Avrupa Birliği Komisyonu'nun yayımladığı 2010 İlerleme Raporu'nda Türkiye'nin kadın hakları ve toplumsal cinsiyet eşitliği açısından sorunlu alanları sıralandı; hükümete kadın örgütlerinin de katılımıyla bütüncül bir yaklaşım oluşturma çağrısında bulunuldu.
Dün açıklanan raporda "kadın hakları ve toplumsal cinsiyet eşitliği konusunda biraz ilerlemeden bahsedilebilir" denildi. "Ekonomik ve sosyal haklar" bölümünde yer alan tespit ve öneriler özetle şöyle:
* Pozitif ayrımcılık yapılabileceği anayasaya girdi. Kadın istihdamı için başbakanlık genelgesi yayınlandı. Meclis Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu çalışmalarına devam etti.
* Kadın ve çocuklara yönelik aile içi şiddetle mücadele için SHÇEK, Kadının Statüsü Müdürlüğü ve polis arasında protokol imzalandı. Polislerin eğitimi devam etti.
* İlköğretime devamda cinsiyet eşitsizliği daralmaya devam etti ve neredeyse sıfırlandı. Kız çocuklarının okullaşması çabaları sürmeli.
* Öte yandan toplumsal cinsiyet eşitliği ve kadına yönelik şiddet konusunda ciddi sorunlar var.
* Siyasette, kamu idaresindeki yönetici kademelerinde ve sendikalarda kadın temsili çok düşük.
* Kadın istihdamı konusunda, çocuk bakım hizmetlerinin yokluğu, orta ve yüksek öğretime devamda yaşanan zorluklar ve varolan stereotipler sorun alanları. Tarımda ücretsiz emek ve enformel istihdam aşılması gereken engeller. Kadınların yoksulluk, göç ve diğer sosyoekonomik sorunları dengelemesi için hiçbir toplumsal katılım mekanizması yok.
* Yatılı ilköğretim okullarında özellikle kız çocuklarının durumu eğitim dışına düşmemeleri için ilgi bekliyor. Bu kurumlarda çocukların güvenliği tartışma konusu. Sistemin şeffaf biçimde denetlenmesi gerekiyor.
* Okul kitaplarında hala kadının rolü konusunda stereotipler var.
* Namus cinayetlerinin arttığı yönünde veriler var. Kadın sığınaklarının ve diğer koruyucu hizmetlerin sayısı hala sınırlı. Sığınak ve belediye çalışmaları üzerinde etkin bir hükümet denetimi yok. Kurumlar arası işbirliği artırılmalı. Kamu çalışanlarının eğitimi sürmeli.
* Aile içi şiddet konusunda AİHM'nin Opuz kararı hala uygulanmayı bekliyor. Aile mahkemeleri ciddi cezalar veriyor ama bu sürekli hale gelmeli.
* Erken ve zorla evlilikler endişe konusu. Bu evlilikler aynı zamanda üreme sağlığı ve aile içi şiddet risklerini artırıyor. Bu konuda güvenilir veri yok.
* Kadın örgütleri merkezi ve yerel düzeyde kamu kurumlarıyla işbirliğinin zayıfladığını bildiriyor.
* Toplumsal cinsiyet eşitliği ve kadına yönelik şiddetle ilgili ulusal eylem planı gerekli insani ve maddi kaynaktan yoksun. Planda somut ve ölçülebilir hedefler yok. Kadın haklarına yönelik, kadın örgütlerinin katılımıyla ortaya çıkacak bütüncül bir yaklaşım henüz yok.
Kadın haklarıyla ilgili bölümde "Genel olarak kadın haklarını ve toplumsal cinsiyet eşitliğini güvenceye alan yasal altyapı bulunuyor. Bu çerçeve anayasa değişikliğiyle güçlendi. Fakat pratikte sorunlar sürüyor.Özellikle bu yasal çerçeveyi siyasi, sosyal ve toplumsal bir gerçeğe dönüştürmek için artan oranda çaba gerekiyor. Namus cinayetleri, erken ve zorla evlilikler ve aile içi şiddet ciddi sorunlar olarak duruyor. Yasalar tüm ülkede düzenli olarak uygulanmalı. Kadın hakları ve toplumsal cinsiyet eşitliği farkındalığı için daha fazla eğitim gerekli" denildi. (EÜ/EÖ)