Avrupa Birliği'nin (AB) yaptığı bir ankete katılan 13 üye ülkedeki siyahların neredeyse yarısı, çocuklarının sözlü tacize uğramasından ev sahipleri tarafından ev kiralamalarının engellenmesine kadar ayrımcılığa maruz kaldıklarını bildirdi.
AB Temel Haklar Ajansı tarafından Afrika kökenli kişiler arasında yapılan anket, okullardan iş piyasasına, barınmadan sağlığa kadar hayatın her alanında yüksek düzeyde ayrımcılık olduğunu ortaya koyarken, en kötü sonuçlar aşırı sağcı partilerin yükselişte olduğu Avusturya ve Almanya'da kaydedildi.
Avrupa'da yükselen sağ: Neo-faşizm, fiilen değilse fikren iktidarda
Irkçılıkta 7 yılda 6 puanlık artış
The Guardian'ın haberine göre Avusturya, Belçika, Danimarka, Finlandiya, Fransa, Almanya, İrlanda, İtalya, Lüksemburg, Polonya, Portekiz, İspanya ve İsveç'te 6 bin 752 Afrika kökenli kişiyle yapılan ankette, 2016'da yüzde 39 olan ırk ayrımcılığına maruz kalma oranı 6 puan artarak yüzde 45'e yükseldi.
Avusturya ve Almanya'da ankete katılanların dörtte üçü (yüzde 72 ve yüzde 76) son 5 yıl içinde ayrımcılığa uğradığını hissettiğini söylerken, bu oran 2016'da aynı soru sorulduğunda yarı yarıya (yüzde 51 ve yüzde 52) idi.
Almanya ve Avusturya'da benzersiz yükseliş
Göçmen karşıtı Alternative für Deutschland 2017 federal seçimlerinden sonra Almanya'nın üçüncü büyük partisi ve en büyük muhalefet partisi haline geldi ve etkisi giderek artıyor.
Haziran ayında Almanya'da ilk kez bir AfD'li siyasetçi, belediye başkanlığına eşdeğer bir makam olan bölge yöneticiliğine seçildi ve ülkenin batısındaki son seçim zaferleri, AfD'nin kendisini "tüm Almanya'yı kapsayan büyük bir parti" olarak tanımlamasına yol açtı.
Avusturya'da 1956 yılında kurulan ve ilk liderliğini eski bir Nazi görevlisi ve SS subayının yaptığı Özgürlük Partisi (FPÖ), önümüzdeki yıl kazanması beklenen genel seçimler öncesinde anketlerde önde gidiyor.
Araştırma: Alman emniyetinde ırkçılık ve cinsiyetçilik
Ajans direktörü O'Flaherty: Sonuçlar utanç verici
Avrupa Komisyonu'na politika konusunda danışmanlık yapan AB Temel Haklar Ajansı Direktörü Michael O'Flaherty, "AB'de Siyah Olmak" başlıklı raporda yer alan sonuçların "utanç verici" olduğunu söyledi.
Sorunu daha iyi kavramak amacıyla tüm AB ülkelerine etnik ve ırksal köken de dahil olmak üzere eşitlik verilerini toplama çağrısında bulundu. İkinci Dünya Savaşı'ndan kaynaklanan hassasiyetler nedeniyle Almanya, Birleşik Krallık'tan farklı olarak, ırksal ya da etnik çeşitliliğe ilişkin nüfus sayımı verileri toplamıyor.
"Irkçılığın toplumlarımızda yeri olmamalıdır"
"2016'daki son anketimizden bu yana hiçbir gelişme kaydedilmediğini görmek şok edici" diyen O'Flaherty, "Bunun yerine, Afrika kökenli insanlar sırf tenlerinin rengi nedeniyle her zamankinden daha fazla ayrımcılıkla karşı karşıya kalmaktadır" diye konuştu.
"Irkçılık ve ayrımcılığın toplumlarımızda yeri olmamalıdır. AB ve üye devletler bu bulguları kullanarak çabalarını daha iyi hedeflemeli ve Afrika kökenli insanların da ırkçılık ve ayrımcılık olmaksızın haklarından özgürce yararlanabilmelerini sağlamalıdır."
Ayrımcılık günlük yaşamı etkiliyor
Ajans tarafından ortaya çıkarılan ırkçılığın insanların günlük yaşamlarını etkilediği belirtildi. Ankete katılanların dörtte biri (yüzde 23), ırk veya etnik kökenleri nedeniyle bir özel mülk sahibinin ev kiralamalarını engellediğini söyledi.
Siyahların dörtte biri (yüzde 23), etnik veya göçmen kökenleri nedeniyle birisinin çocuklarına şahsen saldırgan veya tehdit edici yorumlarda bulunduğunu belirtmiştir. İrlanda (yüzde 39), Almanya ve Finlandiya (her ikisi de yüzde 38) ve Avusturya'da (yüzde 37) neredeyse her beş ebeveynden ikisi bu tür deneyimler yaşadığını bildirmiştir.
Polisten etnik profilleme uygulaması
Katılımcıların dörtte biri (yüzde 26) anketten önceki beş yıl içinde polis tarafından durdurulduğunu söyledi. Bunların yaklaşık yarısı (yüzde 48) en son durdurulma olayını ırksal profilleme olarak nitelendirdi.
Polis tarafından etnik profilleme mağduru olduğuna inandığını söyleyen siyahların ortalama oranı, anketin yapıldığı ülkeler genelinde 2016 yılında yüzde 41 iken, son anketin yapıldığı 2022 yılında yüzde 48'e yükseldi.
Ankete göre Afrika kökenli istihdam edilen kişilerin neredeyse üçte biri (yüzde 30) geçici bir sözleşmeye sahip.
(NT)