"Fırsat eşitliği olmadan tam üyelik olamaz"
Başbakan Erdoğan'a gönderdikleri açık mektupta kadınlar, Kopenhag Kriterlerine göre, "Türkiye'nin kadın-erkek politikalarına ilişkin yükümlülüklerin siyasi kriterler altında ve eşzamanlı" olduğunu hatırlattılar; "Gerekli düzenlemeler 2004 sonuna kadar gerçekleştirilmezse, Türkiye üyelik müzakerelerine başlayamaz" dediler.
Kadınlar, 1996'dan bu yana hazırlanan AB Kadın-Erkek Eşitliği Yıllık Raporlarının 'Genişleme' başlıklı bölümünde "kadın-erkek arasında fırsat eşitliği sağlanmadan tam üyelik olamaz" ibaresinin açıkça yer aldığını da hatırlattılar.
Yapılması gereken düzenlemeler
Kadın örgütleri, Türkiye'nin tam üyelik müzakerelerine başlaması için TCK tasarısında namus cinayetleri, bekaret testleri ve cinsel yönelime ilişkin eleştiri ve önerilerinin dikkate alınmasını; İş Kanunu ve Sosyal Güvenlik konusunda gerekli düzenlemelerin gerçekleştirilmesini; sosyal politikalara yeterli kaynağın ayrılmasını; Kadının Statüsü ve Sorunları Genel Müdürlüğü Teşkilat Yasası'nın acilen çıkarılmasını istediler.
Medyada 23 Ağustos'tan bu yana yer alan "AB'nin yeni şartı kadınlar" başlıklı haberlerin aksine "kadın-erkek eşitliğinin yeni bir konu olmadığını" vurgulayan TCK Kadın Platformu adına Kadının İnsan Hakları Yeni Çözümler Vakfı'nın Başbakan Erdoğan'a gönderdiği açık mektup şöyle:
SAYIN BAŞBAKAN
Bildiğiniz gibi, 23 Ağustos'tan beri yazılı ve görsel medyada "AB'nin yeni şartı kadınlar" başlıkları yer almaktadır. Esasen, bu başlık sanılanın aksine, yeni bir konu değildir.
Sizden, AB'ye üyelik konusunda göstermekte olduğunuz kararlı tutumu, AB ve Kadın-Erkek eşitliği politikaları ile ilgili yükümlülüklerimizi yerine getirme konusunda da göstermenizi talep ediyoruz.
ÇÜNKÜ,
10 Aralık 1999'da Helsinki Zirvesinde "aday ülke" ilan edildiğimiz tarihten itibaren hazırlanan Katılım Ortaklığı belgeleri, 2. Ulusal Rapor ve Komisyon'un hazırladığı 2. İlerleme Raporu'nda, kadın politikaları konusundaki yükümlülüklerimiz ve taahhütlerimiz açıkça belirlenmiştir.
KOPENHAG KRİTERLERİNE GÖRE,
Kadın-Erkek politikalarına ilişkin yükümlülükler siyasi kriterler altındadır ve "eşzamanlı"dır. Zaman sınırlıdır ve gereken süre içinde (Türkiye için 2004 sonu) yerine getirilmediği takdirde üyelik müzakerelerine başlamak mümkün değildir.
Aday ülkeler AB müktesebatına uyum sürecinde eşitlik politikaları mevzuatına da, diğer alanlardaki mevzuata verdikleri önemi vermek durumundadır.
1996 yılından başlayarak hazırlanan AB Kadın-Erkek Eşitliği Yıllık Raporlarının 'Genişleme' başlıklı bölümlerinde, Avrupa Parlamentosu ve Avrupa Komisyonu tarafından formüle edildiği şekliyle "kadın-erkek arasında fırsat eşitliği sağlanmadan tam üyelik olamaz" ibaresi açıkça yer almaktadır.
Bu durumda, Türkiye'nin tam üyelik müzakerelerine başlaması için acilen yapılması gerekenler:
a. 14 Eylül 2004 tarihinde olağanüstü Genel Kurulda görüşülecek olan TCK Tasarısında, namus cinayetleri, bekaret testleri ve cinsel yönelim konusunda ayrımcılığın önlenmesi için yasal önlemlerin kadın örgütlerinin talepleri doğrultusunda düzenlenmesi ve diğer konularda TCK Kadın Platformu'nun eleştirilerinin göz önüne alınması;
b. İş Kanunu, kadın-erkek eşitliğine ilişkin AB direktifleri ile tam olarak uyumlaştırılması,
c. Sosyal Güvenlik konusunda ayrımcı uygulamaların kaldırılmasını sağlayacak düzenlemelerin hızla gerçekleştirilmesi
d. Kadın erkek eşitliği politikaları ve diğer sosyal politikalara yeterli kaynağın ayrılması,
e. KSSGM Teşkilat Yasasının gecikmeksizin çıkarılmasıdır.
TCK TASARISI VE KADINLAR
14 Eylül'de Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde (TBMM) görüşülmeye başlanacak olan Türk Ceza Kanunu Taslağı, kadınların insan haklarını ihlal eden ve demokratik hukuk devleti normlarıyla uyuşmayan düzenlemeler içeriyor.
Tasarı üzerinde bugüne kadar yapılan değişiklikler, kadınların taleplerini karşılamıyor. Tasarı, kadın kuruluşlarının görüşlerini ve Türkiye'nin uluslararası taahhütlerini göz ardı ederek, bu haliyle yasalaşırsa, kadınlara uygulanan ayırımcılık ve insan hakları ihlalleri devam edecek.
Türkiye'de insanların hak ve özgürlüklerini koruyacak, eşitlikçi ve çağdaş bir ceza kanunu çıkartmayı hedefleyen TCK Reformu'nun amacına ulaşması için kadınlar,
* bekaret testlerinin tamamen yasaklanmasını,
* 15-18 yaş arası gençlerin rızaya dayalı cinsel ilişkilerine getirilen yaptırımların kaldırılmasını,
* "Müstehcenlik" maddesindeki ifade hürriyetini kısıtlayıcı ifadelerin çıkartılmasını
* "Ayırımcılık" maddesine "cinsel yönelim" ifadesinin tekrar eklenmesini
* "Nitelikli İnsan Öldürme" maddesine alınan "töre saiki" ifadesinin "namus saiki" olarak değiştirilmesini istiyorlar.
Namus cinayetleri: TCK Tasarısı'na alınan "töre cinayeti" ifadesi, ülkemizde işlenen bütün namus cinayetlerini kapsamıyor. Erkek egemen toplumun çarpık namus anlayışı yüzünden işlenen namus cinayetleri yeni yasada da korunmaya çalışılıyor. Kadınlar, yeni TCK Tasarısı'nın "Nitelikli İnsan Öldürme" maddesine alınan "töre saiki" ifadesinin "namus saiki" olarak değiştirilmesini talep ediyorlar.
Bekaret kontrolleri: Bekaret kontrolleri, basında iddia edilenin aksine, yasaklanmadı. Yeni TCK bekaret testlerini yetkili hakim ya da savcının kararına bağlıyor ama, tasarıya eklenen Reşit Olmayanla Cinsel İlişki maddesi, yeni bekaret kontrollerine zemin hazırlıyor. Bu yeni madde sayesinde, bekaret testi için hakim ya da savcı kararı çıkartmak artık çok kolaylaştırılıyor. Madde ayrıca bekaret kontrolü için mağdurun onayını gerekli görmüyor ve bekaret testini uygulayan sağlık personeline de hiçbir yaptırım getirmiyor. Kadınlar TCK'daki Genital Muayene maddesinin bekaret kontrollerini açıkça yasaklayacak şekilde düzenlenmesini talep ediyorlar.
Reşit olmayanla cinsel ilişki: TCK Tasarısı'na eklenen bu madde, 15-18 yaş arası gençlerin kendi rızalarıyla girdikleri ilişkilere hapis cezası getiriyor. Dünyanın hiçbir ülkesinde görülmemiş bu uygulama aynı zamanda, Türkiye'nin taraf olduğu Çocuk Hakları Sözleşmesi ve İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi'yle de çelişiyor. Kadınlar bu maddenin TCK Tasarısı'ndan çıkartılmasını talep ediyorlar.
Ayrımcılık: Tasarı'nın Ayırımcılık maddesi kişilerin bazı ekonomik haklarını koruyor ve eşcinsellere yapılan ayrımcılığa bir yaptırım getirmiyor. Kadınlar, bu maddeye, eşcinsellere uygulanan ayrımcılığı engellemeyi amaçlayan "cinsel yönelim" ifadesinin eklenmesini ve maddenin kişilerin "siyasi, ekonomik ve sosyal" haklarını kapsayacak şekilde düzeltilmesini talep ediyorlar.
Müstehcenlik: Hiçbir tanımı olmayan, belirsiz bir Müstehcenlik maddesi ile, örneğin aile içi cinsel taciz konusundaki yayınlara ya da cinsel eğitim amacıyla kullanılan kitapçıklara bile yasak getirilebilir. Kadınlar ifade, yayın, eğitim ve basın özgürlüğünün keyfi olarak engellenmesine zemin hazırlayan bu maddenin, ifade özgürlüğünü kısıtlamayacak şekilde yeniden düzenlenmesini talep ediyorlar. (BB)