Aydın, sanatçı, gazeteci, avukat ve yazarların aralarında bulunduğu 864 yurttaş, Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) hakkında iki kez hak ihlali kararı vermesine rağmen tahliye edilmeyen Türkiye İşçi Partisi (TİP) Hatay Milletvekili Can Atalay’a ilişkin açıklama yaptı.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı'na ve meclisteki tüm milletvekillerine mektup gönderen 864 isim bugün Mimarlar Odası İstanbul Şubesi’nde basın açıklaması yaptı.
Toplantıya, avukatlar Ergin Cinmen, Akın Atalay ve Hülya Gülbahar katıldı.
Avukatlar yaptıkları açıklamada, Anayasa Mahkemesi’nin kararının uygulanmamasının hukuki ve idari kaos yaratacağını ifade ettiler.
Can Atalay için AYM'ye üçüncü başvuru
Ardından Meclis’e ve vekillere gönderilen mektup paylaşıldı.
Mektupta, "Hukuk devletine olan inancı güçlendirmek için gerekenleri yapacağınızı, anayasal düzene karşı bir darbe/kalkışma olarak da değerlendirilen ve anayasayı ihlal niteliği taşıyan bu hukuksuz tutuma destek olmayacağınızı ve katkı sunmayacağınızı umut etmek istiyoruz" denildi.
İki Yargıtay üyesi Atalay kararına yine muhalefet etti: AYM kararları bağlayıcıdır
Mektupta şu ifadeler yer verildi:
"Sayın Numan Kurtulmuş
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı,
Size bu mesajla sunduğumuz görüş ve değerlendirmeler, demokrasinin ön koşulu olan seçimlerin bir sonucu ve gereği olarak bugün aranızda bulunması, ülke yönetimi için yapacağınız yasama çalışmalarında yer alması gereken bir milletvekiliyle ilgilidir.
Ancak bu görüş ve değerlendirmelerin konusu, aynı zamanda toplumun tamamını ve milletimizin geleceğini yakından ilgilendirmektedir.
O nedenle hassasiyetle dikkate almanızı dileriz.
Hatay Milletvekili Can Atalay’ın milletvekilliğinin düşürülmesi amacıyla Yargıtay tarafından yazılan yazının TBMM Genel Kuruluna bildirilmesi için Başkanlığınıza gönderildiğini biliyoruz.
Can Atalay davasının aşamaları hukuk devleti açısından ibret niteliğini taşıyan tarihsel bir önem taşıdığından, milli iradeyi temsil eden TBMM’nin başkanı olarak size bir de bizim bakış açımızdan davanın kısa bir özetini sunmak istiyoruz:
Kamuoyunda yapılan tartışmalardan anlaşıldığı kadarıyla Can Atalay, ifade özgürlüğü çerçevesinde bir suçlama nedeniyle tutuklanmış iken, aynı süreçte 14 Mayıs 2023 günü yapılan genel seçimlerde milletvekilliği adaylığı Yüksek Seçim Kurulu kararıyla onaylanarak Türkiye İşçi Partisi’nden Hatay Milletvekili olarak seçilmiş ve Milletvekilliği tezkeresi avukatları vasıtasıyla İl Seçim Kurulu Başkanlığı’ndan teslim alınmıştır.
Hatay Milletvekili Can Atalay böylece Anayasamızın 83. maddesi gereğince yasama dokunulmazlığı kazandığından, avukatları yetkili mahkemeden yargılamanın durdurulmasını ve Milletvekilinin tahliyesini talep etmiştir.
"Yargıtay Atalay'ın dokunulmazlık hakkını tanımadı"
Ancak, görevli Yargıtay 3. Ceza Dairesi Anayasanın gereği olan bu talebi gerçekleştirmek yerine, elindeki dosya sıralamasını bozmak suretiyle ceza hükmünü onamayı seçmiş ve Hatay Milletvekili Can Atalay’ın dokunulmazlık hakkını tanımamıştır.
Can Atalay’ın avukatları bu ihlâli bireysel başvuru yoluyla Anayasa Mahkemesine (AYM) götürmüştür. AYM heyeti bu başvurunun önemi nedeniyle dosyayı Anayasa Mahkemesi Genel Kuruluna tevdi etmiş ve Genel Kurul daha önce başka milletvekilleri ile ilgili verdiği kararlardaki ilkelere uygun olarak başvuruda da özgürlük ve güvenlik hakkıyla seçme ve seçilme hakkının ihlal edildiğine karar vermiştir.
"Cumhuriyet tarihinde görülmemiş bir karar"
Bu durumda, Anayasa Mahkemesinin kararında açıkça belirtildiği gibi yeniden yargılama yapılması, yargılamanın durdurulması ve milletvekilinin derhal tahliyesi gerekirken, ilgili mahkeme, görevi olmadığından bahisle dosyayı yeniden Yargıtay 3. Ceza Dairesi’ne göndermiştir. Yargıtay 3. Ceza Dairesi ise, cumhuriyet tarihinde görülmemiş bir şekilde Anayasa’nın ilgili hükümlerine aykırı olarak AYM’nin bu kararına uymamış, bununla da yetinmeyerek AYM’nin ihlal yönünde oy kullanan çoğunluk üyeleri hakkında suç duyurusunda bulunmuş ve gereği için dosyayı Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına göndermiştir. Suç duyurusu halen AYM üyeleri hakkında nasıl bir yol tutulacağı konusunda görüş oluşturmak için Yargıtayın Cumhuriyet Başsavcılığında tutulmaktadır.
Hatay Milletvekili Can Atalay’ın avukatları, aynı sürecin devamı olarak bu kez bireysel başvuru hakkının ihlali gerekçesiyle yeniden AYM’ye başvurmuşlar, AYM Genel Kurulu bu kez oybirliği ile bireysel başvuru hakkının ihlal edildiğine karar vermiş, ayrıca ve oy çokluğu ile başvurucunun tahliye edilmemesi nedeniyle bir kez daha kişi özgürlüğünün ihlal edildiğine de karar vermiştir.
İnanılması zordur ama, bu karar sonrası görevli İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi dosyayı yeniden Yargıtay 3. Ceza Dairesine göndermiş, Daire ise önceki kararında sarf ettiği vahim cümlelere ek olarak, “AYM’nin hükümeti yıkmak isteyeni koruduğu”, “AYM GK kararının hukuki değerinin olmadığı”, “AYM GK’nin Anayasa hükümlerini uygulanamaz hale getiren keyfi kararlar verdiği” gibi kabul edilemez cümleler kurmuştur.
Yargıtay 3. Ceza Dairesi bu kararla birlikte TBMM Başkanlığına bir yazı göndererek Hatay Milletvekili Can Atalay’ın milletvekilliğinin düşürülmesini istemiştir.
"İki yargı kargaşasıyla karşı karşıya olacağız"
Sayın Başkan,
Eğer Hatay Milletvekili Can Atalay’ın milletvekilliği düşürülürse, bu yolun Cumhuriyet tarihinde görülmemiş bir hukuk dışılığa çıkacağı açıktır. Biz toplum olarak son yıllarda hukuk sınavında gitgide daha düşük notlar aldık, sınıfta kaldık ve okuldan atılmak üzereyiz. Başta ekonomi olmak üzere diğer her sorunumuzun gelip dayandığı temel mesele, hukuk devleti ilkesinin dışına düşmüş, düşürülmüş olmamızdır.
Hatay Milletvekili Can Atalay davasında da Anayasanın 153. maddesinin hükme bağladığı zorunluluğa rağmen AYM kararlarının uygulanmaması durumunda ulusal ve uluslararası iki yargı kargaşasıyla karşı karşıya olacağız:
Birinci olarak ülkede Anayasayı askıya alan bir yargı kargaşası doğacaktır. İdari birimlerin ve mahkemelerin görev ve yetki alanlarını artık yasalar değil, mahkemelerin ve idarelerin keyfi kararları belirleyebilecektir. Hak arama ve hesap verebilirlik olanaklarımız büsbütün ortadan kalkacak ve bunun yaratacağı tahribat büyük olacaktır. İkinci olarak uluslararası yargı nezdinde AYM ve bireysel başvuru yolu etkili bir yargı mercii ve yolu sayılmaktan çıkacaktır.
"Durum Can Atalay'ı çoktan aştı"
Sayın Başkan,
Konuyla ilgili olarak kullanacağınız takdirin değerini daha fazla açıklamaya herhalde gerek yoktur. Mevcut durum, Hatay Milletvekili Can Atalay’ın hukuki konusu ve sorunu olmayı çoktan aşmış bulunmaktadır.
Can Atalay’ın milletvekilliğinin düşürülmesi konusundaki kararınız zaten tartışmalı durumdaki hukuk düzenimizi ya daha da tehlikeli bir konuma getirecek ya da bu tehlikeyi önleyebilecektir.
Yasa yolu henüz sonuçlanmamıştır. Can Atalay’ın avukatları meseleyi AİHM’ye götürmek için çalışmalara başlamışlardır. Bu sürecin sonunda AİHM tarafından verilebilecek bir ihlal kararı süreci yeniden işletebilecektir. Bu sürecin de tamamlanmasını beklemek Anayasanın 90. Maddesinin de bir gereğidir.
Hukuk devletine olan inancı güçlendirmek için gerekenleri yapacağınızı, anayasal düzene karşı bir darbe/kalkışma olarak da değerlendirilen ve anayasayı ihlal niteliği taşıyan bu hukuksuz tutuma destek olmayacağınızı ve katkı sunmayacağınızı umut etmek istiyoruz.
Karar, tercih ve tarihi sorumluluk size ait olacaktır.
Saygılarımızla.''
İmzacıları görmek için TIKLAYIN.
Anayasa Madde 83 ve dokunulmazlık
(RT)