Avrupa Komisyonu, Türkiye 2024 Raporu'nu tamamlayarak Avrupa Parlamentosu, AB Konseyi ve diğer ilgili AB kurumlarına sevk etti.
96 sayfa tutan raporda,Türkiye'nin "Avrupa Birliği için önemli bir ortak ve aday ülke" olduğu teyit edildi. Avrupa Birliği Konseyinin nisan 2024'te "AB'nin Doğu Akdeniz'de istikrarlı ve güvenli bir ortama ve Türkiye ile işbirliğine dayalı ve karşılıklı olarak yararlı bir ilişkinin geliştirilmesine yönelik stratejik çıkarını" vurguladığı hatırlatıldı. Bu bağlamda Avrupa Birliği Konseyi, Avrupa Birliğinin Kıbrıs çözüm görüşmelerinin yeniden başlatılmasına ve ilerlemesine AB-Türkiye iş birliğini daha da artırmada özel önem verdiğini vurguladı. "Hem AB'nin hem de Türkiye'nin, 23 Kasım 2023 tarihli AB-Türkiye ilişkileri hakkında Ortak Bildiri ve ilgili Avrupa Birliği Konseyi önerileri doğrultusunda karşılıklı çıkar alanlarında yeniden etkileşim kurmaya devam ettiği"ni kaydetti.
Katılım müzakereleri 2018'den bu yana durma noktasında
Raporda "Avrupa Birliği Konseyi Sonuçları doğrultusunda Türkiye ile katılım müzakereleri 2018'den bu yana durma noktasında kaldı." denildi ve "AB'nin demokratik standartların, hukukun üstünlüğünün, yargının bağımsızlığının ve temel haklara saygının sürekli kötüleşmesine ilişkin ciddi endişeleri[nin] ele alınmadı[ğı]" kaydedildi.
Göç işbirliği sürüyor: Türkiye 3,6 milyon göçmeni barındırıyor
Rapora göre "2016 AB-Türkiye Beyanı sonuç vermeye devam etti ve göç konusunda işbirliğinin temel çerçevesi olmaya devam etti."
AB göç kapsamında 2011'den bu yana 10 milyar avro aktardı
"Türkiye, Suriye ve diğer ülkelerden gelen 3,6 milyon mülteciye ev sahipliği yapmak için olağanüstü çabalarını sürdürdü. AB, 2011'den bu yana mültecileri ve ev sahibi toplulukları desteklemek için 10 milyar avro harekete geçirdi. Komisyon, temel ihtiyaçlar, sınır yönetimi, eğitim, sağlık hizmeti, koruma ve sosyo-ekonomik destek gibi alanlarda yardım sağlamaya devam etti."
Ekonomik ilişkiler: 206 milyar avroyu aşan ticaret hacmi
Rapora göre, "ekonomik açıdan Türkiye, 2023'te 206 milyar avroyu aşan ticaretle" AB'nin beşinci büyük ticaret ortağı oldu.
"2023'ten bu yana Türkiye ile Yunanistan arasındaki ikili ilişkiler iyileşti ve Türkiye Doğu Akdeniz'de izinsiz sondaj faaliyetinde bulunmadı veya Yunan adaları üzerinde uçuşlar gerçekleştirmedi.
Türkiye BM Güvenlik Konseyi kararlarına aykırı iki devletli çözümü savundu
Raporda "Türkiye['nin], Kıbrıs Cumhuriyeti'ni tanımayı reddetmeyi sürdürdüğü ve ilgili BM Güvenlik Konseyi Kararları'na aykırı olarak Kıbrıs'ta iki devletli bir çözümü defalarca savundu[ğu]na" yer verildi.
Raporun temel bulguları: Demokrasi
Demokrasi başlığı altında "Mart 2024'te yapılan yerel seçimler[in], seçim kampanyasında gözlemlenen bazı eksikliklere rağmen, genel olarak iyi organize edildi[ği] ve halkın iradesine saygı duyuldu[ğu] kaydedildi. Devamında yapılan değerlendirmeler şöyle:
Cumhurbaşkanlığı sistemi, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin yasama ve denetleme işlevlerini büyük ölçüde zayıflatmıştır. Hükümetten hesap sormak için gereken araçlardan yoksundur.
Entegrasyon sürecinden sorumlu kurumlar yerinde. Ana sorumlu organ, bir Bakan Yardımcısının sorumluluğu altındaki Avrupa Birliği Başkanlığıdır.
Başkanlık sistemi, kontrol ve denge eksikliği ile karakterize edilmeye devam ediyor. Düzenleyici otoritelerin çoğu doğrudan Cumhurbaşkanlığına bağlı kalırken, kamu yönetimi oldukça siyasallaşmıştır. Hükümet muhalefet partilerinden belediye başkanlarına yönelik baskısı yerel demokrasiyi zayıflatmaya devam etti.
Türkiye'deki sivil toplum
STK'ler, faaliyet gösterecekleri alanın daralması ve yetkililerin sürekli baskısı da dahil olmak üzere çok sayıda kısıtlamayla karşı karşıya kaldıkları zorlu bir ortamda faaliyet göstermektedir. Buna rağmen, sivil toplum sesini duyurmaya ve sivil hayata aktif olarak katılmaya devam etti ve birçok alanda önemli katkılarda bulundu. Yeni mevzuat ve politikalar konusunda bağımsız STÖ'lere danışılmasını sağlayacak mekanizmaların devreye sokulması gerekiyor.
Kamu yönetimi reformu: Komisyonun tavsiyeleri uygulanmadı
Rapora göre, Türkiye, bir miktar hazırlık ile orta düzeyde hazırlık arasında bir durumda ve raporlama döneminde herhangi bir ilerleme kaydetmedi.
Komisyonun geçen yılki tavsiyeleri uygulanmadı ve geçerliliğini koruyor. Önümüzdeki yıl Türkiye'nin kamu yönetimi ve kamu mali yönetimi reformu için kapsayıcı bir strateji hazırlaması ve benimsemesi; özellikle üst düzey görevlerde liyakate dayalı işe alımlar, atamalar ve terfiler yapılması, politika planlama belgelerinin ve yasa tekliflerinin hazırlanmasında kapsayıcı ve kanıta dayalı yöntemler elde etmek için politika oluşturma sürecini gözden geçirmesi bekleniyor.
Yargı ve Temel Haklar: Ciddi kaygılar sürüyor
Rapora göre, Türkiye, hukukun üstünlüğü ve temel haklar alanında hazırlıkların erken bir aşamasında önceki raporlarda belirlenen temel konularda ilerleme kaydetmedi ve ciddi kaygılar sürüyor.
Yargının işleyişinde, Türkiye bu alandaki hazırlıkların erken bir aşamasındadır ve herhangi bir ilerleme kaydedilmedi. Yeni yargı reformu paketlerinin kabul edilmesine rağmen, yargının işleyişindeki temel eksiklikler giderilmedi. Türkiye, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin (AİHM) bazı kararlarını uygulamaktan kaçınmaya devam etti. Yetkililerin hâkim ve savcılar üzerindeki aşırı baskısı, yargının bağımsızlığını ve kalitesini olumsuz etkilemeye devam etti. Ülkenin yargı sisteminin işleyişini önemli ölçüde iyileştirmek için ciddi çabalara ihtiyaç var.
Komisyonun geçen yılki tavsiyeleri uygulanmadı ve önümüzdeki yıl Türkiye'nin özellikle şunları yapması bekleniyor:
* Yargının görevlerini bağımsız ve tarafsız bir şekilde yerine getirmesine olanak tanıyan Avrupa standartlarına uygun bir siyasi ve hukuki ortam yaratmak, kuvvetler ayrılığını güçlendirmek ve alt mahkemelerin, kararları AİHM içtihatlarına uyması gereken Anayasa Mahkemesi kararlarına saygı göstermesini sağlamak;
* Hakimler ve Savcılar Kurulu (HSK) üyelerinin seçim yapısını ve sürecini, yürütmenin rolü ve etkisi sınırlı olacak şekilde değiştirmek ve HSK'nin veya üst düzey yetkililerin yargı süreçlerine herhangi bir müdahalesine karşı güvenceler getirmek;
* Tüm adli işlemlerin, özellikle suç mağdurlarının hakları ve ceza yargılamasında şüpheli ve sanıkların usule ilişkin hakları da dahil olmak üzere temel haklara saygı göstermesini sağlamak, masumiyet karinesini, bireysel cezai sorumluluk ve hukuki belirlilik ilkelerini, savunma hakkını ve adil yargılanma hakkını usulüne uygun olarak garanti altına almak.
Yolsuzlukla mücadele
Rapora göre, Türkiye, yolsuzlukla mücadelede hazırlıkların henüz erken bir aşamasındadır ve raporlama döneminde herhangi bir ilerleme kaydedilmedi. Ülke, Avrupa Konseyinin Yolsuzluğa İlişkin Medeni ve Ceza Hukuku Sözleşmeleri, Yolsuzluğa Karşı Devletler Grubu (GRECO) tavsiyeleri ve BM Yolsuzlukla Mücadele Sözleşmesi uyarınca yolsuzluğun önlenmesi ve kontrolü için bir çerçeve oluşturmak veya yolsuzlukla mücadele organları kurmak için adımlar atmadı. Yolsuzluk davalarının kovuşturulması ve karara bağlanmasında gereksiz siyasi etkinin sınırlandırılması için yasal çerçeve ve kurumsal yapının iyileştirilmesi gerekmektedir. Kamu kurumlarının hesap verebilirliklerini ve şeffaflıklarını geliştirmeleri gerekiyor.
Komisyonun geçen yılki tavsiyeleri uygulanmadı. Önümüzdeki yıl Türkiye'nin özellikle şunları yapması baklaniyor:
* Yolsuzlukla mücadeleye ilişkin uluslararası yükümlülüklerini, özellikle BM Yolsuzluğa Karşı Sözleşme ve ilgili Avrupa Konseyi Sözleşmeleri'ni yerine getirmek.
* Gerekli mevzuatın kabul edilmesi de dahil olmak üzere, GRECO tarafından yayınlanan tavsiyelerin etkin bir şekilde takip edilmesini sağlamak;
* Yolsuzluğu etkili bir şekilde ele almak için açık bir siyasi irade ve vizyonu yansıtan, güvenilir ve gerçekçi bir eylem planıyla desteklenen bir yolsuzlukla mücadele stratejisi geliştirmek.
Temel haklar: AİHM kararları, kadına karşı şiddet konusu çözülmedi
Ülkedeki genel insan hakları durumu iyileşmedi ve endişe konusu olmaya devam ediyor. Türkiye'deki yasal çerçeve, insan haklarına ve temel haklara saygı için genel güvenceler içermekle birlikte, mevzuatın ve uygulamasının Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (AİHS) ve AİHM içtihadı ile uyumlu hale getirilmesi gerekiyor.
Gazetecilerin, yazarların, avukatların, akademisyenlerin, insan hakları savunucularının ve diğer muhalif seslerin teröre destek verdikleri iddiasıyla mahkumiyetleri devam etti.
Komisyonun geçen yılki tavsiyeleri uygulanmadı ve uygulanmaya devam ediyor. Önümüzdeki yıl Türkiye'nin özellikle şunları yapması bekleniyor:
* Terörle mücadele mevzuatı ve uygulamasını, terörle mücadele uygulamalarını Avrupa standartları, AİHM, AİHM içtihadı ve Venedik Komisyonunn tavsiyeleri ile AB müktesebatı ve uygulamaları ile uyumlu hale getirmeli;
* Kadına yönelik her türlü şiddetle etkin bir şekilde mücadele etmek için yasal çerçeveyi ve uygulamasını iyileştirmek; LGBTI+ bireylere karşı olanlar da dahil olmak üzere her türlü ırkçılık ve ayrımcılıkla etkin bir şekilde mücadele etmek ve azınlıkların korunmasını sağlamak;
* AİHM kararlarını, Türkiye'ye karşı Kavala davası da dahil olmak üzere, öncelikli olarak uygulamak.
İfade özgürlüğü
Rapor bu alanda da Türkiye'nin hazırlıkların erken bir aşamasında olup, rapor döneminde herhangi bir ilerleme kaydetmediğini ve ciddi kaygıların sürdüğünü kaydetti.
Komisyon'un geçen yılki tavsiyeleri uygulanmadı. Önümüzdeki yıl Türkiye'nin özellikle şunları yapması bekleniyor:
* Tutuklu yargılanan gazetecileri, insan hakları savunucularını, avukatları, yazarları ve akademisyenlerin serbest bırakılması ve haklarında açılan ceza davalarının AİHM ve AİHM'nin belirlediği kriterlere göre sonuçlandırılmasının sağlanması;
* Ceza mevzuatının, özellikle Terörle Mücadele Kanunu, Ceza Kanunu, Veri Koruma Kanunu, İnternet Kanunu, "yalan haber" tanımına ilişkin yeni medya kanunu ve Radyo ve Televizyon Üst Kurulu kanununun, Avrupa standartlarına uygun olacak ve ifade özgürlüğünü kısıtlamayacak şekilde orantılı bir şekilde uygulanacak şekilde gözden geçirilmesi;
- Medyanın çalışmalarını bağımsız olarak ve misilleme veya işten çıkarılma korkusu olmadan yürütmesini sağlayan güvenli ve çoğulcu bir ortam sağlanması.
(AEK)