* Fotoğraf: Pixabay
Avrupa Birliği (AB), binalardan kaynaklanan seragazı emisyonlarını azaltmak için Binalarda Enerji Performansı Direktifini değiştirmeyi teklif etti.
Buna göre, bina stokunun yüzde 30’unu oluşturan en enerji verimsiz binaların veya en düşük enerji derecesine (F veya G) sahip yaklaşık 60 milyon bina 2033 yılına kadar yenilenecek.
Teklif, yasalaşmadan ve üye ülkeler tarafından uygulanmadan önce gelecek yıl Avrupa Parlamentosu ve AB üye devletleriyle müzakere edilecek.
Teklifte ne var?
Yasa teklifi şunları içeriyor:
- En kötü performans gösteren binaları yenileme gerekliliği: AB ilk kez binalar için minimum enerji standartları getiriyor. Bina stokunun yüzde 30’unu oluşturan en enerji verimsiz binaların veya en düşük enerji derecesine (F veya G) sahip yaklaşık 60 milyon binanın – 2033 yılına kadar yenilenmesi.
- Tüm yeni binalarda 2030 yılına kadar binalar kullanıma başladıktan sonra ısınma veya soğutma kaynaklı sıfır emisyona neden olacak: İyi yalıtımlı ve yalnızca yenilenebilir enerji kaynaklarından elektrik kullanacak. Yeni kamu binaları 2027 yılına kadar sıfır emisyonlu olacak.
- Fosil yakıtla ısınmadan uzaklaşma: AB ülkelerinin 2027’den itibaren fosil yakıtlı kazan kurulumları için sübvansiyon sağlamasına artık izin verilmeyecek ve binalarda fosil yakıt kullanımını yasaklanabilecek. Ülkelerin en geç 2040 yılına kadar ısınma ve soğutmada fosil yakıtların kullanımdan kaldırılması için yol haritaları geliştirmeleri gerekiyor.
- Yaşam döngüsü boyunca karbon emisyonlarının hesaplanması: Bir binanın tüm ömrü boyunca malzemelerinden, yapımından ve kullanımından kaynaklanan karbon emisyonlarının 2030’dan itibaren tüm yeni binalar için hesaplanması ve açıklanması gerekecek.
Tüketimin yüzde 40’ından sorumlu
Evler, okullar, hastaneler ve ofisler AB karbondioksit (CO2) emisyonlarının yüzde 36’sından sorumlu ve bloğun enerji tüketiminin yüzde 40’ını oluşturuyor.
Araştırmalar, ev tadilatlarını artırmanın enerji faturalarını düşüreceğini, doğalgaz ithalatına olan bağımlılığı azaltacağını ve enerji yoksulluğuyla mücadeleye yardımcı olacağını gösteriyor.
Doğalgaz fiyatları bu kış rekor seviyeye ulaşmadan önce bile AB, seragazı emisyonu azaltma hedefini tutturmak için 2030 yılına kadar gaz kullanımını üçte bir oranında azaltmayı planlıyordu.
Avrupa’da gaz tüketiminin yüzde 40’ı evleri ısıtmak için kullanıldığından, Avrupa’daki binaların enerji verimliliğinin iyileştirilmesi ve yenilenebilir ısıtmaya geçişin hızlandırılması kilit bir öncelik olarak ortaya çıkıyor.
New York'ta binalarda fosil yakıt kararı
Binalarla ilgili bir diğer karar ABD, New York Belediye Meclisi’nde verildi. Kabul edilen yasa tasarısına göre, 2024’ten itibaren yedi katlı binalar için ve 2027’den itibaren daha yüksek binalar için fosil yakıt kullanımı engellenecek.
New York kentinin seragazı emisyonlarının yaklaşık yüzde 70’i binalardan geliyor. Düşünce kuruluşu RMI tarafından yakın zamanda yapılan bir araştırmaya göre, bu tasarının 2040 yılına kadar 450 bin otomobilin yıllık emisyonuna eşdeğer olan yaklaşık 2,1 milyon ton karbon emisyonu tasarrufu sağlayacağını ortaya koyuyor.
Tasarı ayrıca, yeni binalara maliyetli yeni doğalgaz hatlarının inşasını önleyerek, vergi mükelleflerinin faturalarında yüz milyonlarca tasarruf sağlayacak. Federal enerji verilerine göre, New York Eyaletinde üretilen elektriğin yüzde 40’ından fazlası fosil yakıtlardan, yüzde 29’u nükleer enerjiden ve yüzde 22’si hidroelektrikten geliyor. Yine RMI’ye göre, binalarda alan ve su ısıtmak için yanan yakıtlar, şehrin toplam seragazı emisyonlarının yaklaşık yüzde 40’ını oluşturuyor.
Şimdiye kadar, yeni binalarda doğal gazı yasaklayan en kalabalık ABD şehri, yaklaşık 1 milyon sakiniyle Kaliforniya’daki San Jose.
Fosil yakıtlar ve iklim krizi
Paris Anlaşması hedeflerini karşılamak ve küresel ısıtmayı 1,5°C ile sınırlandırabilmek için, ülkelerin kolektif bir şekilde on yıl içinde fosil yakıt üretimini (kömür- yüzde 11, petrol- yüzde 4, doğalgaz-yüzde 3) küresel ölçekte yıllık yüzde 6 azaltması gerekiyor.
Ancak, 57 ülke ve AB'nin iklim değişikliği konusundaki performanslarını değerlendiren İklim Değişikliği Performans Endeksi 2021'e göre, ülkelerin hiçbiri, Paris Anlaşması hedefleriyle uyumlu bir yol izlemiyor.
Yine BM Çevre Programı ile IISD, Denizaşırı Kalkınma Enstitüsü, İklim Analitiği ve CICERO gibi diğer büyük araştırmacılar tarafından hazırlanan “Üretim Açığı Raporu”nun 2020 verilerine göre de dünyadaki toplam fosil yakıt üretimi küresel ısınmayı 1,5°C sınırının altında tutmak için gereken seviyeye yakın değil.
Suudi Arabistan, Rusya ve ABD gibi önde gelen ihracatçıların üretimi daha da hızlı bir şekilde azaltması gerek. Ancak bunun yerine ülkeler, fosil yakıt üretiminde yıllık yüzde 2'lik bir artışa doğru ilerliyor.
Öte yandan, Leeds Üniversitesi'nde gerçekleştirilen bir çalışmaya göre, emisyon azaltımının hızla ve keskin şekilde gerçekleştirildiği senaryo, fosil yakıtlara bağımlı olan ve "ortalama" olarak değerlendirilebilecek gelecek senaryosuyla kıyaslandığında, yaşanan ısınma seviyesinden daha fazlasını yaşama riskini 13 kat azaltıyor. Fosil yakıtların yoğun şekilde sürdüğü gelecek senaryosu ise, önümüzdeki 20 yıl içerisinde sıcaklıkların 1 ila 1,5°C artabileceğini gösteriyor. Bu durum, Paris Anlaşması’nda belirlenen sıcaklık artışı sınırlandırmasının 2050 yılından çok önce aşılması anlamına geliyor.
(TP)
* Kaynak: İklim Haber