Türk ve Kürt kadınların ilk ortak büyük etkinlikleri 8 Mart 1987'de gerçekleşmişti. O yıllarda sorun olan pek çok tartışma bugün artık tartışılmıyor olmasına rağmen, ilk mitingin pek çok bileşeni başından itibaren miting çalışmalarında yer almadı. Kürt kadınları ortak iş yapmak için ısrarla ellerini uzatırken, belediyelerden, şirketlere pekçok çevre 8 Mart'ın içini boşaltan işler yaparken, politik bir üst başlığı olmayan "Kadın Şenliği" yeterli olabilir mi? Dolayısıyla sormadan edemiyorum: Bu mitinge katılmayanlar, neden katılmadılar?
Filiz Koçali
1997'de uzun yıllardan sonra ilk kez 8 Mart'ta bir miting düzenlendi. Artık Örgütlü adıyla düzenlenen mitingde, kısaca bağımsız kadın grupları diye nitelediğimiz Mor Çatı'dan Pazartesi'ye, Kadın Kütüphanesi'nden Feminist Kadın Çevresi'ne kadar pekçok grubun yanı sıra sendika, parti dernek gibi karma örgüt diye nitelediğimiz örgütlerin kadınları da yer aldı. HADEP'li Kadınlar, ÖDP'li Kadınlar, KESK'li Kadınlar, DİSK'li Kadınlar gibi imzalarla miting bileşini olan bu kadınlar, bağımsız kadın gruplarına pozitif ayrımcılık uygulanması konusunda hemfikir oldular. Örneğin, mitingin ana konuşmasını feministler yaptı, bağımsız kadın örgütleri kortejin en önünde yürüdü. Sendikaların ve partilerin kitlesel güçlerine, binlerce katılımcılarına rağmen, esas özne olarak bağımsız kadın gruplarını kabul etmeleri (tabii ki uzun tartışmalar, çeşitli gerilimlerden sonra) politik olarak çok önemliydi.
28 Şubat'a rağmen
O mitingin bir diğer önemli politik anlamı da, 28 Şubat sürecine denk gelmesine ve pekçok kadın örgütünün bu sürece aktif destek vermesine rağmen, bu 28 Şubat'ın tuzağına düşmeyip kendi bağımsız gündemiyle politik bir söz söylemesiydi.
Üstelik Kürt kadınlarıyla, Türk kadınlarının birlikte ilk kez bu kadar büyük ortak bir etkinlik örgütlemeleri ve ortak söz söylemeleri de çok önemliydi.
Ve ayrılık...
1998'de HADEP'li kadınların ayrı, bir önceki miting bileşenlerinin hem de hemen hemen aynı taleplerle ayrı bir miting düzenlemeleri, üstelik HADEP'li kadınların (ve maalesef 8 Mart'a katılan erkeklerin) polisten şiddetli dayak yemeleri, göz altına alınmaları, buna karşılık HADEP'siz gerçekleşen diğer mitingin de, bir önceki yıla göre oldukça cılız olması pek çok kadına bu ayrılığın hiç de hayırlı olmadığını gösterdi.
Bir sonraki yıl kayda değer bir 8 Mart etkinlği gerçekleştirilemedi. 2000 yılında ise yeniden ortaklaşıldı. Dünya kadınlarının gündemine paralel olarak Savaşa ve Yoksulluğa Karşı bir miting düzenlendi. Geçtiğimiz yıl ve bu yıl da 8 Mart mitingleri gerçekleşti.
Hem kazandık, hem kaybettik
1987'den bugüne, bu kazanımlarımızdan bazılarını kaybettik, ama yanı sıra yeni kazanımlarımız oldu.
Örneğin o günden bu güne, katılımcılar arasında ciddi bir eksilme söz konusu. DİSK'li kadınlar artık hiç yer almıyor, KESK'li kadınlar ise kitlesel katılmıyor. Özellikle feminist grupların pek çoğunun bu mitinglere itibar etmemeleri, mitingin feminist sözünü azaltıyor. Bağımsız kadın örgütlerinin örneğin kortejin önünde yürümesi, küçük grup olsa da, sözünün daha çok dikkate alınması gibi kazanımlar da geride kaldı.
Ancak, buna karşılık, kürsüden Kürtçe konuşma konusunda herhangi bir tartışma yaşanmıyor. Bu artık hepimizin ortak kabulü ve kazanımı. Bir diğer kazanım da erkekler konusu. Geçtiğimiz yıllarda 8 Mart'a kadın-erkek ortak katılınmasını savunan bazı karma örgütlerdeki kadınlar, örneğin bu yıl bu konuyu tartışmadılar bile. Ayrıca, 1987'de henüz var olmayan yeni kadın grupları, mitingin örgütlenmesine katıldılar. Yine geçtiğimiz yıllarca uzun uzun tartışılan mor renk, femina gibi semboller de sorun olmaktan çıktı. En önemlisi Kürt kadınlarla Türk kadınlar arasında yaşanan kimi gerilimler yerini gerçek bir dayanışmaya bıraktı.
Genç Kürt kadınlar
Kürt kadınlarla, özellikle bağımsız kadın gruplarına mensup Türk kadınlar arasındaki en büyük gerilim nedenlerinden biri erkeklerdi. HADEP'li kadınlar, ilk mitinge erkek çağırmayacaklarını, gelenleri uyaracaklarını söylemelerine rağmen, HADEP'li pekçok erkek katılmıştı. Ve kadınların önemli bir kısmını da bu durumdan yeterince rahatsız olmamıştı. Bu yıl ise, HADEP'li kadınların ısrarlı tutumu nedeniyle HADEP il yönetimi, mitinge erkeklerin asla katılmaması konusunda ilçelere genelge gönderdi. Üstelik mitingin güvenlik görevini HADEP'li kadınlar üstlendiler ve kadınların arasına erkeklerin sokulmaması görevini başarıyla gerçekleştirdiler.
Kürt kadınlarıyla Türk kadınlarının arasındaki gerilimin bir diğer nedeni de deneyim farkıydı. HADEP'li kadınlar başka bir kitlesel mücadele deneyiminden geçtikleri için öncelikleri, tutumları, örgütlenmeleri özellikle feminist gruplardan çok farklı. Ancak, özellikle genç Kürt kadınlar şimdi başka bir mücadele ve başka bir deneyim yaşıyorlar. Bu da ortak pratiğimize yansıyor.
Biz onlardan çok şey öğreniyoruz, onlar da bizden. Karşılıklı olarak tanımanın ve öğrenmenin önemini farkedince de sorunlar doğal olarak aşılıyor.
Kısacası yaşanan bu beş yıllık ortak deneyim, yani cılız ve uzaktan dayanışma yerine ortak iş yapma deneyimi hepimize çok şey kazandırdı.
Ve bu yılki mitingde bu ortak deneyimimizin meyvelerini topladık. Binlerce kadın aralarına (ufak tefek kaçaklar hariç) erkek almadan ortak sloganlar haykırdılar, birlikte halay çektiler, sorunlarını ve taleplerini dile getirdiler.
Herşeye rağmen Kürt kadınlarının ısrarlı olarak ellerini uzatmasına, birlikte alanlara çıkma isteği yeterince karşılık görmüyor. Buna karşılık Gamze'nin yazısında detaylı okuyacağınız gibi belediyelerden, şirketlere pekçok çevre 8 Mart'ın içini boşaltan işler yaparken, politik bir üst başlığı olmayan "Kadın Şenliği" yeterli olabilir mi?
Dolayısıyla sormadan edemiyorum: Bu mitinge katılmayanlar, neden katılmadılar?