenin amacı, şu anda gelinen nokta ve sonuçlarına dair beklentileriniz hakkında bilgi verir misiniz?
Avrupa Ufukları Programı altında Avrupa Birliği'nin (AB) mali katkısı ile gerçekleştirilen "Katılım Öncesi Süreçte Türkiye - AB Seminerleri" projesi, Türkiye'nin tüm bölgelerini kapsayacak şekilde seçilmiş 24 ilde düzenlenecek bilgilendirme seminerlerini içeriyor.
Toplumsal bir proje olarak nitelendirdiğimiz "AB tam üyeliği"; siyasi, ekonomik ve sosyal yaşamda önemli değişiklikler meydana getirecektir. Seminerlerde ise, tam üyeliğe hazırlığı içeren katılım öncesi sürecin amaçları, kapsamı, uygulanması, sağladığı olanaklar ve etkileri ele alınacak.
Yakın bir zamanda ilk seminerler başlatılacak. Toplumun tüm kesimlerine yönelik olan proje sonucunda, ülkemiz genelinde "AB ve Türkiye - AB ilişkileri çerçevesinde katılım öncesi sürece ilişkin bilginin" yaygınlaştırılması, toplumun tüm kesimlerinin sürece daha yakınlaştırılması bilinçli bir toplumsal desteğin sağlanması mümkün olacaktır...
AB'den Türkiye adına beklentileriniz neler?
"AB tam üyeliği", bir değerler ve kurallar bütünüdür. Avrupa Birliği, kuruluşunda çizilen "geleceğin barış ve refah Avrupası" ideali doğrultusunda idari, yasal ve uygulamaya dönük yapısını oluşturdu, hedefleri ve gereksinimleriyle bütünleşen politikaları belirleyerek uygulamaya geçirdi. Helsinki Zirvesi'nde AB tam üyeliğine adaylığı teyit edilen Türkiye, siyasi kriterlerin tamamlanmasını takiben katılım müzakerelerine başlayacak. Nihai hedef, tüm kriterlerin karşılanarak tam üyeliğin gerçekleştirilmesi.
AB tam üyeliğine aday bir ülke olarak tam bu süreçte, sizce nelere öncelik verilmesi gerekiyor?
Tam üyeliğin gerçek anlamda ne ifade ettiğinin altyapısını oluşturan; AB'nin kurumsal yapısı, hedefleri ve politikalarıdır. AB'nin genişlemesi, belli kriterleri içeren bir zemine oturtuldu. Türkiye de, üyeliğin gereklerini yerine getirerek AB'deki yerini alacaktır. Bu noktada bana göne nihai hedefimize ulaşmak için yapmamız gerekenler yanında, yaptıklarımızın ve yapacaklarımızın AB'ye aktarılması ve AB vatandaşları ile daha fazla yakınlaşmanın sağlanması büyük önem taşıyor.
Türkiye'nin AB'ye tam üyelik konusunda üzerine düşenleri 100 olarak nitelersek; Türkiye bu yolda şu ana kadar yaptıklarıyla bu 100'ün neresinde?
Yasal düzenlemeler açısından Türkiye çok önemli bir mesafe kat etti. Ve sanıyorum bu 7. Paket de artık, bunun yasal çerçevesinin tümünü kapsayacak düzenleme çalışmalarını bitirmiş olacaktır. Ancak tabii Avrupa'nın en çok üzerinde durduğu konu, bunun yaşama geçirilmesi. Bunları artık doğru şekilde bireylerin yaşamına yansıtılması gerek
Peki, AB'nin Türkiye'ye yaklaşımı konusunda ne düşünüyorsunuz? Kimilerinin söylediği gibi Türkiye'ye önyargılı mı yaklaşıyorlar, yoksa aslında bize karşı samimiler mi?
Öncelikle şunu söylemek lazım... Bütün AB ülkelerinde Türkiye'ye sıcak bakıldığını söylemek doğru değil. Türkiye'nin AB'ye girmesi konusuna soğuk bakan ülkeler de var. Ancak, AB'nin kamuoylarını Türkiye'de olan gelişmeler konusunda bilgilendirme ve Türkiye'yi tanıtmada görev bize düşüyor. Ama geçmiş dönemlere geri dönüp baktığımızda, Türkiye'nin, bugün her zamankinden daha ziyade "AB'ye tam üyelik hedefi"ne yaklaşmış bulunduğunu görüyoruz. Bu konuda, her geçen gün artan sayıda parlamenterin, AB Parlamentosu üyelerinin Türkiye'ye pozitif bakışlarının olduğunu gözlüyoruz. Ancak bu konuda Türkiye olarak daha yolun yarısındayız...
AB Müktesebatı'nın uygulanmasının Türk iş dünyasına yansımaları nasıl olacak?
Siyasi, ekonomik ve sosyal yaşamın tüm alanlarını kapsayan AB Müktesebatı, başta iş dünyası olmak üzere, toplumun tüm kesimlerini etkileyecek. Vakfımız, Avrupa Birliği Genel Sekreterliği ile birlikte "AB Müktesebatının Uygulanmasının Türk İş Dünyasına Etkileri" adlı bir projeyi de hayata geçiriyor. AB mali katkısı ile gerçekleştirilen bu proje ile, ekonomik ve ticari hayatı doğrudan etkileyecek müktesebat konuları çerçevesinde iş dünyasının temsilci kuruluşları, ilgili sivil toplum örgütleri, kamu kurum ve kuruluşları ve sendikalardaki uzmanların düzenlenecek seminerler aracılığıyla bilgilendirilmesi ve AB uyum sürecini izleme ve değerlendirme kapasitesinin güçlendirilmesi hedefleniyor.
Bu seminerler kimlerin katılımı ile, nerelerde gerçekleşecek, içeriği nasıl olacak?
Bilgilendirme seminerlerini temmuz ayında başlatmayı öngörüyoruz. Proje; sivil toplum örgütleri, özel sektör temsilci kuruluşları, sektörel kurumlar, sendikalar, üniversiteler, yerel yönetimler, kamu kurum ve kuruluşları, siyasi partilerin yerel örgütleri, medya temsilcileri ve firmaları, yani toplumun tüm kesimlerini kapsıyor. Seminerlerde mali işbirliği, Türkiye'nin aday ülke statüsüyle katılabileceği AB pogramları ve ajansları gibi sürecin sağladığı imkanlar ele alınacak. Bunların dışında proje kapsamında, AB tam üyeliğinin Türkiye vatandaşlarına sağlayacağı katkıların kapsamlı olarak ele alındığı iki çalışma da dağıtılacak.
Türkiye'nin AB'ye üye olması açısından sizce hangi tarih gerçekçi?
Müzakere sürecine 2005'te başlarsak, bu yaklaşık 2009'u işaret ediyor; 2006'da da yeni bütçe döneminin getireceği sıkıntıları da dikkate alırsak, 2010 ile 2012 arasındaki bir tarih "gerçekçi" bir tarih olur diye düşünüyorum.
Türkiye'nin genel ekonomik duruma ilişkin değerlendirilmeleriniz nasıl?
Türkiye'nin "Güçlü Ekonomiye Geçiş"le ilgili IMF ile de mutabık kaldığı, ama asıl olarak kendisinin hazırladığı bir program var. Bu programı sulandırmadan, sıkı sıkıya bağlı kalarak uyguladığı takdirde, Türkiye, krizi atlatacaktır. Sayın Kürşad Tüzmen'in ifadesinde yer bulanları; özellikle ihracatçıların TL'nin yabancı para karşısında değer kazanmasının getirdiği sıkıntılar, girdi maliyetlerindeki yükseklikler konusunda önlem alınmasına yönelik olarak yorumluyorum.(NK)
Proje illeri
Marmara Bölgesi: Bursa, Edirne, Kocaeli
Orta Anadolu Bölgesi: Eskişehir, Kayseri, Konya, Sivas
Ege Bölgesi: Denizli, İzmir, Kütahya
Akdeniz Bölgesi: Adana, Antalya, Isparta
Karadeniz Bölgesi: Samsun, Trabzon, Zonguldak
Doğu Anadolu Bölgesi: Elazığ, Erzurum, Kars, Malatya, Van
Güneydoğu Anadolu Bölgesi: Diyarbakır, Gaziantep, Şanlıurfa