AKP TBMM Grup Başkanı Abdullah Güler, Grup Başkanvekili Bahadır Yenişehirlioğlu ve kamuoyunda "9. Yargı Paketi" olarak bilinen Kanun Teklifi'nin ilk imza sahipleri Meclis'te düzenledikleri basın toplantısıyla teklifin TBMM Başkanlığına sunulduğunu bildirdiler.
Güler 2 Mart 2021'de kamuoyu ile paylaşılan İnsan Hakları Eylem Planı'nda "özgür birey, güçlü toplum ve daha demokratik bir Türkiye" vizyonunun "pakette" ön plana çıktığını söyledi.
"Kanun Teklifi"nde kadınların
karşı çıktığı soyadı madddesi
Kanun Teklifi'nde en çok tartışma doğuran konuların başında "aile bütünlüğünün zarar görmemesi ve çocukların olumsuz etkilenmemesi amacıyla" evlenen kadınların soyadlarında mutlaka erkeğin soyadının da yer alması zorunluluğun getirilmesi geliyor.
Güler bu konuyu "kadınların evlenince eşlerinin soyadını alacağı ve isterlerse önceki soyadlarını da kullanabileceklerine yönelik düzenleme" olarak ifade etse de bu düzenleme AYM'nin kadınlar lehine oluşturduğu bir Anayasa Mahkmesi (AYM) içtihadının çiğnenmesi sonucunu doğuruyor.
AYM, 2023'te aldığı kararla, kadınların evlendikten sonra kendi soyadlarını tek başına kullanamamalarının eşitlik ilkesini ihlal ettiğine hükmetmişti. Ancak," 9. Yargı Paketi" bu kararı göz ardı ederek kadınların evlilik sonrası kocalarının soyadını kullanmalarını zorunlu kılıyor. Kadınlar yasa geçerse, sadece önceki soyadlarından birini, kocalarının soyadının önünde kullanabilecekler. Bu durum kadın örgütlerince kadın haklarının geriye götürülmesi ve kadınların kimliklerinin erkeğe bağımlı kılınması olarak eleştiriliyor.
Hülya Gülbahar: 9. Yargı Paketi otoriterlikten totaliterliğe geçiş yolunda dev bir adım
Güler teklifte yer alan ana ya da baba ile çocuk arasındaki soybağının reddi için de dava açma hakkı iddiasını "Belirli kurallara tabi olarak ailenin huzur ve refahının korunması amacıyla baba olduğunu iddia eden üçüncü kişilerin soybağının reddi davası açabilmesi hakkı" olarak savunurken kadın hakları savunucuları, bu hükmü, çocukların biyolojik kökenleriyle bağlarının tamamen koparılmasına yol açabileceği ve evlat edinen ebeveynlerin isimlerinin yazılmasının çocuklar üzerinde kimlik karmaşasına neden olabileceği gerekçesiyle eleştiriyor.
Kadın örgütleri genel olarak, "9. Yargı Paketi"ni, kadınların kazanılmış haklarına yönelik bir geri adım ve toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlamaktan uzaklaşan politikaların parçası olarak görüyor ve eleştiriyor.
AKP barolarına kaynak aktarımı
Güler, "birden fazla baronun bulunduğu illerde, hepsinin o ildeki bütün insanların hizmetinde olduğu dikkate alınarak her 5 bin nüfus için tespit edilecek toplam puana göre barolara yeni imkanlar getirileceğini" aktardı.
Teklife sokulan bu madde de AKP'nin zorlamasıyla oluşturulan ve 2022'de İstanbul Barosu'nun 59 bin 274 üyesine karşın toplam 3 bin 246 üye sahibi olabilen İstanbul "2 No.lu Barosu" ve onun gibi Ankara ve İzmir'de de bir meslek örgütü olmaktan çok sağcı avukatların derneği olarak örgütlenen baroları avukatların gövdesini temsil eden merkezi barolarla denk kılarak kamu kaynaklarının bu hükümet yanlısı kuruluşlara hakkaniyetten uzak bir şekilde aktarılmasını gözetmekle eleştiriliyor.
"Etki ajanlığı" konusu
Güler gazetecilerden gelen teklifte "casusluk ve zorlama hapisle ilgili düzenlemenin olup olmadığı"na ilişkin soruyu yanıtlarken bir yandan "bu konuların gelecekte sunulucak tekliflerde yer alabileceğini" söylerken öte yandan "Zorlama hapis veya etki ajanlığı gibi kavramlar teklifimizde hiç yer almamıştı. Ne içerdiğini de halen öğrenmiş değiliz, hep böyle kavram kullanıldı. Keşke içerikten de bahsedilse. 'Bu başlıkta şöyle bir düzenleme' diye de bir öneri gelseydi de tartışsaydık." dedi.
Oysa, bu konuların teklifte yer alacağına ilişkin haberler en önce hükümet yanlısı TRT Haber ve Yeni Şafak'ta yer almıştı.
Etki ajanlığı yasası hakkında bilinenler: Kim nasıl gündeme getirdi, taslak metinde ne var?
Bu çerçevede paketin ilk versiyonunda yer aldığı bilinen "etki ajanlığı" düzenlemesi, muhalif görüşlerin ve sivil toplum kuruluşlarının faaliyetlerinin baskı altına alınacağı endişesiyle CHP ve DEM Parti sözcülerince ve hukukçularca sertçe eleştirildi. CHP ve DEM parti sözcüleri bu düzenlemenin Rusya ve Gürcistan'daki benzer yasalarla paralellik taşıdığını ve muhalif söylemlerin "yabancı etki" bahanesiyle engellenebileceğini dile getirdiler.
Öte yandan tasarı Anayasa Mahkemesi (AYM) ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararlarının yeterince uygulanmaması dolayısıyla da eleştiriliyor. Cezaevlerindeki doluluk oranlarının yüksekliğini önemli nedenlerinden birinin mevcut yasaların etkin bir şekilde uygulanmaması olduğunu vurgulayanlar yeni yargı paketinin bu sorunu çözmekte yetersiz kalacağına dikkat çekiyor.
Ayrıca yargıda nitelikli hakim ve savcı eksikliği, tarafsız ve bağımsız yargının tesis edilememesi gibi kronik sorunlar da dile getiriliyor. Paketi eleştiren hukukçular ve siyasetçiler, yargı paketlerinin bu temel problemleri çözmek yerine yüzeysel değişiklikler getirdiğini temel sorun olan bağımsız ve tarafsız yargının eksikliğinin paketten sonra da süre gideceğini vurguluyor.
Meclisin çalışma takvimine yönelik soru üzerine Güler, ulaştırma alanında düzenlemeler içeren kanun teklifinin Genel Kurul'da görüşüldüğünü anımsattı.
"Temmuzun üçüncü haftası TBMM tatile girecek"
Güler bu teklifin ardından gelecek hafta Öğretmenlik Mesleği Kanunu Teklifi'nin komisyondan geçerek Genel Kurul gündemine geleceğini aktardı.
Ayrıca "Tasarruf tedbirlerine yönelik genelge[yi] destekleyecek mahiyette Hazine ve Maliye Bakanlığımız açısından acil [...] teklifi de bu hafta vermeyi" istediklerini; "kurumlar vergisi, gelir vergisi ve muafiyetler, istisnaları [içeren] teklifi de önümüzdeki hafta tamamlayabilir[lerse] temmuzun üçüncü haftası gibi muhalefetle de uzlaşmak suretiyle Meclis çalışmalarımızı tamamla[yacaklarını]" söyledi.
(AEK)