Bugün 25 Kasım Dünya Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Günü.
Kadına yönelik şiddet öncelikle bir erkek sorunu olduğu için tanınmış erkeklere bu konu hakkında söz verdik. Gripin'in solisti Birol Namoğlu, oyuncu Tarık Akan, Fırat Çelik, Tamer Karadağlı, yazar Ahmet Ümit, Naim Dilmener ve RED'den Güneş Duru kadına yönelik şiddetle ilgili görüşlerini bianet'le paylaştı:
"Bazı erkekler şiddet olaylarına kadınlar kadar üzülüyor, çok sinirleniyor"u anlattılar.
Ancak aradığımız birçok ünlü isim, "Bu konu hakkında" konuşmamayı tercih etti. Nedenlerini merak ettik. Bazıları "utanıyorum" dedi. Bazıları "beni karıştırmayın, istemiyorum" dedi. Bazıları da çok meşguldü.
Neyse ki sorun kadına yönelik şiddete geldiğinde, sorumluluğun hepimizde olduğunu, bu konuyu konuşmak, daha çok ve daha çok konuşmak zorunda olduğumuzu hatırlayanlar çoğunlukta.
Söz erkeklerde. Çünkü Namoğlu'nun dediği gibi, "Kadına yönelik şiddet, bir kadın sorunu değildir; bir erkek sorunudur."
Ahmet Ümit: Uzun süren mücadele
Erkek şiddetinin durması meselesi kültürel ve hukuki değişikliklerle mümkün. Türkiye'de, ne yazık ki kadınlarca da savunulan, erkek egemen kültür hâkim. Kadına yönelik şiddetin cezalarını çok ağırlaştırmak ve ağır tahrik, namus meselesi gibi saçma gerekçeleri tümüyle ortadan kaldırmak lazım. Hukuki anlamda en az o kadınları öldüren erkekler kadar acımasız olmak gerekiyor onlara karşı.
Töre algısını, erkeklerdeki kadının ikinci sınıf olduğu mantığını değiştirmeden yol almak mümkün değildir. "At, avrat, silah", "kadının sırtından sopayı, karnından sıpayı eksik etmeyeceksin" gibi atasözlerini değiştirmek lazım. Bu uzun süren bir mücadele.
Naim Dilmener: İktidar meselesi
Her şey bir 'iktidar' meselesidir. Kadının gördüğü şiddet de erkeğin iktidarda olması nedeniyledir. Kendi kendine düzelmeyeceği kesin. Bu mesele ve benzerleri ancak mücadele ederek, hatta topla/tüfekle savaşarak düzeltilebilir. İktidarı hiçbir sınıf, hiçbir cinsiyet kendiliğinden bırakmaz.
Birol Namoğlu: Erkek sorunu
Kadına yönelik şiddet, bir kadın sorunu değildir; bir erkek sorunudur. Öncelikle bunun kabul edilmesi ve kavranması gerekiyor; özellikle erkekler tarafından. Sorunun çözümü de bu yüzden tamamıyla erkeklerde bitiyor.
Burada kadına düşen tek pay daha cesur olmak, başına gelenleri saklamamak, sesini olabildiğince çıkarmak. Erkeklerin şiddet karşıtı olan kısmı da bu olaylardan, o fotoğraflardan çok kötü etkileniyor, bir kısım erkek şiddet olaylarına kadınlar kadar üzülüyor, çok sinirleniyor. Çözüm nedir? Yalnızca eğitimin yeterli olamayacağını bilmemize yetecek kadar örnek var. Eğitimin yanında tedavi de gerekiyor. Gereken psikolojik tedaviye de yollar açılmalı ve zorunlu olmalı.
Tarık Akan: Eğitim eşitliği sağlanmalı
Kadına yönelik şiddet nasıl son bulur? Nasıl azalır? Çözüm yolunu bilmek, söylemek çok zor. Ama bu sorunun en temelinde eğitimsizlik var. Kız çocuklar ve oğlan çocuklar arasındaki ilişki de eğitimin parçasıdır.
İki cinsiyet birbirleriyle sağlıklı ilişki kurmayı, arkadaş olmayı bildikleri sürece şiddet olamaz. Kadın ve erkek arasındaki ilişki koptukça şiddet, gaddarlık yaygınlaşıyor. Türkiye'nin her bölgesinde eğitim eşitliği sağlanmalı. Çocuk, yedi yaşından okulu bitirene kadar bu ilişkinin nasıl kurulacağının öğretiminin devam etmesi gerek. Ancak bu şekilde bu sorunun üstesinden gelinebilir.
Fırat Çelik: Sistemle alakalı bir sorun
Ben Fransa'da büyüdüm, oradayken kadına yönelik şiddet haberini bu kadar sık duymuyordum. Buraya geldiğimde bu sorunu, şiddet haberlerindeki yoğunluğu hemen fark etmiştim. Bu, sistemle alakalı bir sorun.
Kadınların korkusunu görebiliyorum. Devletin ve sivil toplum kuruluşlarının çok daha fazla ön planda olması gerekiyor. Şiddet konusunun çözülebilmesinin tek yolu bu. Bu bireylere bırakılamayacak kadar önemli bir sorun.
Tamer Karadağlı: Zihniyet yön değiştirmeli
Eğitim çare değil. Çok iyi eğitimli insanlar da kadına şiddet uygulayabiliyor; bunu biliyoruz. Ben şiddetin daha ziyade kültürel bir problem olduğuna inanıyorum; en azından bu kadar yoğun olarak yaşanmasında kültürün bir payı var. "Sever de döver de" zihniyeti hala geçerli.
Bunun önüne bir şekilde geçmek durumundayız. Kültürel zihniyetin yön değiştirmesi gerekiyor. Ben bir kız çocuğu babasıyım ve duyduğum haberlerden, gördüğüm fotoğraflardan, olanlardan endişe duyuyorum.
Güneş Duru: Biat anlayışından vazgeçmeli
Kadına karşı şiddet toplumdaki kadın-erkek eşitsizliği ve kadınlara karşı ayrımcılığın en önemli göstergesi. Toplumdaki, kadının, erkek iktidarına biat etmesi gerekliliğine yönelik anlayışın ortadan kalkması gerekiyor.
Bunun ilk yolu toplumsal cinsiyet rollerinin stereotipleştirilmesini sağlayan unsurların eğitim sisteminden ayıklanması. Kadının geleneksel roller içinde tanımlanan, ancak bir aile içinde anlamlı olabilen bir varlık yerine bir birey olduğu algısının yerleştirilmesi şart.
İkinci olarak da, hukuki mevzuatın kadının toplum içindeki yeri ve gücünün arttırılmasını güvence altına alması gerekli.
Daha bu yıl Avrupa Konseyinin Kadına Karşı Şiddetle Mücadele ve Bunun Önlenmesi Sözleşmesinin imzalanmasına ev sahipliği yapan ülke olmamız, bu konudaki hukuki düzenlemeleri ciddiye aldığımızı göstermesi açısından sevindirici olmakla beraber, hemen akabinde daha reşit olmayan kız çocuğunun cinsel ilişkiye rızası olduğunu varsayan bir hukuk sistemiyle kadınların nasıl korunacağını anlamak da bir o kadar güç. (ÇT/IC)