Avrupa Komisyonu'nun açıkladığı 2010 Türkiye İlerleme Raporu'nda Kürt sorunu ve bağlantılı gelişmeler geniş yer kapladı. Rapor hazırlandığı tarih açısından son dönemdeki -PKK'nin eylemsizlik kararı, Abdullah Öcalan'la görüşmeler vb.- olumlu gelişmelere yer vermiyor.
Hükümetin demokratik açılımının "beklentileri karşılamadığı", sorun daha fazla tartışılsa da, konuyu tartışan gazetelere baskının arttığı, pek çok alanda yasal değişikliklerin yapılmadığı, önceki gün yayınlanan raporda vurgulanıyor.
Raporda Kürt sorunundan bahseden bölümlerde özetle vurgulanan noktaları aktarıyoruz.
Doğu ve güneydoğuda durum
Raporun bu bölümünde Güneydoğu Anadolu Projesi'nin (GAP) bölgenin sosyo-ekonomik kalkınması için öneminden bahsediliyor.
Hükümetin demokratik açılımla birlikte yerleşimlere eski isimlerinin verilmesi ve Kürtçe yayın konusunda adım atıldığı vurgulanıyor.
Fakat, AB'nin "terörist örgütler" listesinde de olan PKK'nin saldırılarının ölümlere yol açtığı, yaz aylarında saldırıların yoğunlaştığı, Türkiye'nin de Kuzey Irak'a hava saldırıları düzenlediği; hükümetin sınırötesi harekat tezkeresini uzattığı belirtiliyor.
Mahmur mülteci kampından PKK'lilerin ve mültecilerin dönüşünün durdurulduğu, gelen grubun da geri döndüğü hatırlatılıyor.
Demokratik açılım çerçevesinde açıklanan somut adımların beklentileri karşılamadığı ve rafa kaldırıldığı ekleniyor.
KCK operasyonlarını anan raporda, TMY'deki geniş terör tanımı nedeniyle temel haklara yönelik kısıtlamaların endişe kaynağı olduğu söyleniyor.
Karamayınlarının askerler ve siviller için güvenlik tehdidi oluşturduğu belirtiliyor. Hükümete göre PKK'nin anti-personel mayın kullanmaya devam ettiği, Ottawa Anlaşması'na göre mayın kullanımının yasaklandığı ve Türkiye'nin 1 Mart 2014'e kadar bu yükümlülüğü yerine getirmesi gerektiği vurgulanıyor.
Sınır bölgelerinde mayın temziliğinin öncelikli bir konu olduğunu söyleyen raporköy korucuları sorunununsa ele alınmadığını belirtiyor.
"Sonuç olarak, verilen sözlere karşın demokratik açılım sadece kısmen takip edildi. Kürt sorununu ele alan çabaların sürmesi önemli. TMY değiştirilmeli. Mayınlar ve korucular endişe konusu."
Kültürel haklar
Raporun bu bölümünde RTÜK'ün Kürtçe yayın önüneki engelleri kaldırdığı, ilk defa Diyarbakır Devlet Tiyatrosu'nun Kürtçe oyun oynadığı , Artuklu Üniversitesi'nde Kürtçe bölümünün açıldığı belirtiliyor.
Seçim Kanunu'nda yapılan değişikliğin Kürtçe'nin seçim kampanyalarında kullanılmasının önünü açtığı da olumlu gelişmeler arasında sayılıyor.
Eleştiriler arasındaysa Türkçe dışındaki dillerin kullanımının siyasi partiler ve seçim kanunlarında yasak olması ve mahkemelerin bu konuda çelişkili kararlar vermesi de var.
Diyarbakır'da Bahar Kültür Merkezi üyesi 13 kişinin bir yıl boyunca sanatsal faaliyette bulunmamakla cezalandırması, anadili Türkçe olmayan çocukların bu dili özel ve kamu okullarında öğrenemiyor olması, Türkçe bilmeyenlerin kamu hizmetlerine ulaşımı için düzenleme yapılmaması da eleştiriler arasında.
Yine rapora göre, cezaevlerinde Kürtçe'nin kullanımı kolaylaştırılsa da, güvenlik gerekçesi ve farklı kurumların farklı uygulamaları nedeniyle kısıtlanıyor.
Toplantı özgürlüğü
Bu bölümde Newroz'un çoğu yerde barış içinde gerçekleştiği ancak güneydoğuda Kürt sorunuyla ilgili pek çok eylemin şiddetle sonlandığı belirtiliyor.
Diyarbakır Göç-Der'in kapatılması da bu bölümde anılıyor.
İfade özgürlüğü
Bu bölümde Kürt sorunu da dahil, pek çok hassas konunun medyada ve toplumda artan oranda tartışılır hale geldiği vurgulanıyor.
Ancak Kürt sorununu tartışan ve Kürtçe yayınlanan gazetelere baskının arttığı, Azadiye Welat'ın defalarca yasaklandıığı, AİHM'nin TMY'nin 6/5. maddesinde değişiklik önerdiği ekleniyor. (EÜ)