Bugün açıklanan ilerleme raporunda eğitimle ilgili belirlemeler yer almamasına karşın, 2003 ilerleme raporunda anadilde eğitim, bedensel engellilerin eğitime katılması, üniversite denkliklerinin sağlanması gibi konularda öneriler yer almıştı.
Şimşek, müzakere ve üyelik sürecinde AB fonları sayesinde okullaşma oranı, okulların kalitesi gibi konularda ilerlemeler olabileceğini, ancak eğitimi özelleştirmenin süreceğini savunuyor.
Şimşek, öğretmenlerin yaşam koşullarının iyileşmesi ve eğitime ayrılan bütçenin artması konusunda AB'nin itici güç olmayacağını, hükümetin bu konudaki olumsuz tutumunun süreceğini öne sürüyor.
Ilgaz ise, Türkiye'nin AB ile ekonomik bütünleşmesi sürecinde kalifiye eleman ihtiyacını karşılamak üzere meslek okullarının iyileştirilmesi konusunda değişiklikler yapılacağını söylüyor.
Ilgaz, üniversitelerin AB ülkeleriyle denkliklerinin sağlanması sürecinin başladığını, ancak eğitim sistemindeki temel sorunların değiştirilmesi için AB'nin bu konudaki maddi desteğinin artması gerektiğini savunuyor.
Ayrıca, Türkiye'deki AB destekli eğitim projelerine katılımın artması için okullarda yabancı dil eğitimine ağırlık verileceğini söylüyor.
"Mesleki eğitime önem verilecek"
200 bine yakın üyesi olan ve geçtiğimiz günlerde tüzüğünde anadilde eğitimi savunduğu için kapatılma davası açılan ve uyum yasaları gerekçe gösterilerek davası beraatle sonuçlanan Eğitim-Sen adına Şimşek, AB'ye üyelik sürecinde eğitim alanında olabilecek değişiklikleri şöyle değerlendirdi.
* Türkiye okulların ve eğitim kalitesinin iyileştirilmesi AB fonlarının nasıl kullanılacağı çok önemli. Ders kitaplarının Milli Eğitim Bakanlığı yerine özel yayınevlerine bastırılarak nasıl bir kayıp oluştuğunu biliyoruz.
* Genel anlayış olarak Türkiye'deki eğitim sisteminin baskıcı, çoğu zaman çocuklara şiddet uygulanabilen, ayrımcı yapısı değişecektir.
* Eğitimin kamu hizmeti olmasını savunuyoruz. Ama AB ülkelerinde ilköğretim düzeyi dışında eğitim sisteminin git gide özelleştirildiğini duyuyoruz. Bu anlamda AB sürecinde eğitimde özelleştirmenin durmasını beklemiyoruz. Ancak ilköğretim düzeyinde eğitimin kağıt üzerinde değil, pratikte parasız olmasına yönelik adımlar atılabilir. Şu anda okulların bir çok ihtiyacı kayıt paraları, okul aile birliği aracılığıyla öğrencilerden toplanan paralarla karşılanmaktadır. Öğretmenlerin kadrolu değil, sözleşmeli olarak çalıştırılması konusunda AB'deki gibi Türkiye'de de girişimler var.
Öğretmenlerin demokratik hakları artacak
* Okullaşma oranının artması, kız çocuklarının okullaşması, sınıf mevcutlarının azalması gibi konularda AB sürecinde önemli ilerlemeler olacaktır.
* Üniversitelerde öğrencilerin yasal ve demokratik haklarını kullanması açısından AB sürecinde ilerlemeler olmasını bekliyoruz.
* AB kriterlerine göre değiştirilen müfredat, Eğitim-Sen'in savunduğu ilkelere benzer şekilde ezberci bireye karşı, cins ayrımcılığının önüne geçen, bilimsel ve özgür düşünceli, katılımcı bireyin yetişmesini sağlayan bir müfredat.
* Ancak yeni müfredat eğitim uzmanlarınca tartışılmadan ve nasıl uygulamaya geçileceği tartışılmadan pilot bölgelerde uygulamaya konuldu. Ders kitaplarında gerekli değişiklikler yapılmadan, müfredatın nasıl değiştirildiğini anlamak zor. Azınlıklara yönelik ayrımcı ifadeler, milliyetçilik, cins ayrımcılığı ders kitaplarında hala var.
* AB süreci eğitim emekçilerinin demokratik haklarını kullanabilmesi, sürgüne yollanmadan düşüncelerini açıklayabilmesi nedeniyle, eğitimin tüm alanlarında yaşadıkları sorunları dile getirmeleri açısından itici olacaktır.
* Uyum yasalarıyla anadilde eğitimin hak olarak tanınmasından sonra üyelik sürecinde bunun uygulamaya da geçmesine tanık olabiliriz. Türkiye dilin bir siyaset aracı olmadığını, anadilde eğitimin çocukların pedagojik gelişimi için gerekli olduğunu kabul ederek AB'ye bu yönde uyum sağlamalıdır. (ÖG/YS)