Bianet'in sorularını yanıtlayan Canbolat'a göre Türkiye'nin AB üyeliği en fazla bu birliğin bir "Hristiyan Kulübü" olmadığını göstermesi açısından önemli:
Türkiyeli yetkililer AB'nin 2005 veya daha ileri bir tarihi telaffuz etmesine çok sert tepki gösterdi, Erdoğan ilişkileri gözden geçiririz dedi, Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer de protesto amacıyla zirveye katılmama kararı aldı. Tüm bu tepkiler ne kadar doğru, etkili olabilir mi?
Prensip olarak iki şey söylenebilir: Biri Türkiye'nin tavır koyması gerekir. Türkiye 'her şeyimizi değiştirdik, Avrupa'ya uymak için Kopenhag kriterlerini yerine getirdik' dediği zaman Avrupa bunu çok inandırıcı bulmayabilir ama ' biz de ortak uygarlığı birlikte yaratmalıyız, bu uygarlık bir insanlık birikimine dayalı bir uygarlıktır, burada biz de yer alalım.' demek gerekir. Bu anlamda tavır koymak doğrudur.
Türkiye AB'nin şart koştuğu siyasi kriterleri yerine getirmede tatmin edici bir izlenim vermiyor. Hala insan hakları, demokratikleşme konusunda ihlaller yaşanıyor. Böyle bir ortamda Türkiye'nin haklı olduğu söylenebilir mi?
O eksiklikleri elbette ki gidermek gerekiyor. Kopenhag kriterleri, insan haklarına saygı Türkiye'nin kendisi için yapması gereken düzenlemeler. Bu süreç zaten başladı. Parlamentoda yapılan yasal değişiklikler bunun kanıtı. Türkiye böylece bir irade beyanında bulundu. Ve bu yönde ilerleme kaydedeceğini gösteriyor. Ama duygusal tepkisellik de iyi değil. AB'nin ne olduğunu tam olarak bilmediğimiz için böylesi tepkiler veriyoruz. Almanya'nın, AB'nin bazı ülkeleri kabul ederken bazılarını reddetmesinin nedenlerini pek dikkate almıyoruz.
AB'nin 13 aday ülkeden yalnızca Türkiye'ye ayrı bir müzakere tarihi öngörmesinin nedeni ne?
Bütün söylenenlere rağmen Avrupa'da bazı çevreler Türkiye'yi dışlıyor. Kültürel, dinsel farklılığından dolayı dışlıyor. Bunu görmezlikten gelemeyiz. Ama bunu aşmanın yolu kendimizi eylemimizle, davranışımızla ortaya koymakla olur. Protestolarla, duygusallıklarla bir yere varılamaz. Bu tür tepkiler aradaki mesafeyi daha da açar.
Türkiye'nin dışlanmasında sadece bahsettiğiniz kültürel farklılıklar mı etkili, kriterlerin yerine getirilmemesi de etkili değil mi?
Demokratikleşme yönünde atılan adımlar Türkiye'nin pozisyonunu güçlendirir. O noktada Türkiye'ye yönelik itirazlar var, önemli olan bizim o itirazların dayanaklarını ortadan kaldırmak.
Türkiye bu günkü haliyle AB'ye ne vaat ediyor. Türkiye'nin hangi özelliği AB için cazip geliyor, hangi durumu AB için caydırıcı oluyor?
Türkiye her şeyden önce Avrupa'ya kendisini dünyaya yansıtması için bir şans veriyor. Türkiye özellikle son değişimle birlikte İslami duyarlılığı olan bir parti olarak tanınan AKP'nin iktidara gelmesi hem dünyaya hem de Avrupa'ya yeni bir fırsat da verebilir. Yeni hükümetin bu şansı iyi değerlendirmesi şartıyla. Eğer yeni hükümet dünyada İslama yönelik negatif imajı değiştirebilirse, hem Türkiye AB ilişkileri bakımından hem de Türkiye'nin dünyadaki konumu bakımından önemli olur, Avrupa da bundan kazançlı çıkar. Avrupa'nın Türkiye'yi kendisine doğru çekmesi çok bağnaz, Ortaçağ Avrupa'sı gibi bir zihniyete sahip olmadığını gösterir.
O izlenimi ortadan kaldırmak dışında ne katacak?
Türkiye Avrupa'ya ekonomik anlamda çok büyük yük getirebilecek durumda. Bunu kendileri de söylüyor. Önce böyle bir yükü getirebilir ama uzun vadede sosyal anlamda, üretim anlamında Türkiye'nin katacağı çok şey var çünkü Türkiye'de büyük bir üreten işgücü var. Genç bir nüfus var, Avrupa ise yaşlanıyor...Ayrıca Türkiye güvenlik bakımından da Avrupa'nın ortak dış politikasında çok önemli bir fırsat sağlar.
Türkiye'de AB üyeliğine endeksli olarak demokratikleşme yönünde adımlar atıldı. AB ile olası bir küskünlük Türkiye'nin attığı adımlardan vazgeçmesine neden olabilir mi?
Hayır. Türkiye AB için değil bunu kendisi için yapmalı. Bizim öyle bir konuma gelmemiz gerekiyor ki, Norveç gibi olabilmeliyiz ki "biz üye olmayacağız" diyebilelim.
Recep Tayyip Erdoğan Türkiye'nin beklemediği bir kararın çıkması durumunda AB ile ilişkilerimizi gözden geçireceğiz dedi. Türkiye'nin hangi yönden yaptırım yapabilir?
Onların da ayrı bir anlamı var. yaptırım olarak çok şey yapılabilir. Bazı ihalelerde tavır koyar. Güvenlik politikası, savunma politikasında etkili olabilir. Türkiye NATO ülkesi ve NATO'daki oy hakkını burada kullanabilir.
Türkiye istemediği bir kararla karşılaşırsa ne yapmalı?
Türkiye kararı serinkanlı karşılamalı. Yaptığı bütün yasal düzenlemeleri uzun vadede yapmaya devam etmeli. AB bizi almıyor, bizde onlara tepki veririz diye bir tavır takınmamalı. AB tarih versin veya vermesin Türkiye AB'ye girmeye hazır konuma gelmek için çalışmak zorunda. Bu bizim yararımıza...(NK)