Fatma Selin (temizlik işçisi): Kadınlar Günü mü? Hayır hiç duymadım. Geçim derdindeyken böyle günlerin bizim için ne önemi olabilir kızım?
Gülnur Sümeye Bayram (üniversite öğrencisi): Daha bu ülkede başörtüsü sorunu bile çözülmezken, kadınlar gününün kutlanmasına bir anlam veremiyorum. Önemli olan kadının kendini rahat ve özgür hissetmesi. Kadınlar mitinglerden öte kendi özgürlükleri için daha çok bireysel çaba vermeli. Çünkü kadın kendini geliştirdikçe toplum değişebilir, çünkü insanları yetiştiren annelerdir.
Sebahat Köse (lise öğrencisi): Yok kadınlar günü, yok sevgililer günü... Bu gibi günlerin ne anlamı olabilir ki! Kadınlar her zaman hatırlanmalı. Konya’nın yerli erkekleri bize rahat vermezken, tek başına sokağa bile çıkamazken, 8 Mart’a anlam biçmek saçma geliyor.
Keziban Bayık (gazeteci): Kadınlara değer vermek bir günle değil sosyal hayatta, siyasette, yerel yapılanmalarda yer vermekle alakalı. Kadının gerçek bir değer olduğu anlaşılana kadar 8 Mart’ları kutlamayacağım.
Batı’da da yakın zamana kadar kadın, meslek sahibi olamıyordu. Çünkü Havva, Adem’i Cennet’ten çıkarmakla suçlanıyordu. Bu nedenle ya rahibe ya da hemşire olabiliyorlardı. Oysa dindeki realiteye bakıldığında, Hz. Ayşe’nin dönemin genel kurmay başkanlığını yaptığını görürüz adeta. Biz kadılar zaten bir çok özelliğimizle erkeklerden üstünüz. Neden erkeklerle eşit olma gibi bir kaygı taşıyalım ki?
"Eve ekmeği erkek getirince kıymetli olan da o oluyor"
Deniz Yörük (ev emekçisi): 45 yaşındayım ve bunca yıldır evde dört duvar arasında geçiyor zaman. Bugün alışveriş için dışarıya çıkmış olmamı bile bir şans olarak görüyorum. Eve ekmek getiren erkek olunca, kıymetli olan da o oluyor. Biz kadınların hiç bir değeri yok erkek milletinin gözünde. 8 Mart mı? Evet sanırım televizyonda izlemiştim. Pasta falan kesiyorlardı. Onu mu soruyorsun?
Yasemin Aydın (eczacı): 8 Mart’ın benim için özel bir anlamı yok. Çünkü, sadece örgütlü kadınların günü haline gelmiş adeta. Büyük şehirlerde bile örgütlenmeye duyarlı sadece 30-40 kadın varken, böyle günlerin öneminden nasıl bahsedebiliriz. Önemli olan, kadının bireysel olarak kendi haklarına sahip çıkmasıdır. Kadınların çocuklarını yetiştirmede bile söz sahibi olamadıklarını düşünüyorum.
"50 yaşındayım sığınacağım bir evim bile yok"
Kezban Atik (işsiz-sokaklarda yaşıyor): Neredeyse 50 yaşıma gireceğim ama sığınabileceğim bir evim bile yok. Gençliğimde aileme, kardeşlerime ve kardeşlerimin çocuklarına bakayım derken yaş geçti, evlenmeye bile zamanım olmadı. Ama yaptıklarım unutuldu… Ailem beni kapı dışarı etti. Hiç televizyon izlemedim ki kadınlar gününden haberim olsun ha kuzum!
Sebile Gülen: Kadınlar kendilerini hatırladığında, biz de varız dediğinde ve diğer kadınlarla birlikte bir şeyler yapmaya karar verdiğinde yeryüzü değişir. Kadın kendi gözünün yaşını akıtmadan dimdik ayakta durabilmeli. Benim için önemli olan budur, 8 Martlar değil. (NZ)