Haberin İngilizcesi için tıklayın
700. haftadan itibaren Galatasaray Lisesi önündeki sessiz oturma eylemlerine izin verilmeyen Cumartesi Anneleri/İnsanları, İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi’nin bulunduğu Çukurluçeşme Sokak’ta 709. basın açıklamasını gerçekleştirdi.
Ellerinde karanfiller ve kayıplarının fotoğraflarını taşıyan Cumartesi Anneleri/İnsanları’na, sivil toplum dernekleri ve siyasi parti temsilcileri de destek verdi.
Önceki haftaların aksine bu hafta polisin “Bu sokakta açıklamaya izin var” demesi üzerine, polis açıklamanın yapılacağı 12.00’da sokağı araç trafiğine kapadı.
"Devleti görevini yerine getirmeye çağırıyoruz"
Bu haftanın açıklamasını gözaltında kaybedilen Hayrettin Eren’in ablası İlkbal Eren okudu.
Galatasaray Lisesi’nde sessiz oturma eylemlerinin hukuksuzca engellendiğini hatırlatarak sözlerine başlayan Eren, Galatasaray Lisesi’nden vazgeçmeyeceklerini söyledi.
Eren, açıklamasında, 27 Ekim 1991’de İstanbul Kocamustafapaşa’da gözaltına alındıktan sonra kendisinden haber alınamayan Hüseyin Toraman’ın dosyasının hukuken sürüncemede bırakıldığını belirterek şunları kaydettİ:
“Hüseyin Toraman dosyasındaki cezasızlığı sonlandırmak Devletin anayasal görevi ve imzaladığı uluslararası sözleşmelere göre yasal zorunluluğudur. Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni bu yasal zorunluluğunu ve görevini yerine getirmeye çağırıyoruz.
"Hakikat ve adalet talebimiz gerçekleşinceye kadar kayıplarımızı aramaktan ve kayıplarımızla buluşma mekânımız olan Galatasaray’dan vazgeçmeyeceğiz!”
Hüseyin Toraman nasıl kaybedildi?
Toraman’ın hikayesi şöyle:
24 yaşındaki Hüseyin Toraman hakkında 1 Mayıs için bildiri hazırlama suçlamasıyla arama kararı vardı. 27 Ekim 1991 sabahı İstanbul/ Kocamustafapaşa’daki evinin önünden silahlı, telsizli, sivil giyimli kişiler tarafından 34 ATZ 56 plakalı Beyaz Toros’a zorla bindirilerek kaçırıldı. Olay mahallelinin, esnafların ve evin penceresindeki Hüseyin’in eşinin gözü önünde gerçekleşti.
Görgü tanıkları polisi arayarak yaşananları anlattı ve silah zoruyla kaçırma ihbarında bulundu. Tanıklardan bilgi alan polisler, bir esnafın işyeri telefonundan yaptıkları görüşmeler sonrasında olaya müdahale etmeden ayrıldı.
Baba Ali Rıza Toraman, Çınar Karakolu'na giderek olaya neden müdahale etmediklerini sordu. Karakol amiri Hüseyin’in kaçırılmadığını, siyasi polisler tarafından gözaltına alındığını, bu nedenle müdahale edemediklerini söyledi. Baba Toraman karakol amirinin bu beyanını gizlice kaydetti.
İstanbul Emniyet Müdürü Mehmet Ağar’la görüşen aileye Ağar: “Oğlunuz emniyettedir, merak etmeyin, evinize gidin” dedi.
Olaya müdahale etmeyen karakol amirinin, Hüseyin’i kaçıranların da polis olduğu yönündeki açıklamasını içeren ses kaydını İçişleri Bakanı İsmet Sezgin’e veren baba Ali Rıza Toraman’a Sezgin, “Gözaltında olduğuna ve sorgulandığına ilişkin bir husus yoktur” dedi.
Oğlunun bulunması için dönemin Başbakan’ı Süleyman Demirel’le görüşen Hatice Toraman’a Demirel: “Oğlun cebimde mi ki çıkarıp vereyim” dedi.
Açılan soruşturmalar bir sonuca ulaşmadan "zamanaşımı süresi dolduğundan soruşturmaya yer olmadığı” kararı ile kapatıldı. İHD avukatının yaptığı itiraz sonucunda dosya üzerindeki kapatma kararı kaldırıldı.
Hatice Toraman: Ağar “O bizde” demiş
Açıklamada daha sonra Hüseyin Toraman’ın annesi Hatice Toraman söz aldı. Toraman şunları söyledi:
“Çınar Karakolu'na gittiğimde oğlumun polis tarafından görütüldüğünü söylediler. Erzincan milletvekili Mustafa Kul'a gittim. Mustafa Kul, Mehmet Ağar'ı aradı, ‘O bizde, rahatsız olmasınlar.’ Demiş. 3-4 gün boyunca üzüntüden yemek bile yiyememiştik. Gittik hemen çiçek yaptırdık Mustafa Kul'a, iyi bir haber verdi diye. Mustafa Kul çok üzüntülü bir sesle bize dedi ki 'Ne yazık ki Mehmet Ağar sonradan aradı. Bir yanlışlık olmuş, öyle bir kişi yokmuş.' Biz Mehmet Ağar'ı o zaman silah zoruyla mı konuşturduk? Neden bize yalan söyledi? Çünkü biliyordu, ayıbı kapatmak istiyordu."
“Bu ülkedeki diktatörlük padişahlıkta bile yok”
@b__yaz @CmrtesiAnneleri 709uncu hafta Huseyin Toramanin annesi Hatice Toraman konusuyor pic.twitter.com/9e0eEwZMjq
— evrim kepenek (@kepenekevrimm) 27 Ekim 2018
Oğlunun kaybedildiği dönemde birçok gazeteye gittiğini kaydeden Toraman, hiçbir gazetenin kendisinin sesini duyurmadığını belirtti:
"Olur mu öyle şey? Bir devlet koruması gereken vatandaşını kaybeder mi hiç, diyorlardı bana. Ben de inanmıyordum oğlum gözaltına alındığı zaman. Bir tek benim başıma geldi sanıyordum, bir oturma eylemi yaptık. Yedi kişiyken 200 kişi olduk. Meğerse insanlar çocuklarının gözaltında kaybedildiğini söylemeye korkuyorlarmış. Bana da 'Gitme, seni de oğlunu da öldürürler' diyorlardı. Korkuyla, baskıyla, işkenceyle bizi susturmaya çalıştılar, ama biz susmayacağız. Yurtdışına gittim, 15 tane ülkede bu ülkenin marifetlerini tek tek anlattım. Bu öfkem bitmeyecek. 27 senedir gözümdeki yaş kurumadı. Lise öğretmeniydi benim çocuğum, karınca bile incitmemişti. Tek suçu sol görüşlü olmasıydı. Bu ülkedeki diktatörlük zulmü, padişahlarda bile yok”
Cumartesi Anneleri/İnsanları bir sonraki hafta Galatasaray’da eylemlerini yapmak istediklerini belirterek, Çukurluçeşme Sokak’tan ayrıldı. (EMK/BK)