Dilerim binleri, on binleri aşsın ve bugün izlediği yoldan ayrılmasın. Gerçeğin, doğrunun yanında olsun. Dokuz köyden kovulsa da, okuyucu onu bağrına basacak ayakta durmasını sağlayacaktır.
Bir de çıkan nüshalar okunduktan sonra değerini kaybetmeyecektir, çünkü Beyoğlu Gazetesi geçmişi dile getirmekte, eski anıları tazelemekte ve onları geleceğin araştırmacısının istifadesine taşımaktadır.
Bu günlerde bir gazete daha doğum yıldönümünü yaşayacak. İstanbul'daki Rum cemaatinin en eski gazetesi "Apoyevmatini" 80. yılını doldurup 81'ine giriyor.
"Cumhuriyet"le birlikte, Türkiye Cumhuriyeti döneminde yayın hayatına atılan en eski gazete; ilk nüshası 12 Temmuz 1925'te yayımlanmış. O gün bu gündür de her gün dağıtıcılarda...
Dikkat ettiyseniz, yukarıda "yıldönümünü yaşayacak" dedim, kutlayacak demedim.
Kutlamak tören ister etkinlik ister ki, bunlar da bütçe ister. "Apoyevmatini"nin ise böyle olanakları yoktur. Her Allah'ın günü tenceresinde pişirir kapağında yer. Amacı her Rum evine girmek, her Rum ailesi tarafından okunmaktır; inanıyorum ki günümüzde bu amacına da ulaşmıştır.
Bu gün "Apoyevmatini" gazetesinin başında bulunanların -hadi tekil birinci şahıs konuşayım da gerçeğe uygun olsun- yani benim, bir hedefim daha var:
Gazetenin arşivini kurtarmak, onu dijital hale getirip DVD'ye sığdırmak, böylece her ilgilenenin, özellikle üniversitelerin, araştırmacıların istifadesine sunmak.
Seksen yıl dile kolay! Her gün dört sayfa, 116 bin 800 sayfa eder. Bir dijital fotoğraf makinesi için 116 bin 800 "klik", bunların diz üstü bilgisayarında depolanması ve işlenmesi.
Peki bu arşivde neler var da kurtarılması gerekli?
Neler yok ki! Rum cemaatinin 80 yıllık tarihi, sosyal yaşamı, etkinlikleri...
Doğumlara, evlenmelere, ölümlere dek; 80 yıllık dönemde Türk-Yunan ilişkileri, acı-tatlı günleri, yaşanan gerginlikler, canım-cicim dönemleri; ve de uluslararası olaylar, bir ölçüde Yunan basınının olayları nasıl gördüğü, Rum cemaatini ne ölçüde ilgilendirdiği...
Ve daha neler; bir gazetede yayınlanan neler varsa! Boşuna konmamış gazete başlığının altına "Apoyevmatini'den habersiz (Rum cemaatinden) ne kimse doğar ne kimse ölür" diye...
Biraz da "Apoyevmatini"nin tarihi
Andonis Vasiliadis adlı bir Rum'un bir eczanesi varmış, geçen asrın ilk çeyreğine müsadif yıllarda.
Derken bir kanun çıkmış Meclis-i Mebûsan'dan "aynı mahallede iki eczane olamaz" deyû! Çekilen kur'alarda Andon'lar, Agop'lar, Moiz'ler... kaybetmişler hep, nedense!
Böylece Andon efendinin eczane izni de elinden çıkmış. Ancak kendisi Mekteb-i Sultanî mezunu, pây-i taht'ta da tanıdıkları var.
Dönem Rumca bir gazetenin yayımlanmasına izin verme dönemi, gerekli ruhsat Andon efendinin adına tanzim edilmiş. O da küçük kardeşi Konstandinos'a devretmiş.
Odiseas Kristallidis adlı bir matbaacı var, gazete konularında da bilgili; ikisi bir ortaklık kurmuş "sahip-müdür" olarak; yazı işlerine de, gazeteci olarak, dönemin gerçekten çok deneyimli ve kıymetli bir muharririni, Kavalli-eros Markuizos'u getirmişler.
Bir müddet sonra Markuizos kendi gazetesi "Efimeris"i çıkartmak üzere ayrılmış, yazı işleri de bir müddet önce onun yanına alınan Grigorios Yaveridis 'e kalmış.
Grigor efendi de Mekteb-i Sultanî mezunu, anlaşmakta güçlük çekmemişler. Gel zaman git zaman, ölen ölmüş ayrılan ayrılmış, gazete de Yaveridis'e kalmış.
Sezarın hakkını Sezar'a vermek icap ederse, Yaveridis "Apoyevmatini"yi zor dalgalardan aşırtmış, sarp kayalıklardan geçirmiş. Başka mevkuteler açılıp açılıp kapanırken, o, yayın hayatını aksatmadan sürdürmeyi becermiş; ölümünden sonra da damadı tıp doktoru Yorgi Adosoğlu 'na bırakmış.
Doktor efendi, son dönemde yatalak olmasına rağmen, tek çocuğu olarak gördüğü "Apoyevmatini"nin yok olmasına izin vermemiş, evini de satarak ayakta tutmuş, çalışmış, çabalamış, ta son nefesine kadar...
Derken kader öyle istemiş ki, doktorun neredeyse asırlık ablasına kalan gazetenin başında, 2,5 yıldır bu satırların yazarı Mihail Vasiliadis var.
Evsevia Adosoğlu hanım ise, bize -sağ olsun- itimadını belirtmiş, huzur içinde huzur evinde kalıyor...(MV/EÜ)