Bu doğal karşılanmalı, çünkü tarım başta olmak üzere yaşanmakta ve giderek ağırlaşmakta olan hiçbir sorunda bu tür bir ilişkilendirme yapılmıyor; IMF-DB patentli politikalarla en ufak bir hesaplaşmaya gidilmiyor.
2007-2013 yıllarını kapsayan 9. Plan'ın tarıma ilişkin hedeflerini irdelemeden önce mevcut durum değerlendirmesini ele alalım:
Son on yılda 1,26 milyon hektar arazi tarım dışına çıkarıldı
Son on yılda tarım dışına çıkarılan yüksek verimli tarım alanlarının toplamı 1,26 milyon hektara ulaşmıştır. İşletmelerin küçük ölçekli ve çok parçalı yapıda olması verimliliğin düşük seviyelerde kalmasına yol açıyor. Tarım sektöründeki verimlilik seviyesi ülke ortalamasının çok altında.
Tarımsal desteklemede girdi ve fiyat desteklerinden vazgeçildi
Bu dönemin başlarında tarımsal desteklemede uygulanan yanlış politikalar kamu maliyesinde ciddi bir bozulmayı beraberinde getirdi. Bu nedenle 2001 yılından itibaren tarımsal destekleme kapsamında girdi ve destekleme alımları yoluyla verilen fiyat desteklerinden vazgeçilerek üreticiler doğrudan gelir desteği aracılığıyla desteklenmeye başlandı.
2001-2005 döneminde tarım yıllık ortalama yüzde 1,1 büyüdü
2001-2005 döneminde tarım sektörü büyümesi yıllık ortalama yüzde 1,1 olurken sanayi ve hizmetler sektörleri sırasıyla yüzde 5,1 ve 4,3 oranında büyüdü. Bu gelişmeler sonucunda, tarım sektörünün toplam katma değer içindeki payı azalmaya devam etti ve 2000 yılındaki yüzde 14,1 seviyesinden 2005 yılında yüzde 10,3 düzeyine geriledi.
Tarımsal istihdam yüzde 36'dan 29,5' düştü
8. Plan döneminde, ekonomik büyümenin istihdam üzerindeki etkisi sınırlı kaldı. 2001-2005 döneminde yıllık ortalama istihdam artışı yüzde 0,4 oldu ve işsizlik oranı 2005 yılı itibarıyla yüzde 10,3 seviyesine ulaştı. Bu gelişmede 2001 yılında yaşanan kriz ve tarım istihdamındaki çözülme belirleyici oldu. Nitekim 2001-2005 döneminde tarım istihdamı yıllık ortalama yüzde 3,3 oranında azalırken tarım dışı istihdam yüzde 2,5 oranında arttı.
İstihdam artışının büyümeden daha düşük düzeyde gerçekleşmesinin en önemli nedeni, tarım sektöründe yaşanan istihdam azalışı. 8. Plan döneminde, tarım sektörünün istihdam içerisindeki payı yüzde 36'dan yüzde 29,5'e gerilemiş ve bu sektördeki istihdam 1 milyon 276 bin kişi azalmıştı.
Kırsal alandaki yoksulların oranı arttı
2002-2004 döneminde yoksulluk oranlarında Türkiye geneli için bir iyileşme olmakla birlikte, kırsal alandaki yoksulluğun bazı göstergelerde artmış olduğu görülüyor. Nitekim kırda yaygın olan ücretsiz aile işçileri işteki durum itibarıyla, 2004 yılında en yoksul grup olmuştu.
Tarımdaki yapısal değişim sonucu kente göç eden kesimler eğitim seviyelerinin düşük olması ve vasıfsız işgücü olmaları nedeniyle, düzenli bir gelirden mahrum kaldı ve topluma uyum sorunları yaşadı.
Tütün ve şeker pancarı üretimi azaltıldı
Tütün ve şeker pancarı sektörlerinde piyasaların rekabetçi bir yapıya dönüştürülmesi ve piyasaların bu bağlamda düzenlenmesi ve denetlenmesi amacıyla gerekli düzenlemeler hayata geçirildi. Ayrıca, tarımda reform çalışmaları kapsamında şeker ve tütün gibi arz fazlası ürünlerden alternatif ürünlere geçiş sağlanarak üretiminin taleple uyumlu hale getirilmesine yönelik düzenlemeler yapıldı.
Tarım Reformu Projesi (ARIP) kapsamında yasal düzenlemeler
* Tarım satış kooperatifleri ve birlikleri yeniden yapılandırılarak özerk hale getirildi.
* 2004'te YPK Kararı ile "Tarım Stratejisi 2006-2010" belgesi kabul edildi. Bu doğrultuda 2006 yılında çıkarılan 5488 sayılı Tarım Kanunu ile üreticiler için, üretim planlaması yapabilmelerini sağlayacak öngörülebilir ve istikrarlı bir ortam oluşturulması amaçlanıyor.
* Üretici ve üretim düzeyini risklere karşı korumak amacıyla 5363 sayılı Tarım Sigortaları Kanunu 2005 yılında çıkarıldı.
* Piyasaların oluşması ve risk yönetimine katkı sağlamayı amaçlayan Tarım Ürünlerinde Lisanslı Depoculuk Kanunu da 2005 yılında yürürlüğe girdi.
* Üreticilerin örgütlenmesinin geliştirilmesi amacıyla 5200 sayılı Tarımsal Üretici Birlikleri Kanunu 2004 yılında yürürlüğe girmiş olmasına rağmen, üreticilerin değişik amaçlara uygun şekillerde örgütlenmelerini destekleyici bir çerçeve oluşturulamadı.
* Uluslararası yükümlülükler, AB'ye üyelik süreci ve tarımsal yapıda hızlanan dönüşümün kırsal kesimde ortaya çıkardığı uyum sorunlarını çözmek ve kırsal kalkınma proje ve faaliyetlerine çerçeve oluşturmak üzere 2006 yılında Ulusal Kırsal Kalkınma Stratejisi hazırlanıp yürürlüğe kondu.
* 2005'te Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğünün (KHGM) kapatılması, arazi toplulaştırma, drenaj, toprak muhafaza, gölet, yeraltı suyu ve yerüstü suyu sulaması yatırımlarının yürütülmesi konusunda ilave önlemler alınması ihtiyacını ortaya çıkardı.
Sonuç olarak siyasi iktidarların 8. Plan döneminde tarıma yönelik uygulamalarını özetleyelim:
* Tarıma verilen girdi (kredi, gübre) destekleri ve taban fiyat uygulaması kaldırılarak dünyanın hiçbir ülkesinde tek başına bir destekleme politikası olarak uygulanmayan Doğrudan gelir Desteği Sistemine geçildi.
* Her türlü destekten yoksun bırakılan çiftçi topraklarını ekemez hale geldi.
* Tütün ve şeker pancarı ekim alanları ve üretimi azaltıldı.
* Tarım sektöründeki yıllık ortalama büyüme yüzde 1,1'de kaldı; tarımın katma değer içindeki payı azalmaya devam etti.
* 8. Plan döneminde bir milyon 276 bin kişi tarımdan koptu.
* Kırsal alandaki yoksullaşma hızlandı.
* Tarımdaki yapısal değişim sonucu kente göç eden kesimler, topluma uyum sorunları yaşıyor.
Tarım sektörünün üretim ve katma değerdeki payı azalacak
Gelelim 9. Planın önümüzdeki altı yılı kapsayan dönem için belirlediği tarıma dönük hedeflerine:
9. Kalkınma Planı döneminde, yıllık ortalama yüzde 7 büyüyecek Türkiye ekonomisinde, üretimin sektörel kompozisyonuna bakıldığında sanayi ve hizmetler sektörlerinin ön plana çıkacağı tahmin ediliyor. Ekonominin modernizasyonu ve yapısal reformlara paralel olarak, tarım sektörünün üretim ve katma değer içerisindeki payının azalmaya devam etmesi bekleniyor.
Üretim içindeki payı 1980-2000 döneminde ortalama yüzde 18 ve 2002-2005 döneminde ortalama yüzde 11,2 oranında gerçekleşen tarım sektörünün, 2007-2013 döneminde yıllık ortalama yüzde 3,6 büyümesi ve toplam üretim içindeki payının 2013 itibarıyla yüzde 7,8 seviyesine gerilemesi öngörülüyor.
Üretimin sektörel kompozisyonundaki değişimin tarım sektörü aleyhinde gerçekleşmesi beklenirken, rekabet gücünü artırıcı ve yüksek katma değerli yapıya geçişi destekleyici politikalar sayesinde sanayi sektörü lehine gelişmeler öngörülüyor.
Tarım sektörünün istihdamdaki payı yüzde 19'a düşecek
İşgücü piyasasında yaşanan yapısal dönüşümün 9. Plan döneminde de sürmesi ve 2006 yılında yüzde 28 olan tarımın toplam istihdam içerisindeki payının 2013 itibarıyla yüzde 18,9 seviyesine gerilemesi öngörülüyor.
Tarım sektöründeki çözülme devam edecek
Tarım sektöründeki çözülme ile bu sektörden gelen işgücünün tarım dışı sektörlere kazandırılması konusuna ağırlık verilecek.
Tarımdaki yapısal değişim sonucu kente göç eden vasıfsız ve yoksul insanların işsizlik riskini azaltmak için aktif istihdam politikaları geliştirilecek.
Şeker, tütün ve çay sektörleri özeleştirilecek
Plan dönemi sonuna gelindiğinde özelleştirme işlemleri sonucunda kamunun şeker, tütün ve çay ürünlerinin işlenmesi ve toptan ticareti faaliyet alanlarından tamamen çekilmesi hedefleniyor.
TİGEM işletmeleri özel sektöre kullandırılacak
TİGEM işletmeleri, özel sektör faaliyetlerinin bulunmadığı veya kısıtlı faaliyetlerde bulunduğu alanlara yönlendirilecek ve ihtiyaç fazlası işletmeler özel sektöre kullandırılacak.
Üretimi piyasa belirleyecek
Üretimin talebe uygun olarak yönlendirilmesini sağlayacak politika araçları uygulanırken, ülkemizin AB'ye üyeliği sonrasında Birlik içinde rekabet edebilmesi için tarımsal yapıda gerekli dönüşüme öncelik verilecek.
Kısaca belirmek gerekirse 9. Plan döneminde de tarım sektöründeki çözülmenin devam edeceği; tarımın üretim, katma değer ve istidamdaki payının azalacağı; özelleştirme işlemlerinin süreceği; üretimin piyasa tarafından belirleneceği anlaşılıyor. Bu da tarımda IMF-DB patentli programın devam edeceği anlamına geliyor.
Sonuç: Kırdaki sorunlar kentlere taşınacak
Tarımdaki temel sorunların çözümünü piyasalara bırakmak tarımsal yapıda kırdan kente göç şeklinde ortaya çıkan çözülmeyi daha da hızlandıracak. Böylelikle kırdaki sorunlar kentlere taşınacak ve kentlerde yaşanmakta olan yoksulluk, gecekondulaşma ve kayıt dışı istihdam sorunlarının boyutları daha da büyüyecek.
Çözüm;çokuluslu tarım-gıda şirketlerinin çıkarlarını esas alan, onların ihtiyaç ve yönelimlerine göre hazırlanan sözde reform programlarını terk edip, kendi insanımızın ihtiyaçlarına ve ülkemizin özgül -iklim ve toprak- koşullarına göre oluşturulacak üretim odaklı bir tarım programının hayata geçirilmesi. (NO/KÖ)