Türkiye, azınlık dillerinde yayın ve azınlıkların kamu yaşamına katılımı gibi konularda Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı (AGİT) Ulusal Azınlıklar Komiseri (HCNM) ile diyaloğun başlatılmasının bir ihtiyaç olduğuna yer verildi.
Türkiye'den iki sözleşmeye imza istendi
Raporda, Birleşmiş Milletler (BM) Medeni ve Siyasi Haklar Sözleşmesi'ne (ICCPR) taraf olan Türkiye'nin, buna karşın aznlıklık hakları sağlamak konusunda ve BM Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklar'a dair Sözleşmeyle (ICESCR) ilgili çekincelerinin "kaygı konusu" olduğu ifade edildi.
Rapor, Türkiye'nin, Avrupa Konseyi Ulusal Azınlıklarına Korunmasına dair Çerçeve Sözleşmesi ve Avrupa Bölgesel ve Azınlık Dilleri Şartı'na henüz imza koymadığını da kaydetti.
"Lozan'a saygı, belirli haklar vermeyi engellemez"
Ders kitaplarında ayrımcı ifadelerin çıkarılması için ilave çabalara ihtiyaç duyulduğuna değinen raporda Türkiye'nin 1923'e ait Lozan Antlaşması'na göre, sadece Müslüman olmayan dini topluluklar Yahudiler, Ermeniler ve Rumlar, azınlık olarak kabul ettiği belirtildi.
"Antlaşma'ya önyargıyla yaklaşmayan Türk yetkililerinin, Türk vatandaşlarının bir çoğunluk veya azınlık mensubu bireyler olarak değil hukuk önünde eşit haklara sahip bireyler olarak göründüğüne işaret eden raporda, "Bu yaklaşım kimliklerini korumaları için etnik köken, din ve dil temelinde bazı Türk vatandaşlarına özel haklar tanımada Türkiye'ye engel değil" deniyor.
"Türkiye, kültürel çeşitliliğin sağlanması ve Avrupa standartlarına uyumlu olarak azınlıkların korunması için ilerleme sağlayamadı" denilen raporda, Diyarbakır Çağrı FM radyosunun Mart ayında Radyo Televizyon Üst Kurulu'ndan (RTÜK) Kırmançi ve Zazaca yayına yapmak için izin aldığı kaydedildi.
"Cemevleri tanınmıyor, yapımı desteklenmiyor"
Vicdan özgürlüğüyle ilgili olarak da Alevilerin, kendi ibadet mekanları olan Cemevlerini faaliyete sokmak konusunda zorluklarla karşılaştığı, yetkililerin Cemevleri'ni ibadet yeri olarak tanımadıkları ve bu çalışmalara maddi destek de sağlamadıkları da kayda geçti.
Siyasi kriterlere değinen raporda, Türkiye'deki yüzde 10'luk seçim barajının AB ülkeleri içerisinde en yükseği olduğu; müzakereleri başlatabilecek bir hazırlık sağlanması için Türkiye'deki reformların tatminkar bir düzeye erişmesinin önemine vurgu yapıldı. (EÖ/NZ)