Karşı Sanat'ın sergi salonunda resim, grafik, heykel biçimine bürünerek bir araya gelen "miras", 20'lerini 30'larını süren genç kuşağın hiç görmediği ve belki de hiç bilmediği bir yaşanmışlığın izlerini belleklerde tazeliyor.
"Yitik Kuşağın" itirazı
Serginin afişindeki siyah çarpı işaretinin üzerine yazılmış "1978", medyada "yitik kuşak" diye anılan '78 kuşağının bu klişeleştirilmeye bir itirazını da dışa vuruyor. Sergide yer alan yapıtların çoğu 1970'lerin ikinci yarısında ilk işlerini yapmaya girişen sanatçıların; Orhan Taylan, Mustafa Aksoy ve diğerlerinin ürünleri.
Sergide yer alan bütün yapıtlar, son 20 yıl içinde Türkiye'nin hafızasından silinmiş olan çatışmalı bir döneme, 1970'lerin dünyasına tanıklık ediyor.
"Kızıldere", "Kanlı Pazar" ve "Maraş Katliamı", büyük boyutlu tabloların konuları arasında. İşçiler, grevler, toprak işgal eden köylüler, mitingler, halk yürüyüşleri... Görsel malzemenin ve arşivlerin kayda geçirdiği sloganlar, tartışma başlıkları... Hepsi bir arada galeriye, kızgınlık ve kavganın yanında umudu da taşıyor...
Pankart, "otuz yılın muhasebesi"
Sergiyi düzenleyenlerden Ressam Arslan Eroğlu, amaçlarını şöyle açıklıyor:
"70'ten bu yana 30 yıl geçti, fakat kimse bu otuz yıllık geçmişin muhasebesini yapmıyor. Bu sergi bir anlamda geçmiş 30 yılın muhasebesini yapmak adına bir sorumluluktur. Bizden sonra gelen kuşak ile aramızda insani bir ilişki kurulamadı. Bizimle onlar arasında bir kopukluk yaşandı. Bu kopukluğun nedeni "kuşak çatışması" diye bir şey değildi. Bu bizim kendi kuşağımızı iyi değerlendiremememizden kaynaklanıyordu. Bu anlamda Feyyaz Yaman ile ben kendi sorumluluğumuz açısından geriye dönüp,o döneme bir görsel bakış yapmak, o dönemi hatırlatmak ihtiyacı hissettik."
Belge-sergi
"80 öncesi, tam bir karabasan gibiydi, yaşanılmaz bir dönemdi. O döneme şöyle bir bakmak gerekiyordu. Bu, iyimserlik veya o dönemi şirin göstermek adına değil, objektif olmak adına, o dönem yaşanılan gerçekliği bu güne taşımak, bir döneme sanatsal bir bakış atmak adına insani bir sorumluluktur. Şu da var ki, hala içimizde o dönemin ateşini taşıyoruz, kendi dönemimize sahip çıkıp bu günkü insanlara ulaştırıyoruz. Sergi bu yönüyle 70-80 arasının bir belgesi niteliği taşıyor. Eserler her ne kadar sanatçılarımızın kendi özgün çalışmaları olsa da o dönemin belgeleri niteliğini de taşıyor. Bu nedenle biz sergiyi belge-sergi olarak da görüyoruz.
Bir dönemi tartıştırmak
Serginin bir amacı da o dönemi bu günün aydınları arasında sağlıklı bir şekilde tartıştırmak. Yani o dönemde öylesi bir toplumsal muhalefet varken, bugün neler oluyor, yeni bir ruh var mı, yok mu, bu ruh öldü mü? Bu hem sosyal anlamda bir karşılaştırma, aynı zamanda görsel üretimler anlamında da bir karşılaştırma. Serginin kuşak çatışmaları ile ilgisi yok, ortaya çıkan daha çok dönemler arası çatışmadır. Sergi bir yönüyle dönemsel farklılıkları ortaya koyuyor. Bir dönemin tümü izole edildi mi, o dönem içindeki kimliklerin de izole olması kaçınılmazdır. 1980'den sonra bizim toplumumuz böyle bir izolasyon yaşadı. Bu dönemdeki birçok sanat alanı da bir parçalanmışlık yaşadı, hala da yaşamakta. "
"Pankart" sadece sergi değil
"Pankart" sadece bir sergi değil. Dönemin düşünsel ve politik yaşamının tartışıldığı ve aktarıldığı konferans ve paneller de gerçekleştiriliyor.
Bu bağlamda bu güne değin İskender Savaşır ve Bülent Somay'ın katıldığı "Kuşaklar Çatışması", Bertan Onaran'ın katıldığı "Yeni Sömürgecilik ve Sanat" başlıklı paneller gerçekleştirildi. Kapanışa kadar gerçekleştirilecek etkinlikler arasında da ise bugün (16 Mayıs) saat 18:30'da Vedat Türkali ve Ertuğrul Kürkçü'nün konuşmacı olarak katılacakları "Anadolu Geleneğinde Muhalif Siyaset", 20 Mayısta Aykut Köksal ve Korhan Gümüş'ün "Devrimcilikten Muhafazakarlığa", 1 haziranda da Ömer Laçiner'in katılacağı "Türkiye Solunda Birikim" konulu paneller var.
Sergiyi gezenlerin izlenimleri
"Pankart" sergisini gezen üniversite öğrencisi Selma Aydemir şunları söylüyor: "Serginin toplumsal hafızayı tazeleyen bir yönü var, sergiden o dönemdeki sanatçıların günümüzdekilerin aksine çok sağlam bir omurgaya sahip olduğunu anlamak mümkün. Eserlerde "mücadele", "direniş" gibi konular işlense de daha çok "hüzün" ön plana çıkıyor. Tarihi hüzün dolu bir toplumun sanatının da hüzünlü olması kaçınılmaz."
"Sanki başka bir ülkenin eserleri"
Üniversite öğrencisi Murat Çakır "tanımadığım bir dönemin eserleri bunlar" diyor: "Sanki başka bir ülkenin eserleri. Eserlerde daha çok karamsarlık işlenmiş, 'karanlık' tablolar çoğunlukta. Ama bu sergi ile o dönemin bütün kuşağının toplumsal muhalefete angaje olduklarını da görebiliyoruz."
70'lerin sanat tartışmaları
İşçileri ve işçi hareketlerini de konu alan yapıtların yer aldığı sergi dönemin toplumsal ve politik gerilimini yansıtmanın yanı sıra kültür sanat dünyasında süre giden tartışmalara ilişkin de fikir veriyor.
Milliyet Sanat, Birikim ve Sanat Dünyamız gibi dergilerin 70'li yıllardaki sayılarından bazı yazılar büyütülerek sergileniyor. Örneğin Emre Kongar, Sanat Dergisi'nin 5 şubat 1979 tarihli 309. sayısında, sanatın o dönemde içinde bulunduğu durumdan kaygılı olduğunu şu sözlerle ifade ediyor:
"İçinde bulunduğumuz genel durum iki sözcükle açıklanabilir: Değişme ve bunalım. Toplumumuz tüm öğeleri ile birlikte değişmektedir. Siyasal belirsizlik sanatın işlevini yeniden gündeme getirir. Sanat siyasal bunalımdan çıkmanın bir aracı olarak kullanılmaya başlanır. Oysa bu, sanattan yerine getiremeyeceği bir iş beklemek, onun toplumsal ve siyasal işlevini abartmak olur. İçinde bulunduğumuz ekonomik ve siyasal ortamın sanatımızı yok edici eğilimler taşıdığını söylemek fazla abartı olmaz sanırım".
Murat Belge de Birikim dergisinin Nisan 1977 tarihli 26. sayısında, o yıl 1 Mayıs'ı için hazırlanmış afişleri şöyle eleştiriyor:
"Bu yazıyı yazmama yol açan somut olgu, gördüğüm bazı resimler oldu. Geçtiğimiz yılın 1 Mayıs günü için hazırlanmış afişlerdi bunlar. Özellikle bir tanesi üzerinde durmak istiyorum. Kolları, dolayısıyla fiziksel gücü abartılmış bir işçi figürü söz konusu. Buna karşılık kafası yani entelektüel gücü çok zayıf. Öte yandan biz, bu şekilde resmettiğimiz işçilerin geleceğin toplumunu kurmalarını bekliyor, bunun böyle olacağını söylüyoruz.
11 Haziran'a kadar açık
"Pankart" sergisinde, eserlerini dönemin politik hareketliliğinden esinlenerek üreten 48 sanatçının resim, heykel ve 1970'li yıllarda çıkmış bazı dergi ve gazeteler gösteriliyor.
Ayrıca sendikaların çıkardığı dergiler, "Sürü", "Umut", "Maden" ve "Otobüs" gibi Türkiye sinemasının önemli yapıtlarının afişleri, o dönemin gerçekçi sanatını konu alan dergileri ve öğrenci dergileri de sergilenenler arasında.
"Pankart" sergisi 11 Haziran'a kadar Karşı Sanat Çalışmaları galerisinde izlenebilir. (FA/BB)